yalnız uyanmak

7 Entry Daha
herhangi bir sabah
saat 06.15

saatin duygusuzca çalan alarmını yavaşça gözlerini aralayarak açarken içine dokunan bir şeyler vardır. bu, ne sıcak battaniyenin altından çıkmak, ne de, o soğuk yere çıplak ayakla basmak,koyar size. tek sıkıntın akşamdan dinlediğin, seni uykuya teslim eden müziğin halen daha yanında çalmakta olduğunu fark edersin.
gariptir ki mırıldanmaya başlarsın “ daha, çok olmalı yeter mi bu acı, ah bu acı..” doğrularak lavaboya gidersin, içinde ki o sızı daha da sızlamaya başlar. sanki yüreğin sıkışır gibi, meramını yüzünüze çarptığınız ılık suya saklar gibi, her seferinde daha hızlı olur içinizde acı hazzının şiddeti. ruhsuz bir halde odana gelir, akşamdan hazırladığın kıyafetleri giymeye başlarsın. anlarsın ki odanızda ölgün ışığın içinde ağlamaya başlarsın, işte yalnızlık burada kendini koy verir. anlamadan bir sıkıntının içerisine çivileme dalarsın. evden çıkmak o noktada öyle zor gelir ki, koşarak yatağına atlamak ve hıçkırarak ağlamak duygusunu, kapıyı kitlerken içinde ki hırsla döndürürsün.iş servisinin en arka köşesine sığınırsın. kendini tutamayıp ağlamaya başlarsın. kimse görmesin diye çabucak silerken nemlenen gözlerini ona, gelecek olana seslenirsin;

sevgilim;
“ şimdi geçtiğim yollarda, önünde durduğum duraklarda, izlediğim suretlerde seni arıyorum. sen kokan sabahların özlemi ile doğrulurken yerimden, biz olmayı özlüyorum. giysilerimin içine karışan parfüm kokunu özlüyorum. akşamdan yarım kalan konuşmaların, devamını özlüyorum. her akşam o uzak tepelerde ışıkları yanan evlerde olmanı ve sana varmayı özlüyorum.”
16 Entry Daha