ruh eşi

en büyük tanrı olan zeus bir gün çok sıkılır ve insanları kendisine ibadet etsinler diye yaratır. fakat insanlar şimdiki gibi değildir. dört kola, dört bacağa, iki kafaya ve birbiri için yaratılmış iki tane de ruha sahiptirler. gözümüzde canladıracak olursak sırtlarından yapışık iki ayrı insan gibidirler.

bu insanlar o kadar mutludurlar ki hayatın sevincinden ve birbirlerine duydukları aşktan her şeyi unuturlar, hatta kendilerini yaratan tanrıları yüce zeus'a kulluk edip şükretmeyi bile. e zeus durur mu? bu duruma çok kızar zeus, "benim yarattığım bu insanlara ne oldu" der ve onları cezalandırmaya karar verir. başkalarının gözlerini kör edecek parlaklıkta olan şimşeğiyle insanları ikiye ayrılır ve dağıtır onları "gidin ruh eşlerinizi arayın" der. artık ayrı bedenlerde yaşayan ama birbirlerine ait olan ruhlardır.

zamanla birbirlerinden ayrı düşer bu ruhlar, kiminin ruh eşi yakınındadır kimininki dünyanın öbür ucunda. zeus hakikatli bir ceza vermiştir insanoğluna. hiç bir şey ruh eşlerini bulmadan insanlara gerçek mutlulukta vermemiştir. pişman olmuştur insan ama nafile. bazıları bulmuştur ruh eşini, bazıları da bulamadığı için ya başkasınınkinde aramıştır teselliyi ya da yalnız ölmüştür.

gerçek olamayacak kadar güzel bir efsane ama ruh eşi olgusunun gerçekliği su götürmez. artık şansa kalmış kimin bulup bulamayacağı. ama insan nerede olursa olsun, kim olursa olsun, ne olursa olsun bulmaya çalışmalı ruh eşini ve bulduğunda zeus'a karşı dik durabilmeli.