how to be single

başrollerini dakota johnson, rebel wilson ve leslie mann'in paylaştığı 2016 yapımı romantik komedi filmi. kadroda rebel wilson ve leslie mann olduğundan boş boş otursalar bile güler insan zaten.
ana karakterimiz alice'in üniversiteyi bitirdikten hemen sonra dört yıllık erkek arkadaşından ayrılmasıyla başlıyor filmimiz (daha doğrusu "ara vermek" diyor o buna). sebebiyse kızımızın bekar olmanın nasıl bir şey olduğunu bilmemesi ve bir süre bekar olmanın kendini daha iyi tanımasına yardımcı olacağını düşünmesi. ayrılığın ardından new york'a, ayrıca bekar olan doktor ablası meg'in yanına taşınıyor. stajyer olarak işe girdiği şirkette ise yine çılgın bir bekar olan robin'le kanka oluyor. böylelikle new york gecelerine atılıyor alice.

--- özetin devamı hafif spoiler içerir---

birkaç gün sonra bu aranın kendisine yettiğini düşünen zeki kızımız "ara verdiği" sevgilisiyle görüşüyor ve öğreniyor ki çocuk kızı aşmış ve başkasıyla bir ilişkiye başlamış bile. karşılaştığı bu sürprizle boşluğa düşen alice komik bir kendini arayış mücadelesine giriyor böylelikle.

--- tercihen okumayabilirsiniz ---

uzun ilişkiler, tek gecelik ilişkiler, yalnızlık, ayrılık gibi birçok kavram başarılı bir şekilde işlenmiş filmde. yakın zamanda bu kavramlara ait yaralarınız varsa ilaç gibi gelecektir.
eleştirebileceğim tek konu karakter gelişimi açısından robin'e (rebel wilson) yeterli zaman ayrılmaması. hatta hiç ayrılmaması. alice'in geceleri birlikte takıldığı cool, tombik ve komik kadın olarak kalmış sadece.
profesörlüğünü nereden alacağımı bilmediğim uzmanlık alanım.
not: ücretsiz ders verilir.
her sahnesiyle, müzikleriyle, esprileriyle ''herhalde bu filmi ben yapsam bu kadar olurdu!'' dediğim, son 3 aydır baş ucu yaptığım enfes film. filmin uyarlandığı kitap yine bir o kadar başarılı bulduğum he's just not that into you'yu yazanlardan liz tucillo olduğundan şaşırtmadı.

trailer -


--- spoiler ---

klasikten bir tık iyi bi chick flick beklerken çıktıktan sonra (ve hala) ''hayatımın filmi!'' diye gezmeme sebep oldu aylardır. rebel wilson ve yine harikalığından mı bahsetsem, yoksa daha bar'a girer girmez arkada çalan worth it ile kendimi kaybetmemden m, yoksa alice kızımızın cinsel uyanışını yaşadığı sahne ve ardından bilinmeyen cevher charli xcx - super love çalması mı...

tabi ne yazık ki alice kızımız gibi bir ilişkiden diğerine, hop ayrılınca da hoş abilerin kollarına atlayamadık, her gece o barda şu partyde olamadık malum gerçek hayat-ama zaten ben film boyunca robin'le özleştirdim kendimi sorun olmadı. kaldı ki, alice kızımız filmin 120 dksı boyunca sürekli bir erkek ile tam olma, resmi tamamlayacağı kafasında-oysa kı aslında hem filmin vermek istediği ve sonda verdiği mesaj hem de hakim olan düşünce ''yalnız başına da yeterlisin''. anca son yarım saatte bunun farkına varıyor ve dahası, okuduğu wild'ın da verdiği gazla olsa gerek yalnız kurt moduna geçiyor.

her sahnesi ayrı güzel, ayrı incelenmeli. en başarılarından biri, ''neden 10 tane dating sitesine üyesin?''.




--- spoiler ---

yazarın notu: ha bir de bu filmin ben de öyle bir yeri var ki...itiraf tadında. dating olaylarını tam son kez ve ciddi olarak bırakmışken tanıştığım, (o zaman) 1,5 ay boyunca haftada 4-5 kere görüştüğüm, her şey yolunda gider (gibi), sonunda ''birileri var''a inandığım ''biriyle'' her zamanki gibi sinemada izledim filmi. bu filmden birkaç gün sonra kendisini daha az görmeye başladım; konuşmaları kısaldı ve samimiyetsizleşti, en son kendisi bayağı bayağı (kendiliğince) yok oldu benden. resmen, adamla sinemaya diye gelecek 2-3 haftamın özetine gitmişim, üzerine bi de buna katıla katıla gülüp, bayılarak izlemişim haberim yokmuş ya. teşekkürler hollywood.
garip bir şekilde beklentilerimin çok ötesindeydi, filmin sonunda hiçbir şey olmamış gibi hissettim ama ikinci izleyişimde bu filmin daha da gerçekçi, daha da içten olduğunu hissetmeme sebep oldu. ayrıca başroldeki kızcağız 50 shades saçmalığından sonra pek bir tatlı olmuştu. kısa sürede olsa yalnızlığımdan nefret etmememe sebep oldu, sıkılmasam 7/24 izler hep o kadar iyi ve kendimle barışık hissederim.