ayı sözlük itiraf

3516 Entry Daha
evimizin en alt katında iş yeri olan birine karşı yoğun duygular içindeyim bu aralar. onun da bana karşı aynı duyguları beslediğini biliyorum. asla böyle bir şey olacağını hayal bile edemezdim. bu kadar imkan vermezken nasıl olurda emin olabiliyorsun diye sorarsanız, ben adamın farkında bile değilken onun bana ters açılardan baktığını çok kez yakaladım ve buna ikna oldum. yeterli mi diye sorarsanız; eskiden olsa belki değildir derdim ama şu gezinti yerlerine bir kaç kez dolaşıp bakışarak tanışma olayından kazandığım deneyimden sonra bulvar caddesi gibi alakasız ve kalabalık bir ortamda bir adama 2 saniye fazla baktım diye adamın bana sık sık bakması yanımdaki arkadaştan kısa süreliğine kurtulup adamın yanına gidip direkt fazla zamanım yok numarasını almamdan sonra bundan emin olmam için fazla bile. hikayesi kısaca böyle. bunu itiraf başlığının altına yazdırmamı sağlayan şey ise bambaşka bir olay.


şimdi her insan gibi benim de kriterlerim var ve bu konuda çok katıyım. yani güzellik çirkinlik önemli değil, tipim olmayana karşı heteroyum. bu adam da bütün kriterlerim arasında uyumlu olduğu tek nokta yaşı. ben dolgun, hafif kalıplı severken o zayıf ve minyon. 10 yıldan fazla oldu o adam orada, yanından belki bin defa geçmişimdir ama sadece bu sene alıcı gözüyle baktım. hafızamı yokşadığımda ise bir kez bile olsun adamın yanından geçtiğinde bana karşı olan tavrını hatırlayamıyorum. bu olayın bu sene başlamasının sebebi ise iş yerinin hemen bitişiğinde olan yerde fazlaca takılmam.

bütün bu uyumsuzluğa rağmen böyle bir şeyin başlamasının sebebi; ilk başlarda olaya tamamen hakimdim, her şey avucumun içindeydi. beni çeken çok hafif bir şey vardı. adama bakmam, sadece bana baktığına bakıyordum belli ettirmeden. sadece karşıma çıktığı zaman aklıma gelir, bi hafta görmesem umrumda olmazdı. onu görmek istediğim zaman tek sarfettiğim çaba dışarı çıkmak. o bi şekilde etrafımda belirirdi. zaman zaman olur mu bununla acaba diye düşündüğümde yüzüne bakar bakmaz kesinlikle olmaz tepkisi gelirdi içimden. duygusal olarak istiyordum ama tip olarak uyduramıyordum hiç bi şekilde. bu süreç böyle geçip gitti. artık yavaştan yavaştan bendeki dozu da arttırmaya çalıştım. ona daha bariz bakışlar atıp daha çok karşılaşmak için ortam yarattım. geceleri onu düşünmeye başladım. hayatımda bi kelime bile konuşmadığımız bu adamla belki bir iki laf ederiz ortamı yaratmaya çalıştım. ben bunları yapar yapmaz onun benden kaçtığını farkettim. ( bu kısmı izah etmek biraz zor, biraz şizofrenik bir durum gibi beliyor karşıdakine. kaçmaktan kasıt eskisi kadar karşıma çıkmıyordu, bariz bi benden saklama olayı vardı yani). her bu gün de bir şey yapamadım, yarına artık dedikçe yarın bu günden beter geçiyordu. ve itiraf başlığında yazmamın en esas nedenine gelecek olursak; artık kendimi onun peşinden koşarken buldum. kaç zaman önce umrumda olmayan bi adamın beni bu kadar avucunun içine alması zoruma gidiyordu. vazgeçsem geçebilirdim geçmesine ama benden kaçan adamdan kaçmak hiçbir anlam ifade etmezdi benim için. içimdeki intikam duygularını bastıramazdı böyle. beni peşinde sürükleyen de belki bu duygularımdı. baktım olacağı yok tamam sen kazandın diyerek bayrağı indirip kendi yoluma baktım. çok sürmeden onu yine yoğun ni şekilde etrafımda gördüm. bi süre umursamasam da ara sıra karşılık vermeyi ihmal etmedim. bi sefer konuşma fırsatımız olsa her şey bambaşka bir hal alırdı ama bir türlü ne o yanaşıyor bana ne ben ona. böyle bir girdapın içinde sürüklenip gidiyoruz işte. kısaca yazayım derken çok uzun bir entry oldu. ayrıca imla, ifade etme konularına çok dikkat etmeden içimden geldiği gibi yazdım. buraya kadar sıkılmadan okuyanlara teşekkür ederim.
92 Entry Daha