toplu taşıma araçlarında yaşlı teyzelerle göz göze gelme anı

iki taraf için de gerilim dolu anların başlangıcıdır. teyze sana odaklanmış gözlerle gitgide yaklaşırken sen de yer vermek için uygun zamanı kollarsın. o an iç ses "tamam teyze sakin ol. al yerim senin olsun hatta bu taşıt komple senin olsun. yeter ki bakma öyle." iken, sadece sana odaklanmış gözlere bakmakla yetinirsin.
sonunda teyzenin amacına ulaşmasıyla bu gerilim dolu anlar son bulur.
genelde hep pencere kenarını seçtiğim için savuşturmam kolay olur, vicdanen de 'olm 42 yaşına geldin, 27 senedir mütemadiyen yer veriyorsun, bak senden daha gençler var, artık sıra onlarda' diyerek müziğime dalarım.
altın günlerinde delicesine göbek atabilme potansiyeline sahip olan teyzelerin niçin otobüste ayakta yolculuk edemediği, etse de çok büyük sıkıntı duyduğu muğlak iken aynı şekilde bu tür bakışların sebebini de çözebilmiş değilim. ancak o korkunç bakışların gözlerime getirdiği uyarılar beynimde işlendikten sonra ben istemesem de kalça kaslarımın kasılmasına sebep olarak yerimden kalkmaya iter beni. ee sonuç olarak da teyzemize yerimizi kaptırmış oluruz.
bir kere geldin mi kurtulamama, göze kilitlenme anı.
uyuyor numarası yapılarak kurtulabilinir. *

birde bunlar vardır;

(bkz: otobüslerdeki yaşlı teyzelerin ben gencim triplerine girmesi)
hani vurun beni öldürün hissi vardır ya işte öyle bir şey.