odanın camlarını açamamak

eski işyerim olan maslak'ta plazalarda açılacak cam olmuyordu. havalandırma vardı ama geri zekalılar havalandırma sisteminin girişini (yani dışarıdan hava çekilen yeri) duvara dayamışlar. dayamakla kalmayıp üzerini betonla kaplamışlar. kaplayan sistemi kuran akıl yoksunları ve onay veren embesiller. havalandırma bu yüzden sadece içerideki havayı döndürüyordu. dışarıdan bakınca gökdelen sanarsın, içindekiler ''seni ignore ediyorum'' falan der, bir sosyetik imaj.. ama işin gerçeği (bkz: plazaların bugları)
kötü bir olaydır. zira havalar yanıyor bu zamanlar ..
bahçe katında oturduğum için camları açınca evde bir adet kedi belirdiğini fark ettiğimden beri açamıyorum. dumanlı hava sahasında uyumalar.
antalya'da olduğum için böyle bir sorun yaşamıyorum. pencereyi bir açıyorum, çınar, portakal, deniz, dağ, kavak esintisi gelmeye başlıyor.

bek şanslıyım
salonumun balkonuna kadar uzanan ağaç dalı uzanıyor. kafamdaki hırsız senaryoları sebebiyle yaşadığım durumdur. klimada sevmediğim için genelde açmam, yan tarafa bakan camı açınca da esmiyor. olsun.
işyerinde hiç açamıyorum çünkü dışarda gece gündüz ayı gibi tatlış amcalar içki içip nağra atıyorlar. biri çok iri kıyım ve atarlı ona hallenmekten korktuğum için camlarım hep kapalı. bir gün dayanamayıp camı açıp ona işmar eder miyim bilemiyorum tabisi.* muhtemelen bir cumartesi her şeyi göze alıp yukarı çağırıp ofis fantezisi falan yaparım. oy camlar oyy.