ruhsal bozukluğu olan biriyle bir şeyler yaşamak

16 Entry Daha
cinsel kimliği ne olursa olsun eninde sonunda tarafları tüketecektir ve hayatı zindana çevirmekle kalmayıp bütün yaşam enerjinizi alacaktır ki bu tür sorunlar ilk görüşte anlaşılmadığı için bilemezsiniz tabi karşınızdaki nasıl birisi. bu tür sorunları yaşayan kişiler duygularını genelde uç noktalarda yaşadığı için siz kendinizi deliler gibi seven birinin düşüncesi karşısında gözleriniz kör olmuş bir biçimde habersizce başınıza gelecekleri beklemektesinizdir haberiniz yoktur. ilişki ilerledikçe laf aralarında duyulanlardan yapılan çıkarımlar, eski anıların aktarılması esnasındaki "nasıl yani"ler derken soru işaretleri belirir kafanızda ama artık geçtir. sizin onun bu yüzünü fark ettiğinizi anladığı anda o da artık saklamaktan vazgeçecektir. bu yüzünü biliyorsunuzdur artık ve onunsunuzdur. o düşünür ki kalbinizle onunsunuz, ama bunu dışarıya zarar vererek yansıtma yoluna gider. buna tehdit, istek dışı habersiz ziyaretler, 3. şahısları bilgilendirme yoluyla verilen göz dağları örnek olarak gösterilebilir. 1 yıl en kötünün olmaması için çabalar didinirsiniz, ama nafile karşınızdaki kişinin beyin yapısı mantıklı düşünme yolundan sapalı çok olmuştur.

bu esnada kendinden nefret etme baş gösterir. ben nasıl fark edemedim, nasıl bir körlüktür bu ya da bunu hak edecek ne yapmış olabilirim, diye sorgulamalar başlar ki öz güveninizi, benliğinizi sorguladığınız ve aslında en tehlikeli andır.

şunu bilirim ben kimse kişinin kendi canına kıymasına neden olacak kadar muhteşem değildir ve vazgeçilmeyecek kimse yoktur. zordur belki unutmak ama hiçbir şey kişinin kendi canından daha değerli değildir ve bunun aksini düşünebilen bir insan sağlıklı düşünme yetisini kaybetmiş demektir. yetmezmiş gibi birini bu suçla itham etmek, müsebbi olarak göstermek insanlıktan çıkmanın belirtilerindendir. kendi canına kıymaya teşebbüs eden biri, başkasına sevdiğini iddia ettiği kişiye bile - ki o kişi sevgili değildir bir saplantıdır o birey için- neler yapmaz! en kötüsünü de yapar efendim. siz de ömrünüzün en güzel yıllarını mahvetmiş olmakla kalmaz bir sürü sorunla uğraşırsınız. anlık ciddi sorunlar atlatılır ama farkında olunmayan, kişiliğinizde ve ruhsal yapınızda açılan yaraların tamiri ise hiç o kadar kolay olmayacaktır. aşağı yukarı 2 yıl kadar bir süre sonunda iyileştim ve arındım galiba demeye başlarsınız. bütün o rahatsızlık verici görüşmeleri, 3. şahıslara yapılan açıklamaları, aileni kaybetme korkusunu, işini kaybetme tehlikesini, amirinin karşısında sen şöyleymişsin şeklindeki soruları, her telefon titreşiminde ( artık sesli kullanamazsınız çünkü) kalbinize saplanan soğuk hançeri unuttum demeye başlarsınız. ta ki bir sabah o kişiden gelen bir telefona kadar...

hayat gerçekten acımasız ve adalet yoksunusun.

2012 yılında yazmışım. aradan geçen onca yıla rağmen acısını hala hissederim ama bu durumdaysanız diyebileceğim tek şey, birileriyle konuşun. konuşmadığınızda kendinizi bitireceksiniz çünkü.