vicdani ret

kişinin politik görüşleri, ahlaki değerleri, dini inançları hatta cinsel tercihleri doğrultusunda zorunlu askerliği reddetmesidir. vicdani red hakkı günümüzde birleşmiş miletler insan hakları komisyonu ve avrupa parlamentosu tarafından insani hak olarak kabul edilmiştir. 1916 da ingiltere, 1917 de danimarka, 1920 de ise isveç vicdani reddi anayasalarına dahil etmiş. almanya da vicdani red hakkını kullananlar ise askerlik süresi boyunca kamu hizmetinde bulunuyorlar. ülkemizde böyle bir hak söz konusu değil ancak milli savunma bakanı, yurtdışındaki örnekleri incelediklerini ve böyle bir çalışma içinde olduklarını söyledi.
gayet insani bi haktır.askerliğimi yapmış olmama rağmen destekliyorum.
bkz: indigo- vicdani redci şarkısıyla anlatmış



edit: bu adamı tanımayanlar için sözler yanlış anlaşılabilir benden söylemesi.
bu kişiler silah tutmayacak ama kamuya yararlı işlerde çalıştırılacak. mantıklı
yeni düzenlemelere göre türkiyede de artık böyle birşey olabilir. gelecek diyorlar ama hepsi hikaye oluyor genelde. askerlikten nefret eden biri olarak daha dün gece öğrendiğim bir konu vicdani red (tvde sonu t ile yazılmıştı). tam olarak beni anlattığını söyleyebilirim. ne işim olur benim savaşla diyenlerin zımbırtısı. (bkz: savaşma seviş)
15 mayıs vicdani retçiler günü kapsamında 12-20 mayıs tarihleri arasında etkinlikler düzenlenecek:
http://www.savaskarsitlari.org/arsiv.asp...
sadece erkeklere özgü bir karar olmayan kadınların da hakkı olduğunu unutmayalım.

http://www.kaosgl.com/sayfa.php?id=13485
çok şeker gözüken fakat iç yüzü pek de şeker olmayan şey. elması çürük elma şekeri gibisin vicdani ret. * *
bu benim yada diğer tüm vatandaşların aslında hakkıdır tabi elinde olamayan. bu hakkı başarı ile uygulayan ülkeler mevcuttur. ben aslında kamu hizmetine bile razı değilim zaten ben vergi ödeyerek vatani borcumu yerine getiriyorum tabi ortada bir borç varsa. sırf cinsiyetimden dolayı devlet yada diğer gereksiz kurumların bana bir zorunluluk getirmesi kadar saçma bir şey olamaz.
20 kasım nefret mağduru transları anma günü'nde diyarbakır'da azat ipek "kürt’üm lgbt’yim askere gitmiyorum!" diyerek vicdani reddini açıkladı. "öldürmeyi reddediyorum!" diyen azat'ın vicdani reddini açıklarken yaptığı ve bence herkesin kulağına küpe olması gereken sözleri için:

bknz: http://www.ozgur-gundem.com/index.php?ha...

her biji azat!
böyle de bir grup var ki konuyla ilgili bilgiler veriyor;

https://www.facebook.com/pages/pembe-teskere/649519055115224
dün ve bugün gördük ki askeri işlerine geldiği gibi şehit veya vatan haini ilan edebiyorlar. bu durumda vicdani ret hakkı derhal yürürlüğe girmeli. isteğe bağlı şekilde askerlik görevi yapılmalı. " türkiye askerinin kafasını kesen türkiye halkı" veya "türkiye halkının üzerine tank süren türkiye askeri" bunlar nedir yahu!
başımın kesilmesi, kemerle dövülmek, allah-u ekber diye çığrınan gerici tayfa tarafından soyulup kırbaçlandıktan sonra terrörist damgası yiyeceğim bir görevi ret etmek benim insan oluşumdan gelen bir haktır. yürürlüğe sokulmalı!
vicdani red konusu jeopolitik konumu ve tarihi geçmişi açısından bulunduğu toprakların ne denli değerli olup korunması gerektiği göz önüne alınarak tartışılmalı bence. sadece bireylerin özel durumları açısından bakacak olursanız devlet içinde anarşiye sebep olursunuz. ilk yazdığım cümle açısından bakarsanız vicdan reddi uygulayan ülkelerin konumlarına bir bakın derim öncelikle. amerika, hollanda, isveç, ingiltere, almanya, italya gibi avrupa birliği ülkeleri ile süper güç denilen ülkeler. bu ülkeler konumları gereği hem endüstriyel açıdan gelişmiş hem de komşularıyla ilişkileri üst düzeyde gelişmiş ülkelerdir. ayrıca profesyonel askerlik konusunda derin geçmişleri de bulunmakta ki bunu sağlam ekonomilerine bağlı olması da kaçınılmazdır. bir de askerliğin zorunlu olduğu ülkelere bakın türkiye, iran, israil, rusya, çin vs. bu ülkelerin konumlarına bir bakın özellikle türkiye ve israil. türkiye malesef hem geçmişi hem de jeopolitik konumu sebebiyle askerliğin her erkek bireyin deneyimlemesi gerektiğini düşünen ve gelecekte oluşabilecek herhangi bir harbe karşı hazırlıklı olması istenen bireyler yetiştirmek üzerine kurulmuş bir sistemi mevcut. bir de israile bakın. israil konumu sebebiyle çevresinde kendisinden başka bütün ülkelerin arap ve islam dinine sahip olmasından ötürü hepsini kendine düşman bellemiş ve potansiyel tehlike olarak görmüştür ve buna göre askeri birliklerini düzenlemiştir. kadınlar bile askerlik yaparlar bu ülkede. israilde hiç mi lgbti birey ya da antimilitarist birey yok. tabii ki orda da var hatta belki de bizden daha değerli haklara sahipler. ama askerliğin getirdiği sorumlulukla yetişmektedirler. yani geleceğim nokta askerlik elbette bireylerin hayatlarının bir bölümünü kendilerinden zorunlu şekilde çalmaktadır. lakin bu içinde yaşadığımız ülkenin topraklarının ezelden beridir diğer dünya ülkeleri tarafından değerli görülüp parçalamak istekleri malesef bitmek tükenmek bilmemektedir. ve bizler üzerinde yaşadığımız bu toprak parçasını her türlü tehdite karşı savunabilmek ve özgürce hayatlarımızı düzenleyebilmek adına bu hizmeti devletimize zorunlu olarak borçlanmaktayız. bunu zorunluluk olarak değil de hayatlarımızı çalmak isteyen ve bizleri köle düzenlere hapsetmek isteyenlere karşı sorumlu bir düşünce sistemiyle ele alıp benimsersek eğer askerlik dediğiniz şeyin aslında bireylere kazandırılmış bir özellik olduğunu görebilirsiniz. bu tip açılardan düşünüldüğünde askerlik bizim gibi ülkeler için bir zorunluluktur ve gelecekte de zorunluluk olmaya devam edecektir. ta ki profesyonel askerlik düzeyine geçtiğimiz, ekonomik göstergelerimiz kişi başına düşen gelirin 50 bin dolarlar üzerinde olduğunu gördüğümüz güne kadar. keşke hiç birimiz askerlik yapmak zorunda kalmasak ben de isterdim bunu gerçekten ama malesef zorundayız ve yazdığım açılardan baktığımda vicdani red hakkını birleşmiş milletlerin ya da avrupa birliğinin aldığı kararlara dayandırarak kullanmak isteyenleri anlayamamaktayım. bizim ülkemiz bir avrupa ülkesi değil bir ortadoğu ülkesidir. bunun bilincinde olup buna göre hayatlarımızı düzenlemek zorundayız. en azından şimdilik. ki bunun önümüzdeki 100 yıl içinde değişeceğini de hiç sanmıyorum. karamsar düşüncelerim için kusuruma bakmayın lakin gerçekler bunlar.