ayı sözlük yazarlarının din eğitimi

coco cola'nın tersten okunuşunun allah yok muhammed yalan olduğuna inanıp üzülen minik bi duacıyken bir sabah kendimi ateist, coco colanın tersi babama sövse içeçek umursamazlıkta ve ne idüğü belirsiz bir insan olarak buldum. ay ne eğitimi be, saldım çayıra mevlam kayıra bu yaşıma kadar geldimdjkdk
küçük yaşlarda valar sevgimi pekiştiren silmarillion kursları ile başlamış, beni melkor'un gazabından kurtarmış eğitimlerdir. sonraları ergenlikle birlikte farklı tanrılara yöneldim tabi. paladine ile başladı bu dragonlance'te. sonra forgotten realms'de lathender'a taktım bir süre. ama adana'da güneş tanrısına tapası gelmiyor insanın pek, onu da bıraktım o yüzden. şu sıralar sorgulamaktayım acaba yok mu bu tanrılar? yaratılması bu kadar kolay bir kavrama neden tapıyoruz acaba?
(bkz: fantastik edebiyatın dinleri çürütmesi)
ilk olarak minicikken ailemden yararlandım ancak bu, din eğitiminden çok kuşların taş attığı ilginç hikayaler hakkında yüzeysel bilgilerden ibaretti. hatta annem bana namaz kılmayı da göstermişti ama eğilip kalkarken soytarılık yapma haricinde pek bir etkisi olmadı bende. yine de hiç sorgulamadan bilgilerin doğruluğuna ikna oldum.

daha sonra orta okulda başlayan din derslerinin tarihsel kısmı (hendek savaşı, medineye göç vb.) biraz ilgi çekici olsa da ezberletilen arapça dualar sınıfta tam bir şebeklik örneği idi. altı boş ezberlenmiş hurafeler ile bir tane kayda değer bilgi vermeyen din hocalarımız, biz ''süphaneke dümdümteke'' diyince kızarlardı niyeyse. neyse, o zaman da hiç sorgulamadan bilgilerin doğruluğuna ikna oldum.

liseye geldiğimizde ise bir şekilde güya müslümanız ama dinin dediği hiç bir limitlemeyi hayatımıza sokmuyoruz (biz, ben ve tanıdığım herkes oluyor). yani içki, kumar, seks ne ararsan var ve bu zevklerden vazgeçme gibi bir niyetimiz yok. o zaman dedim ki: ''ulen, bize bir bok öğretmediler, kimbilir ne diyor bu din denilen şey'' ve başladım kuran'ı okumaya. bayağı da heves ettim, yani ciddi ciddi inana inana okuyorum. bu sürecin sonunda kitap beni o kadar ikna etti ki, merakımdan diğer kutsal kitapları ve budizm gibi felsefeleri de (dinden sayılmaz ama dindir) okudum.

vardığım sonuç: kesinlikle ne aileden ne de çevreden ne de okuldan doğru düzgün bir din eğitimi almamışım. tamamen beyin yıkama amaçlı ve dolayısı ile ikna olmadan, boş boş inanmaya iten bu eğitimsizlik, dinin hiçbir gerekliliğini yerine yetirmeme ve işlenen günahların sonuçlarını sallamamaya yol açıyor. en kötüsü de içten içe vicdan azabı duyulması çünkü doğru hissettiklerin din için yanlış, cehenneme gideceksin, ama yine de istediğini yapıyorsun. yıllar sonra bu suçluluk duygusu kim bilir neleri etkileyecek de haberin olmayacak.

kısaca türkiye'de dini eğitim verilmemektedir. öğrenmek isteyen olur ise açsın kitabı yorumsuz çevirisini bir zahmet okusun. herkes okusun diye gönderilmiş. islamiyette ruhban sınıfı da yok* diyorlar, yani okuyup anlamak pek zor olmaması lazım. ben de okudum ve anladım. hatta kitap o kadar ikna edici ki, din ile ilgili düşünceleriniz kristal netliğine ulaşacak ve bir daha konuyu düşünme ya da sorgulama gereği duymayacaksınız. tüm gerçekler kitapta belirtilmiş, alın okuyun. büyük yararını göreceksiniz.
malumunuz tam zamanıdır böyle bir konu. kimimiz hoca olacak seviyedeyiz kimimiz ise din adını bile duymak istemiyoruz. peki 'eğer varsa' dini eğitiminizi nasıl aldınız diye bir anket oluşturmak istedim.

buyrunuz: http://strawpoll.me/10828499
oyumu maklubeden yana kullanıyorum. hepimizin yemişliği vardır.
din eğitimi değil, islamiyet eğitimidir. diğer dinler sadece kafirlik ve yoldan çıkmışlık adı altında öğretiliyor.
okulda dersi geçmek adına en kısa beş sureyi ezberlemekten ibaret.

(bkz: kevser)