ilhan irem

belki de azeri değildir belki de o sadece ilhan irem.

sesi pamuk gibidir,dinlenildiği zaman rahatlan ve içinizin yağları eriten bir sese sahiptir.
o müzik dünyasına, dünyaya, tüm klişelere nanik yapan tarzına hayran olunası insan.
ülkenin en sakin adamlarından biridir. son olarak ülke ile ilgili böyle bir yazı yazmıştır. rte sen nelere kadirsin!


"ne bağırıyorsun? sabah akşam evimizin içinde senin bağırtılarını duymak zorunda mıyız?
atatürk'ü aldın, ışığı aldın, sevgiyi aldın, vicdanı aldın... en başta özgürlüğü aldın. h...ayatlarımızı, mutluluğumuzu, geleceğe dair umutlarımızı... hakkını arayanları aldın. yurtseverleri, orduları, askerleri esir aldın... ülkesini, çağı savunmaktan başka hiçbir suçu olmayan insanlar hapislerde çürümeye terkedilmiş... biber gazıyla, polis copuyla öldürülmüş, kurşunlanmış gencecik çocukların kanları yerlerde... cumhuriyetin, atatürk'ün ve bütün kutsal değerlerin içi boşaltılmış... atatürk demeye dilin varmıyor bir türlü... dağlardaki gerçek çapulcuları düğün-dernek kucaklarken, sokaklara çıktılar diye, ülkenin düşünen gençlerine çapulcu diyorsun. senin her yaptığından şüphe etmekten yorulduk... "yüzde elli" diyerek çürümüş bir elma gibi ikiye böldün ülkeyi..."

(ilhan irem)

yetmişlerde yeni bir soluk olarak hayatımıza girdi. kıymetli eserleri vardır. o zamanlar işçi partisi’nin kurucusu mehmet ali aybar’ın kızıyla büyük aşk yaşadılar. film gibiydi, askerlik vazifesine bile gitmedi bir dönem diye hatırlıyorum, sevgilisiyle kayıplardaydı. sonra hayat tabi! askerlik te bitti, aşk ta bitti.