kahve bahane fal şahane .bu iş metafizik bağlantılı canlılarla insanların iletişime geçebildiği kişiler tarafından yapıldığında insanda kan donduran bir şeydir.benim düşüncem bu 3 harfliler olsa gerek...geçmiş hakkında herşey bilirler ama geleceği ancak bizim kadar yorumlayabilirler...
kahvenin gerçek tadını bozan ve bunu o sigarayı bırakana kadar asla anlayamacağınız alışkanlık
bu arada çay sigara bu kombonun kuzeni olur dikkat etmek lazım.
sigarayı bırakırken insana bilinçaltında sigara iç diyen o iç sesler bunlar.(kahve,sigara,etli yağlı yemek ve orgazm).
ama her şeye rağmen sigara kullanmıyorum artık inanmak isteyenlere bir ışık olsun...
hakkında yüzlerce iyi yorumlar okuduğum ancak bir türlü izlemek için önyargılarımı kıramadığım film.sanki zamanım boşa gidecekmiş gibi hissediyorum.ama bir gün mutlaka izleyeceğim. umarım
fragmanlar ve reklamlar benim için her zaman eğlenceli olmuştur.çünkü hepsinde kısa zamanda karşıdaki insanları etkilemek için yaptıkları keskin yaratıcılıklar ve görseller vardır.her ne kadar ticari de olsa işin içinde sanat vardır tabi ki hepsi için geçerli değil...
hayatta en çok sevdiğim insandan ayrılırken aynı anda çalan hayatımın soundtrack'i "unutursun için yana yana..." adlı parçanın sahibi.kader işte bazen böyle şeyler yapmayı seviyor.
23 nisan milli irademinizin simgesidir.sadece çocuk bayramı gibi gösterilmesi ve kutlanması böyle bir günün anlam ve önemini yitirmesine sebeptir.
gazi işte bu denli önemli ve anlamlı bir günü çocuklara armağan etmiştir.
her şey bir ayının sözlüğü şans eseri bulmasıyla başlar kısa zamanda çok iyi bir yazar olan kahramanımız çok güzel dostluklar edinmiş ve popüler hale gelmiştir.günün birin de ayının birine aşık olur tabi bu karşılık bulur.
her şey klavyenin ardında çok güzeldir.kameralar açılır sohbetler edilir beraber sabahlanır.günler çok güzel geçmektedir.kahramanımız itilmiş hor görülmüş bir kitlenin içinde kendi gibi olan kişilerle yalnızlığını yendiğini düşünür taa ki gerçekler yine tokat gibi suratına çarpılıncaya kadar.
ayi sozluk bir zirve yapar,zirveye her kesimden insanlar (lgbti) o gün büyük bir heyecanla katılmıştır.ama zirvede bir kişi eksiktir.
o da bizim kahraman.aylarca internet üzerinden sohbet ettiği aşk yaşadığı sevgilisi çok merak eder neden gelmedi diye.telefon açar ulaşamaz hırslanır sinirlenir o gün zirvede tanıştığı biri ile onu aldatır.
halbu ki gerçekler çok farklıdır ötekileşmiş bir dünyanın mensubu olan kahramanımız aslında engellidir.belden aşağı felç geçirmiştir yürüyemiyordur.
bu gerçeği aşık olduğu birine söyleyememiş o kişiyi kaybetmekten korktuğu için her gün ertelemiştir.....
sonuç olarak kısa keseyim.film içinde sadece bu iki kişi değil bir lezbiyen yazarın, bir ayı yazarın,bir trans yazarın ... vb her kategoriden bir çok eşcinselliğin ufak ufak hikayeleri olursa ve bu hikayeler harika bir final ile bağlanırsa güzel bir şeyler çıkabilir.
(mesela çocuk sahibi olmak isteyen lezbiyen bir kadının ve gay bir adamın sözlükte şans eseri tanışması ve hikayeleri olabilir.)
çok uzatmak istemedim.
gay olarak her ne kadar itilmiş gibi hissetsek de bizlerden daha çok ötekileştirilmiş bir çok insan yaşıyor üstelik onlar bulunduğu durumu saklayamıyorlar da,
aslında toplumun genel sorunu farklılıklara karşı ön yargılı olunması.
sinirlerimi hoplatan duyduğum en saçma öneri
gelse gelse ancak bir heteroseksüelin aklına gelir bu tarz bir öneri
eşcinseller asla öteki değildir ve kendi kendini ötekileştirmemeli toplumun içinde yaşayan her hangi bir bireyidir.
eğer toplumun kültürü bazı şeylere hazırlıklı değilse bu ayrıcalıkla değil pozitif ayrımcılıkla değil zamanla eşcinsellerin örnek yaşam tarzları ve davranışlarıyla olur.ön yargılar yasalarla değil insanlarla yıkılır.
bu öneriyi eşcinselliği aşağılayan bir öneri olarak görüyorum
sanat kimsenin tekelinde değildir.sanatla uğraşan herkes sanatçıdır.
eğer tüm sanatçı sanatını mükemmel yapan kişi ise "kötü sanatçı" kelimesi anlatım bozukluğumu oluyor dedirten üzerine düşünmemiz gereken başlık.
iyi sanatçı ve kötü sanatçı da ayrıca göreceli olan bir şey kime göre neye göre