gizli anların yolcusu

11 Entry Daha
pek kitap okumayan birinin bile oldukça basit, düz, duygusuz, sıradan bir anlatımı olduğunu anlayabileceği bir kitaptır. cümleler o kadar boş ve kısadır ki ilkokul günlüklerinden fırlama cümleler oldukça mevcuttur. gittim, geldim, yaptım, ettim. o yüzden, okuyucu da şöyle bir etki bırakması olasıdır; "böyle bir kitap yazıp satabiliyorsa, ben bile yazabilirim!" gerçekten ümit vaadeden bir roman. ayrıca içerisinde oldukça fazla reklam ve sürekli bir mesaj iletme durumu vardır.

ayrıca konu, yazarın üslubu kadar da havada kalmıştır. hiçbir konu derinlemesine işlenmemiştir, yüzeyden anlatılmıştır. konu bir süre sonra eşcinselliğe gelmektedir, önemli bir konu durumuna geçmiştir, ama bunun üzerinde bile durulmaz. arada bir kısa kısa bahsedilmiştir, ama pek irdelenmemiştir. ayrıca,kimsenin duyguları da tam olarak betinlenmemiştir. "mutsuzum. mutluyum. kötü. iyi." tarzı kısa kısa ibareler oldukça mevcuttur. yani aslında kitap oldukça akıcıdır, su gibi bitiverir. ama insana bir şey kazandırmaz, bir duygu uyandırmaz, oturup üzerinde düşünmezsiniz konuların. yani aslında olmasa da olurmuş. ali ile ramazan kitabı bile, o kadar kısa ve konusu dar olmasına rağmen, bu kitaptan daha fazla duygu uyandırmıştır.

--- spoiler ---

handan'la yapılan sevişme o kadar anlatılmış ama hiç bora'yla arasında geçen cinselliğe girilmemiş bile. paragraf atlanmış ve olay bitmiş.

ayrıca nedir öyle sürekli mekan isimleri falan, hatta bazılarını baya baya övmüştür, reklam mı yapmaya çalıştı acaba?

400 sayfayı kafadan silersek, geri kalan son sayfalar belki bir şey ifade etmiş olabilir. gerçi bora ölünce bile ağlamadım, saçmalık. ne biçim bir sonsa artık, telefonda kendisini suçlu gösterecek falan sandım, daha mantıklı olurdu. ayrıca, adam, bora ölünce bi bok hissetmemiş gibiydi. dolanıyordu ortalıkta, şalla oyalanıyordu falan. sanki bir şey olmamış gibi. ölmesine dair sayfalar dolusu duygusal betimlemeler yapılabilirdi ama bir baktım kitap bitmiş.

--- spoiler ---
10 Entry Daha