gizli anların yolcusu

okumadığım kitaptır. ancak geçenlerde bir kanalda ayşe kulin'in röportajını gördüm ve bu kitaptan bahsettiğini anlayınca dinledim. eleştiriler genelde yazarın konuya uzak oluşu üzerineymiş. buradaki yorumlardan da bunu çıkarabiliyoruz.

ancak takdir edilmesi gereken bir nokta var ki bu kitabın içeriğinden çok önce geliyor. bu ülkede ayşe kulin gibi yüksek profilli bir yazar eşcinsel temalı bir eser yazıyor. ama iyi ama kötü, bir şekilde insanların ilgisini çekiyor. bu ülkede eşcinsellik bir çok heteroseksüel tarafından görmezden geliniyor. bu algı 3 günde değişebilecek bir algı değil. ancak böyle böyle gündeme geldikçe, görünür oldukça değişebilecek bir şey. hemen hemen herkes kötülemiş. sizi suçlamıyorum, herşeye küçük pencerelerden bakmaya alışmış olan türk milletindeniz sonuçta
pek kitap okumayan birinin bile oldukça basit, düz, duygusuz, sıradan bir anlatımı olduğunu anlayabileceği bir kitaptır. cümleler o kadar boş ve kısadır ki ilkokul günlüklerinden fırlama cümleler oldukça mevcuttur. gittim, geldim, yaptım, ettim. o yüzden, okuyucu da şöyle bir etki bırakması olasıdır; "böyle bir kitap yazıp satabiliyorsa, ben bile yazabilirim!" gerçekten ümit vaadeden bir roman. ayrıca içerisinde oldukça fazla reklam ve sürekli bir mesaj iletme durumu vardır.

ayrıca konu, yazarın üslubu kadar da havada kalmıştır. hiçbir konu derinlemesine işlenmemiştir, yüzeyden anlatılmıştır. konu bir süre sonra eşcinselliğe gelmektedir, önemli bir konu durumuna geçmiştir, ama bunun üzerinde bile durulmaz. arada bir kısa kısa bahsedilmiştir, ama pek irdelenmemiştir. ayrıca,kimsenin duyguları da tam olarak betinlenmemiştir. "mutsuzum. mutluyum. kötü. iyi." tarzı kısa kısa ibareler oldukça mevcuttur. yani aslında kitap oldukça akıcıdır, su gibi bitiverir. ama insana bir şey kazandırmaz, bir duygu uyandırmaz, oturup üzerinde düşünmezsiniz konuların. yani aslında olmasa da olurmuş. ali ile ramazan kitabı bile, o kadar kısa ve konusu dar olmasına rağmen, bu kitaptan daha fazla duygu uyandırmıştır.

--- spoiler ---

handan'la yapılan sevişme o kadar anlatılmış ama hiç bora'yla arasında geçen cinselliğe girilmemiş bile. paragraf atlanmış ve olay bitmiş.

ayrıca nedir öyle sürekli mekan isimleri falan, hatta bazılarını baya baya övmüştür, reklam mı yapmaya çalıştı acaba?

400 sayfayı kafadan silersek, geri kalan son sayfalar belki bir şey ifade etmiş olabilir. gerçi bora ölünce bile ağlamadım, saçmalık. ne biçim bir sonsa artık, telefonda kendisini suçlu gösterecek falan sandım, daha mantıklı olurdu. ayrıca, adam, bora ölünce bi bok hissetmemiş gibiydi. dolanıyordu ortalıkta, şalla oyalanıyordu falan. sanki bir şey olmamış gibi. ölmesine dair sayfalar dolusu duygusal betimlemeler yapılabilirdi ama bir baktım kitap bitmiş.

--- spoiler ---
eğer dolaylı yoldan bir insana ben gay'im demek istiyorsanız (erkekler için) kullanabileceğiniz kitaptır.varoş olmayan tanıdığım tüm gaylerin elinde bu kitabı geçtiğimiz yıl gördüm.iyi ki ilk çıktığında okudum da ben de arada kaynamadım.özellikle facebookta okuduğunuz kitaplara ekleyip bir de durumunuza onunla ilgili yorum yaparsanız büyük ihtimalle gerizekalı olmayan her insan sizin homoseksüel yöneliminiz olduğunu anlar.

kim bilir belki yönelimini bilmediğiniz ve platonik takıldığınız bearla bu şekilde sohbeti ilerletirsiniz.