eşcinsellik

eşcinsellik evet... eşcinsel olarak doğduğumuz andan itibaren hayatımızın en güzel yıllarını çoğu zaman yalnız geçiriyoruz. sosyal çevremiz ve aile yapımızın izin verdiği kadar eşcinsel olabiliyoruz. hislerimiz bastırılıyor. hatta cüretkâr çevreler hasta olduğumuzu ima ediyor bize. ki gerçekten hasta olduğumu düşünmeye başladığım dönemlerde otizm aklıma geliyordu. yani bu şekilde doğduysam ve herhangi bir kalıcı tedavisi yoksa neden bize de iyi davranılmıyor diye düşünürdüm? eğer hastaysam neden bana da iyi davranılmıyor? ve zaman içerisinde birçok insanla tanıştım farklı hayat hikayeleri anlayışlı aileler, olayı namus meselesine çevirenler... hatta ve hatta eşcinsel olmasına rağmen hislerimizi ötekileştiren, durumumu sadece yatak odası muhabbetinden daha ileriye götüremeyen insanlar ilede tanıştım. bir eşcinsel olarak bende baskı ile büyüdüm ve hetero olarak yaşadım yıllarca yada bunun taklidini yapmak zorunda kaldım. bunun bana ileride bir sürü eksi getireceğini düşünerek daha çok kendimi geliştirmeye çalıştım çünkü eşcinselleniz insanllar cahilliğini size nefret ve öfke olarak çeviriyordu. ben gerke yabancı dil gerek genel kültür olarak o kadar iyi olmalıydımki mesleki veya sosyal hayatımda kimsenin altında kalmamalıydım. burada daha çocukluktan kafama yerleşen düşünceler yıllar içerisinde beni acımasız bir insan yaptığı kanısına vardım. evet ben bir yerlere gelmiştim, iyi kazanıyordum konserler, tiyatro modern sanat, bilgisayar oyunlarına kadar... herşeyi öğrendim her konuda kendi fikrime sahiptim ama dediğim gibi benim gibi olan insanları önemsememeye onların duygularını hiçe saymaya başlamıştım. "eşcinsellik" olarak adlandıran ve doğduğumdan beri içimde yaşayan hem cinsimin kollarında bulduğum huzur sapkınlık olarak adlandırıldı ve ben bunu bencilce berbataraf etmeye çalışmıştım. bugün bu eşcinsellik konusunun aklıma gelme sebebi hayatımda artık büyük değişikliklere imza atıyor olmam. üniversite yıllarımdaki gibi yaşamıyor ve insanlığa karşı bir sorumluluk hissediyor olmam.

yakın zamanda askere gitmeye karar verdim. ben eşcinselim diye ortalıkta gezinmesem de sorana söyleyen cinsten biriyim. aile hedimime bunu paylaştığımda beni tabiki psikiyatriye yönlendirdiler. hikaye gerçekten çok uzun ama kısaca şundan bahsetmek isterimki hetero görünüşüm ve cocukken hiçbir şekilde etek giymek veya makyaj yapma isteklerim bulunmadığı için eşcinsel kategorisine giremeyeceğimi öğrenmiş bulunmaktayım. aslında hiçbir zaman vatani görevimden kaçma isteiğim olmamıştı fakat bu yapılan saçma sapan tespitler beni yıkamasada benimle aynı şeyleri yaşayan birçok eşcinsele zarar verebileceğini zaten hayatının en güzel dönemlerinin çoğunda yalnız olduğu için intahara sürüklenen birçok gence zarar verebileceğini düşünmeye başladım.

değerli yazar arkadaşlarım, aramızda eşcinseller, heterosekküller ve transeksüel arkadaşlarımızda bulunmakta en azından öyle varsayıyorum. döndükten sonra artık daha somut adımlar atmak istiyorum. bugün hepinizinde bildiği gibi bir app i açtığınızda 16-17-18 yaşıdna arkadaşlarımızın normal bir date i nasıl gerçekleştireceğini bilemediği gibi veya bir sokakta bir cafede kimseyle oturup konuşamadığı için kendi geliştirdiğimiz yanlışlarıda onlara aktarıyoruz ve sadece sonuç olarak mutsuzluk üretiyoruz. insanlar demek öyleymiş diyip birbirlerinin kalplerini kırmaya devam ediyorlar.

evet eşcinselliğin ülkemizde tam olarak bu şekilde korkunç bir yere gittiğini düşlünüyorum. gün gelirde herşey yasalar ile korunan hale gelse bile evliliklerimiz bu güzel ülkemizin toplarında resmi hale gelse bile birbirimize karşı nefret ve güvensizlik tophumları ekiyoruz sürekli.sonuç olarak böyle doğduk ve eşcinsel olarak devam edeceksek ki ben kendimde artık herhangi bir sorun göremiyorum, daha duyarlı tanımlamalar yapmamız gerektiğine inanıyorum. geçmişte yapılan hataları acımasızca eleştirme yerine. (bkz:evli erkeğin evli erkekle eşcinsel ilişkisi) gibi daha yapıcı olmamız gerekiyor veya gidin "adam gibi" askerliğinizi yapın şeklinde yorumlarda bulunurken kişinin orada az uyuyacağı veya fiziksel olarak zorlanacağından çok aşağılanma ve hor görülme korkuları yaşayabileceğini varsayarak yorum yapın.

eşcinselliğin şuan ülkemizde çok yanlış tanımlara sahip olduğunu ve bunu düzeltmek adına yapıcı yorumlarla yorulmadan ilerleyebileceğimizi düşünüyorum.
anladığım kadarıyla, ergenlikten itibaren toplum tarafından hoş görülmeyen bir hissi yaşamak, hayatının büyük bir parçasını gizli tutmak, dışlanmak, açıkça öteklienebiliyor olmak yüzünden ülkemdeki eşcinsel insanların büyük bir çoğunluğu hayatın bir çok yanı üzerine düşünemeye fırsat bulamayacak kadar kendi dertlerinde boğuluyorlar.

ben eşcinsel bir kişinin karşılaştığı problemleri tecrübeyle bilemem, ama olduğum gibi olmak yüzünden sıkıntı çekmeyi iyi bilirim.

benden bağımsız bir örnek olarak, bir zamanlar bir sevgilim vardı. doğuştan böbrek problemi vardı, on sekizinde böbrek yetmezliği yüzünden diyalize girmeye başlamıştı. hayatının tamamı bu hastalıktı. bazen düşünüyorum da beni sevmesinin belki de tek sebebi, bir sevgiliye sahip olarak kendi rahatsızlığını unutmaktı, ama bilmem mümkün değil tabii. umutsuzluk ve depresyonla o kadar yoğun bir mücadele içindeydi ki, kendi fikirlerini üretecek bir zaman bulamıyordu, yani her konuda demek istiyorum. en genel kanı neyse o da bana onları tekrar ediyordu. lisede öğretilen tarih doğruydu onun için, o hem kemalistti hem solcu, abisi galatasaraylı olduğu için galatasaraylıydı. şair istanbulu dinliyordu ya hani gözleri kapalı, ve istanbul güzeldi, o yüzden onun için de istanbul güzeldi. oysa o tedavi için istanbula geldikten sonra önce avcılarda, sonra bakırköyde yaşamıştı, istanbul nere, oralar nere. belki de tüm türkiyenin en yaşanılmaz yerleri... ama işte istanbul güzeldi, çünkü bunun üzerine düşünmeye gücü ve vakti yoktu, umursayamazdı bile bunu, zira hep öleceğini düşünüyor, bu konularla uğraşmak yerine aklına hep evlenmeyi ve çocuk sahibi olmayı getiriyordu.

neyse efendim yani demem o ki, yurdum eşcinsel gençlerinde, yani yirmi beş yaşın altında, böyle bir durum var sanki. herhangi bir şey düşünemeyecek kadar yorgun, şaşkın, güçsüzler. hepsinin ailevi problemleri, kendilerine ait gizili bir hayatları var. başka bir yolu olmadığı için elbette, ama yorum yapmıyorum, yani gördüğümü tarif etmeye çalışıyorum. tanıdıklarım, gördüklerim hep böyle* .

sözlüğün sol penceresinde günlük hayata dair başlıkları çok nadiren görüyorum, bu konuların konuşulabileceği çok fazla yer de yok, doğaldır burada cinsellik üzerine konuşmak, ama ne bileyim eşcinsel bireylerin birbiriyle spor, politika, müzik, sanat üzerine paylaşacak hiç bir şeyleri olmadığına inanasım gelmiyor.

belki de herhangi başka bir sözlükte de paylaşılabilecek şeyleri, ya da arkadaşlarla paylaşılabilecek şeyleri bir de burada yazmaya gerek görmüyordur yazarlar, bilemem. sen ne anlarsın, bizim buna ihtiyacımız var hissinde olabilir insanlar. daha önce yazmıştım, ben bilmem, bear bilir.

yok, sen bilirsin, illa ki söyle diyorsanız, ayısözlüğü kurtarılmış bölge haline getirmek, potansiyelini harcamak gibi geliyor bana.
duygusal ve cinsel anlamda kişinin kendi cinsine ilgi duyuyor olması. bu durum eşcinsel, gay ve homoseksüel. homoseksüel olan bayanlar lezbiyen olarak adlandırılırlar.

örnek: ahmet aliyi, ayşe fatmayı sever.
doğadaki bazı hayvanlardan insanlara kadar uzanan cinsellik tanımıdır.

homoseksüellik, diğer bir adıyla eşcinsellik kişinin kendi cinsinden haz alması, cinsel ilgi duymasıdır.

eşcinselliğin sebebi tam olarak bulunamamıştır. bazı araştırmacılara göre anne karnındaki hormon seviyelerinde ki değişkenlik , diğerlerine göre genlerle aktarılan durumdur.

eşcinsellik tipleri açık ve gizli eşcinsellik olarak ikiye ayrılır.

açık eşcinsellik tipleri:
gerçek eşcinsellik
yalancı eşcinsellik
eyleme vurulmayan eşcinsellik
gecici eşcinsellik
durumsal eşcinsellik
cinsel fantezilerin eyleme vurulduğu eşcinsellik


bir eşcinsel oluşumu içinde kimsenin temele bakmaması ne kadar garip. herker birbirinin penis boyutunu bilir ama eşcinsellik ile konularda sorgulamazlar, araştırmazlar.
bir yaşam biçimidir. hastalık olsa idi ilacı olurdu değil mi?
bir analiz;

http://sphotos-c.ak.fbcdn.net/hphotos-ak-ash3/533669_4799677476234_707639157_n.jpg
erkeklerin regl hakkında ileri geri konuşmasından, kadınların askerlik hakkında 'yap, kurtul yanee, çok mu zor" demesinden daha saçma bir şey varsa o da heteroseksüellerin eşcinsellerin duyguları hakkında yargılayabileceklerine, duygu durumları üzerinden tespit yapabileceklerine inanmaları. bunun ikame olmadığını, seçmekle olmadığını anlamak neden bu kadar zor geldiğini anlamak imkansız.

kimisi gelir şovenistlikle suçlar, kimisi gelir yaşasınlar ama evlerinde yaşasınlar şımarıklığıyla laf söyler. ama en sinir bozucusu 'onlar da insan' düşüncesinde ki veya 'benim saygım var ama' ile başlayan cümleler kuran insan samimiyetsizliği. gerçi bazıları sığ akıllarının süzgecinden çıkan düşünceyi ellerinden geldiğince iyi niyete bulayıp söylüyor. hele ki din penceresinden, yaratıcının rahmeti hakkında en ufak fikri olmadan, inandığı dinin enginliklerinden bihaber olarak asıp kesenler, yaşamın ötesine şahit olmuş gibi ahkam kesenler...

eşcinseller sizin empatinizi beklemiyor zira mevcut düzen ve yetiştirildiğiniz karanlığın içinde buna pek imkan olmadığının farkındayım. sadece insanların düşüncelerini kendi hissettiklerinden çok daha önemli olduğunu düşünen bir çok insanın hayatını karartan açıklamalarınızı yapmadan önce vicdan süzgecinden geçirin yeter.
heteroseksüel maskeyle yaşamaktır. mış gibi yapmaktır.
bu tanıma karşıyım. eşcinsellik diye bir şey yoktur. cinselliğini istediğin kişiyle yaşamak diye bir şey vardır.
birçok gey ve lezbiyen kişi ciddi hemcins ilişkisi içerisindedir. ilişkideki tarafların kendi psikolojik algılayışları açısından bu tür ilişkiler ile heteroseksüel ilişkiler arasında hiçbir fark yoktur. kaydedilmiş tarih boyunca eşcinsel ilişkiler ve eylemler -aldıkları şekle ve bulundukları kültürlere bağlı olarak- zaman zaman takdir edilmiş zaman zaman da yargılanmışlardır. 19. yüzyılın sonlarından beri, eşcinsellerin görünürlük ve tanınmasının artırılmasının yanı sıra; evlilikler, medeni birliktelikler, evlat edinme ve ebeveynlik; işe ve askere alınma ile sağlık hizmetlerine eşit erişim gibi yasal hakların kazanılması için büyük bir mücadele verilmektedir.
heteroseksüellerin yüzde doksanının duyduklarında kafalarında anında düzüşen iki erkeğin canlandığı sihirli sözcük.
dünden bugüne eşcinsellik. izlenmeli.

olmayı sevdiğim yapı. bunu ben tercih etmedim, ancak her ne kadar gizli olsam ve zaman zaman evlenmemi bekleyen ve durumdan habersiz annemin bakışlarında bir burukluk görsem de kendimle barışığım ve erkeklerle olmayı seviyorum ne yapabilirim?

istanbul üni. halkla ilişkiler ve tanıtımda yüksek lisansımı yaparken medya derslerinde "queer eye for the straight guy" programını incelediğim araştırmamda kapsamlı olarak ele almıştım bu konuyu
doğadaki her olgu gibi sikimtrak bir varyasyon sadece. sorun, insan denen pespaye turun kendini bir bok sanıp tanrı ile zartla zurtla kendini diğer hayvanlardan yüksek görüp içindeki 'daha değersizleri' ayıklaması sonucu oluşan, hayat boyu çektiğimiz ve zamanla savunma mekanizması olarak insanların güven ve duyguları ile oynama seviyesine gelen bir paranoya yaratması.

tanışılan her insana karşı potansiyel olarak verilecek bir mücadele, her girdiğiniz ortamda bir sure sonra çoğunluktan farklı olduğunuzu belirten/hatırlatan işaret ve belirtiler. yorgunluk, ancak kendinizi izole edip sadece sizin gibilerle zaman geçirdiğinizde diner. bir sonraki gün ki mücadelenize motivasyon kazandırır. ölene kadar sonu gelmeyen bir soğuk savaşın başka bir gecesinde sağlıklı ve huzurlu uykuya dalabilmek ile zafer kazanmaktır eşcinsellik.
türkiye'de insanların kendilerini ayrıcalıklı ve havalı kılan. gerçekten neden bilen varsa söylerse sevinirim. milletin egosu boyundan büyük yahu!