yorgun hissetmek

ben artık bu ülkede yaşamaya çalışmaktan çok yoruldum. gençliğimin en güzel yıllarının sürekli kaos ve stres içinde geçmesi, omuzlarımdaki ve ruhumdaki yükün ağırlığı yaşama dair olan umutlarımı her gün törpülüyor. hayat dolu,pozitif biriydim ben eskiden. ergenlikten çıkarken, yetişkinlik böyle bir şey olsa gerek diye yorumladım kendimdeki değişimi. sonra farklı kültürleri,başka dünyaları keşfettikçe hayır dedim, yetişkin olmak bu değil. keşfederken tanıştığım benimle aynı yaşta gençlerin gündemleri ve yaşamları benimkinden o kadar başka ki. bu salt deprem gündeminden bağımsız bir durum. sadece son birkaç yılda yaşadığımız canlı bomba,terör,ekonomik kriz,kültürel erozyon,politik homofobi,siyasi gündem gibi olguların hepsi ayrı ayrı hasar bırakıyor ruhumda.

her markete gidişimde stres oluyorum mesela. ihtiyacım olan bir ürünün her gün fiyatının artması, daha ucuzunu ararken daha da sağlıksızını alacağımı bilmek, kasaya gelince beklediğimden çok daha fazla bir fiyatla karşılaşıp hayatımı idame ettirebilmek için yaptığım alışverişte zar zor biriktirdiğim paradan harcamak zoruma gidiyor.

iş başvurusu yapıp görüşmelere gittiğimde, sahip olduğum birikime biçilen değer zoruma gidiyor. hava aydınlanmadan hayatlarından mutsuz binlerce insanla birlikte yollara düşüp, kısacık ömrümüzde kendime ayırabileceğim günde sadece 2 saat olacak şekilde bütün günümü çalışarak harcamak, çalışma ortamında senden daha eğitimsiz insanların sana uyguladığı mobbing’e maruz kalmak, fiziksel ve psikolojik yorgunluk kaynaklı bir hobi ya da bir sosyal etkinliğe katılamamak katılınsa da yüksek maliyetlerini gözetmek zorunda kalmak çünkü ay sonunda emeğine biçilen karşılığın eriyip gitmesi zoruma gidiyor.

ben kendimi nasıl geliştirebilirimin yollarını ararken, eğitimden bağımsız olarak düşük profilli insanların legal/illegal yollarla kazandıkları parayı hesap yapmadan harcayarak hayatın keyfini çıkarmaları ve vasatlığı yüceltmeleri zoruma gidiyor. gelir eşitsizliği, eğitime verilen değerin azalması ve gençlerin bu koşullara uygun seçenekler aramak zorunda kalması çok üzücü.

haberlerde izlediğimiz, medya ve siyasilerin empoze ettiği korku ve kaos atmosferi ayrı bir konu. aman oraya gitmeyelim bomba patlayabilir, şurdan uzak duralım deprem olursa ne yaparız gibi şeyleri aklıma getirmek zorunda olmam ayrı bir yük bindiriyor içime. başıma bir şey gelirse güvenebileceğim kim var sorusu. başlarına bir şey gelen insanlara rahmet dilemek dışında efektif bir şekilde ne yapıldı bu zamana kadar? tarih tekerrürden ibaret sözünü sürekli yaşıyoruz. aklımdaki daha kötü ne olabilir ki sorusuna karşılık hep daha kötüsüne tanık oluyor olmamız zoruma gidiyor.

bunları düşünen ve hisseden tek ben olmadığımı biliyorum. milyonlarca insan mutsuz. sadece günü geçirmek için yaşayan hayali umudu olmayan milyonlarca insan. hayatımıza renk katsın umuduyla başladığımız ilişkilerdeki partnerlerimiz de bir şekilde bu duygulardan etkileniyor. ortaya çıkan ise bir mutsuzluk sarmalı oluyor. hepimizde farkında bile olmadığımız pek çok psikolojik sorun gelişti. güvensizlik,sevgisizlik,ghosting,aldatma vb. kavramlar belki de daha önce olmadığı kadar hayatımızda artık.

evet ben bu ülkede yaşamaya çalışmaktan yoruldum. çünkü yaşadığımızı sandığımız bu şey hayat değil. olmamalı.
2 Entry Daha