çocukken yapılan saflıklar

41 Entry Daha
seksek oynarken ben yanmayacağım deyip bütün mahalleyi ki uçurum kenarı, bitmeyen yokuş aşağı ve bitmeyen rampalardan mürekkep bir mahalle, tek ayakla sekerek dolaşırdım. üzerinize afiyet bacaklar biraz uzunca her nedense yorulduğumu hissetmezdim. ya da nasıl bir inat. tabi sabaha kadar bacak ağrısıyla kıvranmalar...

beş on kafadar bir arı kovanı keşfettik. hemen minibüs yolunun kenarı. kovan değil mübarek ayrı bir şehir. her halde bir iki metre uzunluğunda vardı. kaptığım gibi taşı kovana imzamı attım. ardındana arkadaşlarım, bokunu çıkartıp kaya denecek taşları imece usulü kaldırıp paramparça etmeye başladılar. tabi arı aşireti silahlanıp bizi sokmaya karar verdiklerinde ne yapacağımızı şaşırıp çil yavrusu gibi dağıldık. bir minibüs o sırada yolcu indiriyordu. ve minibüs-bakkal henüz durmuştu. netice: arı tarafından sokulmadık bir kişi bile kalmadı bulutlu tepede. ne gündü ama.

bir de evimizin tam karşısında beş metre kadar ilerisinde minaresiz bir cami vardı. caminin sağ tarafında bir ev ve aralarında dar ve yine yokuş aşağı ve rampası olan bir sokak. evin kocaman bir bahçesi vardı ki dut, incir, kavak ve bilmediğim kocaman ağaçları vardı. yine caminin arka bahçesi de incir ağaçlarıyla doluydu. akşam olduğunda o sokağa korkudan girilmezdi. arkadaşlarla iddiaya girdik. ben geçerim o sokaklardan dedim. çocuk aklı, sekiz on yaşlarında ya varım ya yokum. sübhanekeyi yeni ezberlemişim ya kendimi güvende hissediyorum, adeta 'allah muhafaza' desem görünmez bir kalkan beni koruyacak. ama komik olanı inersem diğerlerine elleyecem. tey allam. duamı okudum. kış gecelerinde anlatılan cin hikayelerinden aklımda kalan, cinlerden korkmayın, yokmuşlar gibi davranın, heyecanlanmayın, sakın ıslık çalmayın öğüdüyle daldım sokağa. sanki ne, düşünceli bir ifade, arada az önce uykudan kalkmış gibi göz kırpmalar, rahat görünmeler, eller cepte... kırmızı halıda yürüyorum adeta. adımlar da sakin, ola ki hızlanırsam cinler musallat olabilir. yolun sonuna geldiğimde ilk sokak lambasının altında oturup üç buçuk heyecanını gidermek için herhalde beş milyon kere sübhanekemi okudum. ve sokağın başına geldim. yok, sübhaneke korkumu dindirmeye yetmedi bu defa. arkamda kimse olmayınca da hepten tırstım. tam geri dönüyordum ki... iki köpek. işte mahalleye nasıl çıktığımı bilmiyorum. artık koştum mu bir melek beni mahalleye mi uçurdu bilmiyorum. ama elletecek olan arkadaşlarımdan hakkım olanı almak için her birinin tek tek sıkıştırdım. allahım, nasıl utanıyorum şimdi. iyi ki görüşmüyorum. ya onlar da hatırlıyorsa. *
13 Entry Daha