yaşlanmak

zamana yenik düşmektir. kendiyle barışık olanların özümsediği, kendini sevmeyenlerin ise korktuğu değişimdir.
yaşlandım.
ve hiç pişman değilim.
geçenin zaman değil ömür olduğunu anlamak.
aynı zamanda “olgunlaşmak” ve “tecrübelenmek”tir. negatif değildir, üzülmemeli.
hayatın acımasız olduğunun kanıtı. yaşamak güzel bir şey diyelim ki bu doğru. ancak güzel bir şeyin hazinle bitmesi çok dramatik. güzel bir gün güzel bitse olmaz mıydı? ancak yaşlanmak güzel bir zamanın sonundaki hüzünlü son gibi. hem psikolojik hem fiziksel olarak. yine kabulümüz olan biten her şey. boynumuz kıldan ince.
şu an “çok gençsin” diyen kocaların, yaşlanınca “ çok yaşlısın” diye s*kmeyecekleri güne doğru ilerliyorum.
günlerdir hissettiğim duygu , bu yaşta ciddi anlamda yaşlanmış ve morarmış hissediyorum kendimi .
evet arkadaşlar kadayıf oluyor ve oraya da beyazlar düşüyor.

yaşlanmanın eksisi birçok yeni şeyi hatırlamamak. gerçi bunlar lüzumsuz bilgiler genelde. arkadaş filanca takımın filanca futbolcusunu 2 gün düşünmüş ki futbolun ve o takımın hastası. nete bakmayacağım dedikten 2 gün sonra çıldırıp bakmış.

artısı benim için çok eski günlerdeki tatlı anları yine o tadı alırcasına hatırlamak. garip oluyor bu. bunu nasıl hatırladın be manyak diyorum kendime. attığım adımı, yediğim bisküvi tanesini falan hatırlıyorum.

yaşlanmak güzel değil, kötü de diyemem. geçip gidiyoruz işte.
  • /
  • 2