sevgi açlığı

o lanet olasıca gururumuzun arkasına saklanıp kimseciklere ihtiyaç duymayan kalabalıklarımızla ördüğümüz muazzam kozanın her tarafından pırtlayan yanlarımız. gideni tekmeler, geleni sabaha kadar ağırlar, yoğunluklarını bahane eder, bulduğuyla yetinmez. sonrasında kibirle karışık örülen duvarlar o denli sağlamlaşır ki kendin kırıp çıkmak zorunda kalırsın ve yalancı çoban misali kimse seçilmiş yalnızlığını bölmeye niyetlenmez. en makyajlı hallerimizle sergilediğmiz mağrur duruşlar gece 12de eve varmayı gerektirir ki sulanırken aktığı çok da belli olmasın.

(bkz: dokunulmak)
yemeğe aç bir çocuğun herşeye saldırması gibi hekese saldırtan,
önünüze kim çıksa bel bağlatıp, ardından depresyon zincirlerini yaşatandır.
çekilen acılar, her açlık giderilmesinde büyüyen bir çığ misali, hayatın bir parçası olmuştur '' sevgi açlığı yaşayan'' için.
mutluluk uğramaz. yüzdeki tebessümler, gülücükler ise polyanna'nın yanınızda devede kulak kalmasını sağlar.
zordur, çok zordur...
yarak açlığıyla çok fazla karıştırılsa da ikisi aslında aynı şeyler değillerdir. eşcinsellerin bu konuda oldukça büyük kafa karışıklığı olur genelde. o yaraklar gerçekten de ruhtaki deliği kapatabilir mi yoksa yama mı yapar yoksa o deliği daha mı çok yırtar? bunlar henüz kanıtlanmamış iddialar...
sevgi arsızlığı ile başabaş giden durum.
bir insana saplantı olup etrafındakini görmeme sonucu oluşur.. çünkü senin sevdiğin genelde seni sevemeyendir .
geylerin gidermek adına en olmadık kişilere kendilerini kaptırmalarına ve sonradan pişman olacakları davranışlarda bulunmalarına sebep olan açlıktır.