barış bıçakçı

4 sene önce bizim büyük çaresizliğimiz ile başladı tanışıklığımız. bir ankaralı olarak ankaraya özgü kasveti , donukluğu en güzel anlatan kalemlerdendir kanımca. hele ki ankara dışında bir barış bıçakçık kitabını okuyorsanız , daha bir özlersiniz ankarayı. onunla birlikte başlarsınız ankara sokaklarını arşınlamaya. ve sonra ankarayı sevdiğinizi itiraf edersiniz kendinize,en sessiz ve içten haliyle. bugünlerde de yeni kıtabıyla haşır neşirim. olabildiğince yavaş okumaya gayret ediyorum , bitmesin - bitemesin diye.. sinek ısırıklarının müellifinden bir alıntıyla yazıya son vereyim istedim.. buyrun efenim...
"cemil in bütün gün evde ruhsal söküklerle uğraştığını da biliyordu nazlı. ev, iplik parçalarıyla, kırpıklarla dolu oluyordu, iki ucu bir araya getirilememiş hatıralarla ve partal fikirlerle. yaşamak bu küçük evde de eksik kalıyordu; elli dört metrekare içinde cemil in yetişemediği, tamamlayamadığı şeyler vardı. sessizlikler vardı. hissettiği şeyi tam o anda kimseye söyleyememiş cemil in kuytuya köşeye bıraktığı sessizlikler, yutkunmalar ve toz.
geç keşfetmiş olmama üzüldüğüm, bizim büyük çaresizliğimiz kitabındaki anlatımını, cümlelerinde yalınlığı sevdiğim adanalı yazar.

"hiçbir şey göründüğü hatta yaşandığı gibi değil. her şey hatırlandığı gibi."
günümüz yazarları arasında en sevdiğim, en beğendiğimdir. bütün kitaplarını okudum. bu kadar basit bir şekilde bu kadar derin duygular uyandırması tam bir usta işidir. kendisinin internette tek bir fotoğrafını bile bulamazsınız, ankara'da yaşar, evli ve çocukludur. utangaç, çekingen bir adamdır. cep telefonu bile kullanmaz.* şimdiden bir hayran cemaatine sahip yazarlar arasına girmiştir. en kısa zamanda yeni bir romanını beklemekteyiz zira hepsini okuduk bitti.