birine mesajla açılmak

yüzyüze konuşurken açılmak zor geliyorsa yapılabilecek eylem. öte yandan geçiştirilme, hiç olmamış gibi kabul edilme olasılığı yüksek olduğundan bir işe yaramama ihtimali de bulunmakta.
yapılabilir. ancak cesaretinizi toplayıp mesajın ardından gözünün içine içine de söylemelisiniz. o anda zaten geleceği görüp, kendinizi, becerebiliyorsanız his ve düşüncelerinizi şekillendirebiliyorsunuz. kısmen kumar, bol şans.
az önce yaptığım eylem.

bir süredir birilerine açılma sancıları çekmekteyim. yakın arkadaşlarım lgbt konularında gayet liberal tipler olsalar, bana da öyle olmam durumunda destek vereceklerini ima etmiş olsalar da, ben bir türlü cesaret edemedim, yıllar sürdü. bu iş nereye kadar gidecek böyle diyordum. saklamanın verdiği psikolojik yükü de kaldıramıyordum, sürekli arıza vermeye başlamıştım.

psikiyatrist desteği falan tabii iyi geldi ama içimdeki derin korku artık nasıl yerleşmişse, birine açılmak ölüm gibi geliyordu. bir taraftan da yapmayı çok istiyorum. nasıl söylesem, hangi kelimeleri kullansam vs. en sonunda baktım ben yüzyüze söyleyecek cesareti asla toparlayamayacağım, mesaj yazayım bari dedim. dün de oturdum, canımı dişime takıp bunun planını yaptım, bir sürü yazdım, hangi kelimeler, hangi cümleler.

içimdeki korkunun bu kadar mı derin olmasına şaşıyorum. bütün hayatımı bu korkuyla geçirmişim gerçi tabii kolay değil. kolayca açılmış, bunları hiç dert etmemiş insanlara hep gıpta ettim.

açılacağım kişiyi kadın arkadaşlarımdan birinden seçtim. üstelik psikoloji mezunu, zeki biri. bana daha önceden "lgbt bireyler de bu toplumun doğal bir parçası" falan filan demişliği bile var. ve düşünün, benim böyle bir arkadaşım olmasına rağmen yıllardır, ben açılamıyorum. psikiyatriste falan gittiğimi anlatmıştım uzun uzun ona.

dün whatsappta naber nasılsın görüşelim falan muhabbeti yaptık. dün aslında açılacaktım ama cesaret edemedim. yazıp yazıp sildim. sonra telefondaki not defteri uygulamasına yazdım, cesaret gelince oradan copy paste yapayım diye, orada cümleleri toparlayayım, sırasını ayarlayayım falan. ama dün gece cesaretimi toplayamadım.

bugün de ara ara aklıma geldi. ama yazamadım.

az önce evde koltuğa uzanmış düşünürken "bu iş daha ne kadar böyle gidecek? hayatımı bir korkuya kurban ediyorum. daha ne kadar saklayacağım? daha ne kadar kafayı yemeye devam edeceğim?" diye düşünürken buldum kendimi. whatsappa "benim bir erkek arkadaşım var" yazdım, ama göndere basamadım. whatsappı kapattım. başka şeyleri okudum. "ben eşcinselim" yazmak daha zor geldi. aslında daha dolaylı birşey akıl edebilmiş olsaydım onu yazacaktım ama "bir erkek arkadaşım var" lafı en sade, en yalın, en az korkutucu şey gibi geldi.

sonra bir noktada sözlük okurken içimde bir öfke yükseldi, "amına koyim böyle korkunun" dedim, hışımla whatsappı açıp gönder tuşuna bastım. gitti.

sonra da battı balık yan gider diyip, akabinde yazmayı planladığım şeyleri yazdım:

"zaten bu nedenle psikiyatriste gidiyordum aslında"
"bir arkadaşıma açılmanın iyi geleceğini o söyledi"
"benim de aklıma bir tek sen geldin"

bu kadar.

sonra telefonu bir kenara fırlattım. olan olmuştu. ayağa kalktım, ne yapacağımı bilemeden durdum. sonra çok korktum. telefona koşup telefonu tümden kapattım. kızın hemen beni geri aramasını falan kaldıramayacağımı düşündüm. ya da cevap yazmasını. ya da o cevabı beklemeyi.

tam bir ergenim.

farkındayım.

bu hikayenin sonu iyi bağlanır umarım. gerçi nasıl kötü bağlanabilir onu da bilmiyorum ama çılgın bir korku yaşadım işte.

neyse, bu hafta psikiyatrist ablaya "bu boku da yedim, madalyamı bekliyorum" diyebileceğim.

telefonu ne zaman geri açabileceğimi ise hiç bilmiyorum.

çok korkuyorum

evet ergenim.

biyolojik ergenliğimi ardımda bırakalı onbeş küsür yıl olsa da.
yaparsam güvercin ile yapacağım eylem.

güvercin uçuverdi
kanadın açıverdi
elin oğlu değil mi
sevdi de kaçıverdi
birinden mesajla ayrılmanın yanında son derece iyi ve düzgün bir eylemdir.
yapıldığında karşındakinden büyük red yersin bence,tecrübelerle sabit 20 ye yakın açıldım...biz size döneriz yaptılar..müzmin bekar.
kendine güveni olmayan insanların yaptığı şeydir. ilişkiye başlıyosun yani yüz yüze ol. temas kur.
bazı insanlar görsel ağırlıklıdır,yazılı iletişimi daha kuvvetli olabilir. bundan daha minnakken yazılı olarak benim de açılmışlığım oldu elbette. bir de reddedilme olasılığına karşılık toparlamak/toparlanmak daha kolay olur.
yüz yüze herif seni reddetse dumur halini atlatmak daha zor tabii.

ben dokunsalım misal,hoşlaşınca direkt yürüyorum,koşuyorum,öpüyom,sarılıyom.
telefonu yeniden açmak tam bir gün sürdü. açtığımda gelen mesajlara basmak da biraz zaman aldı. en sonunda okuyabildiğimde çok güzel şeyler yazmış olduğunu gördüm. "yalnız olmadığına, bir ilişkin olduğuna çok sevindim :)" yazmış, "mutlaka görüşelim, konuşalım olur mu?" diye eklemiş. "şok oldum", "aman tanrım", "inanmıyorummmm", "sen de miii" falan gibi hayret içeren hiç bir şey yazmamış, oysa ben öyle bir şaşırma, bir hayret falan bekliyordum. tepkisinin tarzını aslına bakarsanız çok sevdim. açılmak için doğru bir seçim yapmışım evet. devamını nasıl getireceğim acaba...

cevap yazamadım ona. ne yazacağımı bilemedim. bir de kafam pek iyi değil, bu açılma mevzusu da iyice gerdi beni, işim de sıkıştırıyor bir taraftan. bir de kızın yüzüne bakınca ne derim, ne konuşurum ona da endişeliyim biraz. biraz üstünden zaman geçsin dedim. sonra başka bir nedenle, zaten dengesiz ve agresif bir modum olduğundan, telefonumu kırdım. aranınca ulaşılamıyorum dolayısıyla. bu akşam evde bunalım bunalım yatarken arkadaşlarım evimi bastı, telefonlara çıkmıyorsun kaç gündür, merak ettik, evini basmak zorunda kaldık dediler. sağolsunlar modumu düzelttiler bu akşam. onlarla otururken bu psikolog arkadaşım evdeki arkadaşlarımdan birini aradı, ben tabii kimin aradığını bilmiyorum, biraz konuştular, sonra senle de konuşmak istiyor diyip arkadaşım telefonu benim kulağıma yapıştırdı, ben kim olduğunu anlamadan "alo?" dedim, kız "telefonlarımı niye açmıyorsun, mail attım cevap vermedin, mesajlarıma cevap vermedin, çok merak ettim seni, iyi misin?" dedi. ben o sırada çaktım kimin aradığını, kekeledim biraz, "ee kendimi pek iyi hissetmiyorum bu aralar, arayacaktım seni, kusura bakma" falan diye birşeyler geveledim. o da "tamam en kısa zamanda görüşelim olur mu?" dedi. sesi çok tatlıydı.

itiraf edeyim burada: kızın tonunda hafif aşağılama, hafif şaşırma, hafif kinaye, ters birşeyler bekledim. hayır hiç biri yoktu. son derece normal, son derece eskisi gibi konuştu, eskisi gibi sıcak, eskisi gibi anlayışlı, eskisi gibi eğlenceli.

çok abartıyorum gibi geliyordur belki beni okuyanlara ama hissettiklerim bu şekilde. benim için hiç kolay gelişen bir süreç değil.

şimdi oturdum ona mail yazdım, kusura bakma pek iyi değilim bu aralar diye. görüşmek istiyorum onunla evet, ama ne konuşacağımı bilmiyorum. ama sanırım zor kısmını atlatmış durumdayım, onla konuşsam biraz daha rahatlayacağım.

bu arada bütün bu dengesiz hallerime şahit olan, hatta uzun süredir şahit olan ailem bana sürekli olarak "iyi misin? iyi misin?" diye sormaya devam ediyorlar. iyi olmadığım kabak gibi ortadayken. şu "iyi misin?" sorusundan iyice tiksinmeye başladım, "elinin körüyüm" dememek için kendimi zor tutuyorum, "iyiyim, iyiyim" diye geçiştiriyorum habire. iyi misin ne demek amk, çok sinir bozucu.

çok zor geçen bir gündü benim için ama şimdi rahatladım biraz, özellikle o arkadaşımın sesini duymak, beni yargılamadığını, aşağılamadığını sesinin tonundan hissetmek çok iyi geldi. ne ihtiyacım varmış buna, vay anasını. keşke annem de bu şekilde davransaydı bana, ona söylediğimde.

vance joy'dan riptide dinliyorum şu anda, tatlı bir sakinlik çöktü üstüme.

lady, running down to the riptide, taken away to the dark side, i wanna be your left handed man,
i love you when you sing that song and i gotta a lump in my throat cos you're gonna sing the words wrong.
mesajı aldığında insani gülümseten kişi olduğu sürece iyi gelen ama benim tercih etmeyecegim bir yol
yüzyüze görüşülme şansı var ise tercih edilmemesi gereken açılma şekli. ancak anlık gelişen bir durums ise, karşıdaki insanın ne hissettiğine göre farklı sonuçlanabilecek olay.
bugün kızla buluştuk, iki saat kadar takıldık, konuştuk, konu çoğunlukla başka başka şeylerdeydi. "canın neye sıkkın, hayatını nasıl değiştirmek istersin?" falan gibi sorular sordu, ben de çok etliye sütlüye bulaşmayan cevaplar verdim falan, bir türlü asıl sadete gelmeye cesaret edemedim. ta ki, yürürken bir ara bana sarıldı, "hayatında birinin olmasına çok sevindim" dedi, teşekkür ederim dedim, "e mutlu musun bari?" dedi, "evet, mutluyum" dedim, "o zaman daha ne isteyeceksin ki, ne kadar güzel birşey bu" dedi. "başka konuşmak istediğin birşey var mı peki, canını sıkan şey nedir?" diye sordu. ben de işte kem küm birşeyler dedim. başka konulara geçtik. o konu da öylece kapandı. ben de açamadım bir daha.

hiç bana kim, neyin nesi, nasıl tanıştınız vs. falan sormadı. çok garip. ben öyle konu bulsam didik didik sorarım oysa, merak ederim. kızın kafa başka çalışıyor. ya da benim bu işi konuşmak konusunda çok sıkıntılı olduğumu bi anlayamadı, ya da çok ciddiye aldı, o yüzden fazla didiklemedi, geçiştiriverdi. ama asıl sorunumun bunu konuşamamak olduğunu hiç anlamadı sanırım. onun için herhalde bu işler çok doğal, çok normal, çok sıradan. allahım ne biçim arkadaşlarım var ya benim? ha böyle arkadaşlarım var, peki benim niye kafam bunların seviyesinde değil de böyle drama queen takılıyorum???

neyse, doğru dürüst konuşamamış olsam da, ilk açılma hamlem için oldukça pozitif geçti sayabilirim sanırım. bu işleri bu kadar önemsemeyen, hafife alan birisine açılmış olmak beni de ister istemez "ulan çok abartıyorum lan hakkaten, alt tarafı eşcinselim, ne olacak?" kafasına yaklaştırdı. yani biraz yaklaştırdı. ama bu bile iyi be.

gidip bir başka arkadaşıma daha açılasım var şimdi. belki o zaman mesajla falan değil, doğrudan yüzüne söyleyeceğim. bir süre sonra facebook'tan "ben ibneyim üleyn" diye ilan edersem şaşırmayın. kabak çiçeği gibi açılmak buna deniyor herhalde, keh keh keh...

ek: az önce "bugün için teşekkür ederim. aslında sana x* ile ilgili daha fazla şeyden bahsetmek isterdim ama cesaret edemedim. ama yine de benim yanımda olduğun için teşekkür ederim :)" diye mesaj attım. bunu yazabilmek için de azıcık cesaretimi toplamam gerekti. cevap olarak da "ben harika bir gün geçirdim, ben teşekkür ederim. ne zaman birşey anlatmak istersen seni hep dinlerim" yazmış. sanırım bundan sonraki buluşmada ilişkim hakkında birşeylerden bahsedebilecek kadar cesaret toplayabildim bu olan bitenin sonunda.

ne kadar önemliymiş lgbt olmayan bir arkadaşınız tarafından yargılanmadan dinlenilmek, kabul edilmek, anlayış gösterilmek. bütün psikolojim değişti valla şu anda. kendimi o kadar rahatlamış hissediyorum ki. bu noktaya gelebilmemde tabii öncelikle psikiyatrist ile rahat şekilde, yargılanmadığını, aşağılanmadığını görerek konuşabilmek yatıyor. toparlayabiliyorum sanırım kendimi yavaş yavaş. eşcinselliğiyle, kendi kimliğiyle, bedeniyle, geçmişiyle, yaptıklarıyla, şusuyla busuyla problemi olmayan insanlardan birine dönüşmeyi o kadar istiyorum ki. çalışmaya devam.
az önce bir daha yaptığım eylem.

kendimden hiç beklemediğim bir performans sergiliyorum şu sıralar.

ilki çok sıkıntılı bir süreçle yaşanmıştı ama sonu eh, fena olmayan bir şekilde bağlanmıştı.

bir kaç gün sonra en yakın arkadaşıma, ki kendisi erkek, kadınlarla fiziksel temasın ben de etki yaratmadığından bahsettim ama daha açık birşey söyleyemedim. neyse o da birşeydir.

şimdi ise hedefimde kuzenim vardı. kendisi kadın, benden iki yaş küçük, bekar ve akademisyen.

daha önceden bana hayretle "düşünsene, hala bugün bile açılamayan eşcinseller var" gibi bir laf etmiş bir kişi. zaten bu lafından gazla ona açılmaya karar verdim de listeye aldım.

annemin geçen gün kalp krizimsi bir atak geçirdiğini ertesi günü o söyledi bana, ben tabii çok kötü oldum, "görüşelim ister misin" dediğinde de "hayır, hiç halim yok" demiştim. dün oldu bu sanırım.

bugün yazdığım mesaj şu şekilde oldu: "anneme erkek arkadaşım olduğunu söyledim, kadın hastaneye kaldırılıyordu az kalsın, life sucks :("

bunu göndermek de bir süremi aldı evet, tereddüt ettim tabii, göndersem mi napsam diye, ama tabii önceki açıldığım kız gibi çooook uzun ve çok sıkıntılı da olmadı, yaklaşık bir saat kadar düşünüp sonunda gönder tuşuna bastım.

sonra da içim içime sığmamaya başladı tabii. ama bu sefer telefonu kapatmadım.

çok geçmeden telefonum çaldı, baktım bu kız. açtım tereddüt etmeden. "mimar, n'aptın sen yaaa, annene söylenir mi böyle birşey? arkadaşına söyle, bana söyle ama sen gidip en son söylemen gereken kişiye söylemişsin", "ya sorma ya, napim, kaldırabilir zannettim, ne bileyim ben öyle tepki vereceğini"...

sonra gülüşmeye başladık. sonra gayet eğlenceli bir konuşma geçti aramızda. anneler çok geri kafalı, onlara söyleme böyle şeyleri, ne farkedecek, boşver, gel seninle konuşalım, ay çok sevindim falan filan.

o kadar stressiz bir konuşma geçti ki aramızda. görüşelim en kısa zamanda diyip kapattık.

bu ülkede bu eşcinsellik işini kafasına takan bir tek benmişim gibi gelmeye başladı bana iyice. ne rahat insanlar varmış ya çevremde, ne güzel.

bir saat kadar sonra bir mesaj da geldi ondan "seni çok seviyorum kuzen, çok cesursun. hep yerin ayrıydı da şimdi başka bir hayranlığım var artık sana :) konuşalım. iyi geceler" yazmış. ba ba ba ba...

annem konusundaki durumları, bu kıza biraz daha rahat açılabileyim diye biraz saptırmış oldum, anneme söyleyeli çok oldu zira. ama açılabilmek için "benim bir erkek arkadaşım var" lafını kullanıp bodoslama yapmak yerine başka bir konu üzerinden girmek istedim ki hakkaten bu rahat ettirdi beni.

evet rahatlıyorum sanırım gittikçe bu konularda. çevremden böyle pozitif tepkiler almak güzel. yalnız son bir kaç aydır resmen evrim geçirmiş gibiyim. psikiyatrist işinin bu kadar faydalı olacağını beklemezdim.
az önce üçüncü defa yaptığım eylem.

uzunca süredir en yakın erkek arkadaşıma açılmayı istiyordum ama bir türlü cesaret edememiştim. az önce onun öteden beridir tanıdığım ablasına (fatma diyelim) açıldım whatsapp mesajıyla. bir gün önce boşanmayı düşünen güzel bir kız olan ortak arkadaşımız (ayşe diyelim) hakkında üçümüz konuşurken ablası "artık ayşe'yi sen alırsın" diye laf atmıştı bana. az önce kendisine şunu yazdım:

"fatmaaa, benim bir erkek arkadaşım var, o yüzden ayşe işi olacak gibi değil olacağı varsa bile"

biraz gerizekalı bir mesaj oldu ama "fatma, ben eşcinselim" yazmaktan ziyade tercih ettim böyle hani hafif birşey söylüyormuşum gibi. kuzenime de benzer şekilde dalga geçer vari komikli mesajla açılmıştım.

bilmiyorum bunun devamı nasıl gelecek. fatma kişisi de son derece über anti-homobik, über feminist bir kişi, bu nedenle sıkıntılı geçme ihtimali sıfıra yakın. yine de geberiyorum şu an. ben niye bu denli sıkıntılıyım bu eşcinsellik konusunda hala çözemedim. mesajı gönderdim. sonra telefonu sessize aldım. bu sefer kapatmadım yani telefonu, ya da kırmadım.

diğer iki açılmamdan daha önemli yalnız bu açılmam zira 1. en yakın arkadaşımın ablası, dolayısıyla en yakın arkadaşıma gidecek bir köprü olabilir. 2. daha önceden açıldığım diğer iki kızdan farklı olarak, bu fatma kişisi daha sık görebildiğim, neredeyse her ihtiyacım olduğunda görüşebileceğim birisi. o nedenle daha kritik. diğer iki kızı zaten ayda yılda bir iki kere görüyordum, bu fatma kişisine sürekli ulaşabilirim, zaten yakın oturuyor.

bakalım neler olucak, nasıl bağlayacağım, en yakın arkadaşımla ilişkimi nasıl etkileyecek, ona açılmamı kolaylaştıracak mı?

ne zaman rahatlayacağım ben bu konularda yarabbim, yapmadığım şey kalmadı bu konuda, hala kasılıyorum. mizacım kasma üzerine kurulu sanırım.
dün akşam en yakın arkadaşımın ablasına whatsapp'tan açıldım ve telefonu sessize aldım, 1 saat öncesine kadar da telefona bakamadım. aslında daha bakacağım da yoktu ama kredi kartı ile birşey ödemem gerekiyordu, mesajla şifre gelince açtım, açınca da gözükmez dedim ama bildirimlerde pat diye bütün gelen whatsapp mesajları gözüktü. kız "bir sevgilin olduğuna çok sevindim, en kısa sürede onunla da tanışmak isterim, öpüyorum" yazmış. yani olabilecek en pozitif tepkiyi vermiş.

buna rağmen bu mesajı görür görmez ileri derece fobik reaksiyonlar vermeye başladım. işyerini terkettim, dışarı çıktım, kalp atışlarım hızlandı, soğuk soğuk terlemeye başladım, başım dönmeye başladı vs. soğuk hava bana iyi geldi, bir saat soğuk havada dolandım. neden böyle manyak manyak tepkiler veriyorum bilmiyorum ama kontrol edemiyorum, çok zor sakinleştim. ilk açıldığım kıza mesaj attıktan sonra telefonumu yere atarak kırmıştım mesela. bende ciddi sorunlar var. bunların hepsi tam fobi tepkileri, farkındayım. sözlükteki en homofobik kişi olabilirim yani, literally.

nasıl aşarım bu durumlarımı hiç bilmiyorum. psikiyatrist abla ile konuşayım ben bunları acele zira çok kanırtarak gelişiyor herşey. açılmayınca da başka türlü sıkıntı yaratıyorum ama. zor benim işim :(
bugün önceden anlattığım nedenle bayağı kötü geçti. açıldığım kıza sakinledikten sonra, cevap olarak "sevgilim burada yaşamıyor ama, geldiği bir gün haber veririm görüşürüz hep beraber, hoşçakal :)" yazdım. cevap olarak "kendine iyi bak, yolunu çizmişsin sevindim, konuşmak istersen istersen her zaman dinlerim :-x" yazmış. bundaki "yolunu çizmişsin" lafı beni yine gerdi, çok saçma anlatınca farkındayım ama buna gene reaksiyon verdim falan, saçma sapan geçti günüm. işten baş ağrısıyla çıktım, eve geldim, sonra kendime güzel bir yemek ısmarladım, açılma cesareti gösterdiğim için kendimi ödüllendireyim dedim. şimdi yemeği yedim, baş ağrım geçti ve kendime geldim. şimdi telefonu açıp tekrar okudum da, aslında gayet pozitif yazmış kız, daha ne istiyorum ki diye düşündüm. benim asıl ihtiyacım olan şey, durumumu, hayatımın önemli bir kısmını samimi arkadaşlarımdan saklamamak artı hayatımı şekillendirirken onlardan sosyal destek alabilmek konuşarak. bunu da teklif etmiş işte kız, daha ne yapsın. aslında iyi yoldayım ve psikolojik sağlığım için iyi şeyler yapıyorum ama çok kanırta kanırta oluyor bunlar benim fobim yüzünden. yenerim umarım yakında yapa yapa. şimdi sakin kafayla ona buluşalım diyip, biraz konuşmak istiyorum. hadi bakalım, bana bol şans.