ayı sözlük yazarlarının ilk aşkları

32 Entry Daha
çocukluk aşkıyla ilk aşk çok farklı şeyler bence. mesela benim çocukluk aşkım babaannemlerin alt komşusunun büyük oğluydu. iki yaş vardı aramızda. bi keresinde ağaçtan düşmüştüm, bakkaldan yara bandı almıştı, onu yapıştırmıştı koluma. bi üç dört sene o yara bandını saklamıştım ben, liseye geçtikten sonra kayboldu gitti zaten. ama nasıl yalancı bi çocuktu, sürekli yalan söylerdi, ben de inanmış gibi yapardım. hiç yüz vermezdi bana, hep asılırdı asılırdı sonra takmazdı beni gözümün önünde başka kızlara yürürdü. insan çocukken bile çapkın olabilir mi ya? ah gözünü amdığımın ataerkilliği. neyse işte, ben lise ikiye giderken konuşuyoduk, bana benden çok hoşlandığını söylemişti. o zaman da ben pas vermemiştim (bkz: thug life)

ilk aşkım ise çok ayrı. lise birdeydim o zaman. görür görmez aşık olmuştum. ikimiz de kalmıştık böyle birbirimize bakınca. sanki her taraf siyah beyaz olmuştu da bi tek ikimiz vardık o an. sürekli bakışıyorduk böyle. hatta bir keresinde okulun koridoru çok kalabalıktı, karşıdan gelirken birbirimizi görmüştük, ikimiz de olduğumuz yerde kalmıştık, etrafımızdan insanlar geçip gidiyordu biz birbirimize bakıyorduk falan. sonra ben onu facebook'tan ekledim, daha sonra anlatıyor o da o sırada benim profilimde geziyormuş eklesem mi eklemesem mi diye. neyse o akşam uzun uzun sohbet etmiştik. aynı servisteydik zaten. okulda kahve içmiştik öğle teneffüsü, yanaklarım kıpkırmızıydı beni sınıfıma bıraktığında, bütün sınıf şok olmuştu. "mavi amerikalı" derdik biz ona kimse anlamasın diye. hey gidi günler hey. bana bir kutu hazırlamıştı, içinde dorian gray'in portresi vardı, ülker sütlü çikolata vardı. bir de şiir yazmıştı bana. "kimselere vermem seni" diyordu şiirde. sonra beni sevdiğini söyledi, sevgili olduk falan işte. ilk zamanlar her şey nasıl güzeldi. sekiz dokuz ay kadar birlikteydik yanlış hatırlamıyorsam. çok kötü ayrılmıştık ama. o ilk zamanların güzelliğini hiçbir şey geri getiremediği içindi herhalde. iki sene falan hiç konuşmadık ayrıldıktan sonra, o mezun oldu gitti zaten. sonra lise üçteyken aradı beni. içip içip aradı. çok heyecanlanmıştım tabii ki ama "aşk" sebepli bir heyecan değildi. bak hâlâ yazarken suratımda o aptal gülümseme. "beni senden daha iyi kimsenin anlamayacağını öğrendim iki yılda" demişti. arkadaş olduk, o bana sevdiği kızı anlattı ben ona sevdiğim adamı anlattım. aradaki iki senede neler yaşadığımızı konuştuk. o zamandan bu zamana en son ne zaman konuştuk derseniz, geçen sonbahar doğum günümü kutlamıştı. o kadar.

ilk aşklar bitmek içindir diye boşuna demiyorlar, bitmeseydi hayatımın aşkını bulamazdım.
27 Entry Daha