ötekileştirmek

ayrımcılığın en belirgin hali. insanları sınıflara ayırma ve gereksiz görülenleri kümenin dışında etkisiz eleman haline sokma girişimi.
"... bu ülkede kürtler, ermeniler, süryaniler, aleviler ve cümle "ötekiler" için kullanılan paslı bir cümle vardır.

"onlar bizim zenginliğimizdir!" diye başlar.

bir nevi kendilerini anapara, onları da faizi gibi gören, kibirli ve çirkin bir zihnin çıplak yakalanmış halidir.

işin kötüsü, çoğu bu sevimsizliğin farkında değildir, matah bir şey söylediğini sanır.

biraz daha gelişmişi, "benim çok …… arkadaşım var" kalıbındaki boş yerlere sığdırır ötekini. ..."

(bkz: sırrı süreyya önder)
sireli hrant ahparig in (bkz: hrant dink) şu sözlerini aklıma getirdi:
"kendi kimliğini ötekinin varlığına göre konumlandırmak hastalıktır. kimliğini yaşatman için sana bir düşman gerekiyorsa, senin kimliğin hastalıklıdır."
at gözlüklerin yakışmış canım nerden aldın?
hiç yapmadım diyeninin bulunamayacağı, kaba tabiriyle ayrımcılıktır.

(bkz: apaçiler)
(bkz: popçular)
(bkz: arabeskçiler)
(bkz: kırolar)
(bkz: çirkinler)
(bkz: işsizler)
(bkz: fakirler)
(bkz: tikiler)
(bkz: lezbiyenler)
(bkz: kadınsılar)
(bkz: biseksüeller)
(bkz: evliler)
(bkz: heteroseksüeller) diye uzar gider...
sözlük konsepti gereği ötekileştirmenin ve ötekileştirilmenin başlığına bir entry yazmasam çatlardım, wall of text mi geliyor ne?

aslında yazıya böyle başlamamak lazımdı, sıkıcıyım lan ben diye bağırarak başlayan yazı mı olur, neyse...insan doğduğu andan itibaren diğer varlıklarla, örneğin bebek sandalyesi, anne, kitap vb. etkileşir, çocukken, henüz entellektüel bir karşılık verecek bir gücü yokken okulda, mahallede, evde tanıdığı büyükler vasıtasıyla endoktrine edilir, eğitilir, bir bağlamda da evcilleştirilir. toplu yaşamanın getirilerinden birisidir bu, karıncaların aksine insan içgüdüsel olandan fazlasını kullanarak, düşünceler üreterek sürüleşir ve toplumlaşır.

toplu halde yaşamak için gerekli mavallar kolay kabuledilebildiği ve çok keskin cevaplar sunduğu için insanın bireyleşmesi öyle hemen oluvermez, eğer siz kendi ezberlerinizi bozmayı başaramazsanız bu bireyselleşme hiç bir zaman da olmayabilir.

kendi değerleri, inançları ya da inançsızlıkları, kendisinin belirlediği öncelikleri olmayan, kendi sevgi ve korkusunun kaynağının ne olduğunu başkalarına sorup öğrenmeye çalışan insanların bulduğu kolay cevaplara ulaşamaz, kendi soru ve arayışınızla baş başa kalırsınız. birey olarak kendi hayatını, ölümünü, ihtiyaç ve arzularını sürekli olarak düşünen ve ölene kadar da düşünmeye devam edecek olan insanlar kendi fikirlerinin bu bireyselleşmemiş topluluktan çok farklılaştığını fark edebilir, kendi kendilerini diğer insanlar gözünde öteki konumuna düşürdüklerini ya da eninde sonunda düşüreceklerini görebilirler.

doğum yeriniz ve doğduğunuz ülke ile birlikte standart pakette gelmeyen düşünce ve arzuların çoğu sizin çarmıha gerilmenize neden olur.

bu farklılaşan fikir ve davranışların o kadar geniş bir skalası vardır ki... cinsel kimlik, politik kimlik, arkadaş seçimleri, aile bireylerine tutum, tip, dil, dini inanç ve kültür farkı, ekonomik durum ve daha nice değişken fikir, davranış ve kalıtım yüzünden insanlar farklılaşır ve çoğunluk, zavallı bireyi
toplumsal tahtrevallinin diğer ucuna, oradaki boş koltuğa atar. kişi kendi kendine özgürce düşündüğü ya da hissettiği için ötekileştirilir. (alakasız duracak ama yazmam gerektiğini hissediyorum; bence, kişinin en çaresizce yanlızlaştığı an da bu andır ve bu yoldan geri dönmek mümkün olmayabilir)

ötekileyen insanların bunun farkında olduklarını bile düşünmüyorum. onların fikirleri pek bir sarsılmaz oldukları için, sonuçta yanlış olan siz olmalısınız! hayat boyu verilecek bir savaşa hoş geldiniz...

işin acı yanı, kendimizi tanımladığımız kimlikler yüzünden o kimliğe mensup olmayanlarla otomatik olarak ötekileşip bir çatışma haline giriyoruz. keşke karşımızdaki varlığın insan olduğunu ve gerisinin önemli olmadığını söyleyebilseydik ama şu son sözlerimi edecekken aklıma ne geldi, sözlüğün aktif yazar sayısı binli sayılara ulaşırsa, burada birbirlerini milli kimlik üzerinden ötekileyen ayıları görebiliriz örneğin, ya da eşcinsel eğilim farklılığından dolayı birbirlerini sevmeyen insanları daha çok görebiliriz.

anladığım kadarıyla ötekileştirilmek ötekileştirmeye engel değil, düşüncelerimizi bir tartmakta fayda var diye düşünüyorum.


başkaları tarafından yapıldığında haklı olarak sesimizin yükseldiği, ama eleştirmek adı altında yapmaktan kendimizi alamadığımız şey.

sıkışılan noktada ama bana da yapılıyor diye mağdurun mağduru rolünü üstlenip ağlanmak mı daha kabul edilebilir, yoksa, yine aynı nedenle yanağını uzatmayıp önüne gelene tokat atmak mı?

her zaman üçüncü bir yol vardır diyenler: kalbim sizinle...

bu sözlükte görmüş olduğum yeni bir akım. hatta moderatörlerin müthiş destekleriyle daha da ilerleyen bir akım.
(bkz: ötekileştirme sanatı) ayı sözlük önderliğinde .
kendimizden "farklı" olarak algılayıp bir insanı veya bir topluluğu hakir görüp uzaklaşmak olarak tanımlanabilir. karşı tarafı potansiyel düşman veya risk grubu gibi düşünüp etiketlemek, örseleyip yok etmeye çalışmaktır. ötekileştirmenin birçok çeşidi de vardır; politik sebepler örneğin, köken farklılığından kaynaklı olabilir. doğarken sanki özellikle seçtiğimiz ve gurur duyduğumuz saçma zımbırtı, din, dil, cinsiyet, köken vb.

temelinde kesinlikle "önyargı" yatar. daha önce karşılaştığımız veya yaşadığımız olumsuz bir durum karşısında yaptığımız bir genellemedir.

örneğin bugün, işyerinde hiç ummadığım anda 2 adet üniformalı polis görmem üzerine horoz gibi kabarıp dik dik bakmam. * *
bağğğğğzı sözlük yazarlarımızın yaptığıdır. bugün zirve ile yazılan entrylerde herkese ayrı başlık açmasına rağmen bütünleyici olduğu söylenen yazarımızın yine bağğğğğzı yazarların adını bile anmaya çekinmesidir. geçmişi unutmamak bu kadar zor olmamalıdır. gelişte ve gidişte 2 kere el sıkışılmıştır... ayıptır...