sabaha karşı yayınlanan, sonra da reyting almıyor diye yayından kaldırılan programlardır. sayısı da bir elin parmaklarını geçmez. tarafsız olanı da azdır, belki de yoktur.
"cnm siz bni korkup kçtı sndınz gliba.s.s hmm ok pki kib by." tümcesini kimi dingilovskiylere karşı kullanmama neden olan yazardır. yok canım, öyle kaçma durumu şeysi falan yok; işimiz gücümüz var, okuyoz örtmen oluyoz biz ya! *
lazca'da "senin adın nedir" anlamında kurulan tümcedir. "çkimi yoxo ....ren" biçiminde yanıt verilir. ilçeden ilçeye soruluş ve yanıtlayış biçimleri farklılık gösterebilir. kimi yörelerde "coxoskani muyan" biçiminde sorulurken kimi yörelerde de "yoxoşkimi ...on" diyerek karşılık verilir.
lazların, laz diline verdiği addır. rize'nin; pazar, çamlıhemşin, ardeşen, fındıklı ve artvin'in; arhavi ve hopa ilçelerinde konuşulur. bm'nin yok olmakta olan diller statüsüne aldığı bir dildir. son yıllarda basılı ve görsel olarak yaşatma çabaları baş göstermiş olsa da küreselleşen dünya ve bütünleşmenin verdiği yok edici etki ile eskisi gibi konuşulmamakta, yeni nesil tarafından boşlanmaktadır.
toplumların bin yıllar içerisinde yaşadığı din değiştirme olgusunu birkaç yılda tek başına yapıp 3-4 din birden değiştiren ve şu an koyu bir akp'li olduğu her açıklamasından belli olan değişik varlık.
nohutlu pilav üstü domates, yazarken bile tükürük bezlerimden aşırı aşırısı sıvı salgılatan, hijyenik şartlarını hiç mi hiç düşünmeden homini gırtlak yediğim mecidiyeköy metrobüs girişinde dolaşan tekerlekli lezzet durağıdır.
bence "mimarlık"tır. üniversite dönemimde biz götümüzü yaya yaya oturup "bu akşam nereye gitsek yeaaa" diye düşünürken mimarlık okuyan arkadaşım, "abi bu projeyi yetiştirmem lazım" * diyerek geç saatlere kadar çalışıyordu. yazıktı çocuğa, günahtı; ama ne oldu? o şimdi rusya'da çalışıyor, bense bursa'da işsizim. *
sürekli üretken insan tipidir. beyinleri çok yönlü ve pratik çalışır. yeri gelir 15 saniyede tüm mesajı vermek durumunda kalır ve bunu başarırlar. ciddi azim ve hırs gerektiren bir meslek türüdür.
böyle bir sözlüğün varlığından o gün haberim olduğu ve gün içerisinde "anaa acaba nasıl geçmiştir ki la?" diye düşündüğüm, "dur kadıköy'e 10:15 adalar vapuruyla geçeyim, belki sözlük ahâlisini görürüm." dediğim tahmin ettiğim gibi çok da güzel geçen bir etkinlik olmuş. helâller olsun, hoşlar olsun. *
canım biz bolluk içinde yaşamıyoruz burada, senin çektiğin sıkıntının daha fazlasını çekiyoruz, iş burada da yok, aş burada da az, inanmazsın belki ama burada da köy yollarında asfalt yok, he tatlım bu arada buradaki çoğu köyde de okul yok şehre giderler okumak için, canım ya evet bize de türk olduğumuz halde alevi olduğumuz için baskı yapılmış, gelme kardeş buranın da oradan hiçbir farkı yok, dedirten açıdır. o bakışlar dik açıyla gelirse -her zaman olduğu gibi- sadece batıdakini değil kuzeydekini de güneydekini de rahatsız eder.
4-11 eylül 1919 tarihinde ülke bağımsızlığı için düzenlenmiş olan kurtuluş savaşının mihenk taşı olan kongrelerden biridir. başkanlığını mustafa kemal atatürk yapmıştır. 95'inci yılı kutlu olsundur.
kanunsuzluktur. ulusal bütünlüğe ve atatürk türkiyesine vurulmuş en büyük bölücü darbedir. resmi bir kurumda anayasaya göre resmi dilden başka bir dil kullanmak yasaktır. bunun dışındaki yerlerde isteyen istediği dili kullanır eder zaten.
aslolarak milliyetçilik ve ırkçılık ayrıdır. milliyetçilik din bağlamlı bir görüştür, ırkçılık ise yalnızca soy bağlamlıdır. mesela benim için bir hristiyan gagauz türkü ile müslüman uygur türkü aynı yere sahiptir. türk soylu olması yeterlidir. he durum böyle olunca geri kalan tüm ırklar ölmeli midir? ne alakası var yavrimu...
bir ırka ait olan kişinin, ırkını sevip kollaması ve değer vermesidir. yönlendirmelerin aksine "benden olmayan herkes ölsün" değil, "ırkıma zarar verenler" ölsündür. irkı belirsiz olanlar tarafından sürekli olarak "faşist" bir biçimde bastırılmaya çalışılmıştır. tarihte çoğu katliamlar hatta neredeyse hepsi din adına yapılmışsa da ırkçılık dincilikten daha korkunç gösterilmiştir. irkçılık kültür ve medeniyet işidir, herkes ırkçı olamaz; ırkçıyım dese bile. (bkz: hüseyin nihal atsız: ırkçıyız ne olacak; türk ırkı sağ olsun)