kokoreç

kokoreçe domates konulmaması ısrarla bütün kokoreççilerle kavga ettiğim konudur. kokoreçe domates konulmaz efendim bütün özelliğini yitirir domatesin saldığı su kokoreçin lezzetini öldürür.
bu arada en güzel kokoreçler en pis seyyar kokoreçlerden yenir aklınızda olsun.
efendim yillar önce çiçek pasajina gezmeye götürdügüm amerikali bir çiftten, hatun olani, kokoreç tezgahinin önünden geçerken, bana bu yiyecegin ne oldugunu sormus, bende, saatlerce ingilizce konusmaktan aksanim nasil kaymissa artik, kulaga kokoreçten ziyade "kokriç" gibi gelen tuhaf bir telaffuzla cevap vermistim. kadinin yüzünün sararmasindan nasil derin bir śoka girdigini farkedip, "hayir bayan sakin olun, biz cockroach ( hamam böcegi) seven bir millet degiliz. this is not cockroach, this is kokoreç. kokoreç is a very traditional turkish food.. it's delicious. it's a lamb" diyerekten kadini zar zor sakinlestirdim.. kocasi su verdi, ben alnini kolonyayla ovdum.. neyse kadin kendine geldi.. birer çeyrek kokoreç aldik. ayranlarimizla beraber yerken, ben sevgili konuklarimi aydinlatmak amaciyla kokoreçin nasil yapildigi hakkinda bilgi vermeye basladim. " you take the lambs intestines,
and clean them very carefully...." derken, kadin tiz bir çiglik atti. önce son lokmasini yutkunmaya, sonra ögürmeye basladi. yüzünün rengi saridan yesile döndü. kocasinin koluna tutunmaya çalisirken kalan ayrani herifin üstüne boca etti..dag gibi kadin sendeledi, ben onu tutmaya çalisirken, üzerime hunharca kusup yere yikildi...

(bkz: cockroach)
acılı ve yanında ayran olanı makbuldür.
izmir usülünü bir türlü sevemediğim ama zaruretten onu da yediğim, istanbul usulü domatesli, saçta yapılanına ise aşık olduğum sağlıksız yiyecek. o nasıl bir lezzettir, insanlar nasıl sevmez anlamıyorum. boku düşünmeyin arkadaş, kokuya da bakmayın gözünüzü kapatıp yiyin de lezzet neymiş bir görün. *
izmir usulünde badem vardır içinde bulabilirseniz artık güzelim salhane yıkılınca yerine towerslar yükselir oldu atomu suda pişer ve sadece bahar aylarında süt kuzunun bağırsağından yapılır yumrucak kadar, salhanede makina mühendisleri odasının köşesinde ve buca heykelde kasapların köşesinde dut altında yiyebilirsiniz izmirin has kokoreçini 2 side mehmet apa'nın çırağıdır... yani en az 25-30 yıllık kokereçciler... ha unutmadan kokoreçin ekmeği kızartılıp çıtır yapılmaz, hele hele kepekli ekmek içinde yenmez...
avrupa birliği geyiklerine malzeme olmuş fakat yiyen yabancı konuklarında tadına hasta olduğu güzide lezzetlerimizden biridir. iyi bildiğiniz bir yerden, muhteviyatını düşünmeden, lezzeti hissederek yediğinizde tadına doyum olmaz. hatta şarkısı bile vardır.

buyur burdan yak http://kisalt.be/obvma1
kuzu bağırsağı deyince " iğğğkkk" diyenlerin bile, gün gelip kokoreçin çeyrek ekmeği için 8 lira vereceği zamanlar olacaktır.*
sarhoş olunmuş gecelerin sonlarında müthiş giden yiyecek.
kokoreç sevmeyen adam bi de atatürk orman çiftliği nde bira eşliğinde yesin bunu off ki ne off. nasıl ağzım sulandı bu saatte
istanbulda kokoreç diye içinde domates, biber ve bol yağ olan ekmek arası birşey yedikten sonra güzelim izmir'e dönüşümün ardından hemen kendimi seyyar bir kokoreç cinin önüne atmamla büyük bir ''ohhhh bee!!!'' çektiğimi bilirim. kokoreçin içine biber ve domates mi girer yahu; melemen yada göveç mi yapıyoruz n'oluyor. *) kokoreç mangalda odun ateşinde ve ağır ağır pişer, sen tezgaha yaklaşınca satıcı bir sarmal keser ve mangalın üzerindeki tel ızgarada içini de pişirir, ekmeğin içine koyar ve bıçakla parçalar ve sonra da baharatlar o kadar.
kokoreçin içine girebilecek üç şey;

tuz
kimyon
acı toz biber

gerisi hikaye.

*
(bkz: kokusunda davet var)
(bkz: mirkelam)'ın 2001'de çıkardığı unutulmaz albümünde yer alan şarkısıdır. aynı yıl amerika ya da avrupa'nın kokoreç üretimine saldırmasına tepki olarak yazdığını okuduğumu hatırlıyorum. *