kitap okumayan biriyle sevgili olmak

ilk olarak boşluk bırakmadan, gözü yoran uzun destanlar yazarsanız kimsenin okuyası gelmez zaten. bunun kitap okumakla alakası yok bence.

herkesin kitap okuma şekli farklı olabilir. evet bir kitabı eline alıp sayfaları çevirerek okuması hoş bir duygu ancak artık teknolojinin pik yaptıgı bir çağdayız. kindle veya tablet gibi cihazlarda milyonlarca e-booka ulaşılabiliyor.

son zamanlarda çıkan "dostoyevski okumayan insanla konuşmak" yok "hegel'i bilmeyen insanla sevgili olmak" gibi türeyen başlıklardan gına geldi. belki o adam senin hakkında bir kelime edemeyeceğin bir konu üzerinde master yapacak kadar bilgili. belki her gün atom fiziğiyle ilgili makaleler okuyor.

kendi standartlarına uymayan insanlara "cahil" demek de yeni moda oldu sanırım. genelleme yapıp insanları bu genelleme havuzunda yargılamadan önce çok kitap okuyarak geliştirdiğiniz beyninizi kullanıp bir düşünün bence.
üstteki entriye katılıyorum. kitap okumamak bir insanı iyi yada kötü bir eş yada kötü bir insan yapmaz. hatta ben olayı daha da genelleyeyim.. onlarca kitap okumuş hakimler taraflı olabiliyor, doktorlar hastalarına kötü davranabiliyor, mühendislerin binaları çöküyor, öğretmenler çocukları dövüyor, eşler birbirini aldatıyor... kitap okumak size yeni kapılar, yeni ufuklar açabilir ancak bu durum sizi sadece daha bilgili biri yapar; daha iyi biri değil.
başlığı malum kişi açtı sandım.

ben daha çok okuduğunu anlamayan biriyle samimiyet kurmazdım.
kitap okumuyorum.
evvet itirafımdır kitap okumayı sevmem. neden genelleme yapmak zorundayız ki? mesela ben kitap okumuyorum onun yerine internetten, güvenilir kaynaklardan bilgi edinebiliyorum. ne bileyim roman okumayı sevmem onun yerine görsellikle birlikte zengileşen manga metinlerini yine internetten okuyorum.
sorunsal bence okumamak olmalıydı, kitap okumamak değil.
herkes kitap okumak zorunda değil isteyen okusun yav bırakın.
yazmayı geçtim konuşmasına bile özen gösterme gereği duymayan bir yapıya sahip olduğundan dolayı iletişim kurmanın zorlaştığı, haliyle de uzlaşının zor olduğu bir durumdur.

kitap okuyan insan kelimenin, cümlelerin önemi bilir. düzgün, yerinde ve doğru bir biçimde kullanılan cümlelerin ne kadar etkili olduğunu bilir. mesela şu cümle itibariyle kitap okumayanların çoğunluğu bu girdiyi okumayı bırakmıştır. oysaki kitap okuyanlar, okuduğu kitaplar aracılığıyla geliştirdiği cümle yapıları sayesinde konuşmasıyla karşısındakini etkilemeyi başarır.

kitap okuyan insanla konuşmak, etkili hitabetleri doğrultusunda insanı büyüler ve dinledikçe dinlemek istersiniz. ama kitap okumayan insanı ne zaman susacak diye konuşmasını bitireceği zamanı bekleriz dinlemekten ziyade. bu yüzden kitap okuyan insanı gönül rahatlığıyla sevip sevgili olabilirsiniz. çünkü doyamazsınız, dinleyicisi izleyicisi olmak istersiniz.

okumayanlara ise sadece katlandığızı anlayana kadar sabretmeye devam edersiniz ancak. çünkü ne o dinletir kendini ne de sizi dinler. çünkü bir kitabı okuyacak kadar sabır, ilgi, alaka, merak yoktur onda. keşfetme duygusu yoktur. sizi de keşfetmez. yüzeysel ilgilenir. kapağına göre yargılar. açıp okumaz. kitap okumayan insanla sevgili olmak zordur bu yüzden. tabi siz de okumayanlardansanız orası başka.

edit: aşağıdaki haklı eleştiriden dolayı girdi boşluklar eklenerek ayrılmıştır.
tüm konuşabileceği okuduğu kitaplardan ibaret birisi için büyük sıkıntı olurdu sanırım.
evet, kitap okumanın getirisi olduğu bir gerçek ama bir insanın kendini geliştirmesini sadece kitap okumasına bağlamak çokta doğru gelmiyor.
bir de bunun, okunan kitabı türü, edebi ve felsefi değeri üzerinden değerlendiren türü var ki evlerden uzak.
kitap okumayan biriyle hayatta beraber olamam bu kadar net.
eski sevgilimin evinde kuranıkerime fit olmuştum gerçi. sayılır bence.
sevgililik mevzusunda bu tür bir yaklaşım yanlış olmaz ama sığ bir tavır olur.
adama ''bu aralar bakıyorum da bir aydır aynı kitaptasın bizi mi yiyosun lan. anlat bakalım ne anlatıyor o kitapta?'' mı diyeceksin?
''bu yaptığına inanamıyorum selahattin. kürk mantolu madonna'ya madonna'nın kitabı demişsin. pılını pırtını topla gidiyorsun bu evden. bitti anlıyor musun bitti!'' mi diyeceksin?

kitap okumak bu noktada sembolik bir şeydir.