yeni biri ile tanışmanın dayanılmaz zorluğu

meğer profilimi uzunca bir süre izlemiş. önyargılarının yoğun olmasından, çekinmiş. "şimdi yazsam beni tersler mi?”, "baya ukala birine benziyor, acaba öyle mi?", "ben bununla baş edemem” gibi cümleler kurmuş ki bunlar tamamen kendi ifadesi. sonunda bütün bunlara rağmen yazmış. bu kısımdan sonrasına ben de dahilim. bir hafta kadar yazıştık sonra yemeğe çıktık. baya, aleni “date” yani. herşey harika. gecenin sonunda arabadan inmeden iyi geceler öpücüğü de var. amerikan prodüksiyonu romantik komedi tadında olaylar birbirini izliyor ve insan ziyadesiyle ümitleniyor. zaman içinde toz duman dağılıp, resim netleşince anlıyoruz ki beyimizin uzun bir ilişkisi var; bitmemiş ama bitmiş de... uzunca bir süredir aralarında tenasül uzvu kullanımı yok ve son aylarda beşeri iletişim de yok. yemekler, kahveler, sinemalar, konserler, şehirdışı aktivileri vs. ne düşünürsün? değil mi? ben de öyle düşündüm... ama öyle değilmiş. biraz dürtünce, aslında diğer kişi beyimizi arasa koşarak gidecek kıvamda olmasına mı, yoksa “hayatından çıkartmak istemiyorsun madem ne demeye adama sevgili antresi yaşatıyorsun?” şaşkınlığına mı bakalım? halbuki konulu fuckbuddy de işimizi görürdü. kendini ifade edemeyen biri ile tanışılamıyormuş. enkaz altında kalanlara allah şifa versin. amin!
zoru sevmem ama o beni sever.
altından neler çıkacağını bilmeden bir ilişkiye başlamak esas zor olan.karşındaki insanın ne hissettiğini bilememek kısa süreliğine heyecanlı gelsede iş uzayınca yormaya başlıyor.zaman geçtikçe ortaya çıkacak yalanlar, yalan olmayan yaşanmışlıklarıda değersiz kılıyor.seni tanıyorum diyemedikten sonra birine seni seviyorum diyebilmenin ne anlamı var.
hande yener 10 küsur yıl önce aşmış bir şarkı yapmıştı bu duruma.
nasıl zor şimdi tanışmak başka biriyle
yeniden kurmak o devrilen cümleleri
anlatmak kendini, ilk kez anlatır gibi... diye giden.
(bkz: nasıl zor şimdi)

öyle zor işte.