zenne

sonunu ağlamadan izlemeyi henüz başaramadığım film. evet, bulmak istersek bu filmde bir sürü hata bulabiliriz. bence önemli olan bu hatalar değil, eşcinsellerin görünürlüğünü artırmayı bu kadar sağlayan bir başka proje daha henüz gerçekleşmedi. bundan sonrası için umut verici kısım bence bu.
filmleri yayınlandıktan çok sonra izlemeyi seven biri olarak iki gün önce nihayet izlemiş bulunuyorum.

çok kötüydü. umutla başladığım filmi hiç beğenmedim. insan ilişkileri inanılmaz derecede yüzeysel ele alınmış. duygusuzluk diz boyu. kareler çok kopuk, filmin akışı yok. ahmet'in annesi neydi öyle yaratık gibi? kadın düşmanlığı vardı resmen. abartılı oyunculuk falan neyse çok amatör bir film.

bunlar kötü tarafları, iyi tarafları ise; ahmet yıldız'ı ölümüyle tanıdım, çok üzücü bir hayat hikayesi var, onu yaşatmak adına böyle bir şeyin yapılması şarttı, çok iyi olmuş o bakımdan. oynayan çocuk da idare ederdi. fakat zenneyi oynayan kişiye bayıldığımı söylemeliyim, harika oynadı. filmin teknik olarak tek guzel tarafı onun oyunculuğu zaten.
zenne filmi bu kadar ödül aldıktan sonra, sinemalarda mutlaka gösterime girmeli. tabiki bu şuanda yapılacak gibi görünmekte. lakin bu filmi izlemeye gidecekler için daha şimdiden bir baskı oluşturulmuş durumda. bu baskı sayesinde gizli olan eşcinsellerin filmi izlemeleri korkutucu boyutlara ulaşmış durumda. ben ailemle gidip izlemeyi planlıyorum ve tavsiyem şudur ki gitmeyi düşünen lakin çekinenler bilmelidirler ki, bu film bir çok şeyi göze alarak yapıldı ve karşılığında bir çok ödül aldı, bize düşen görevse bu filmi izlemektir. başka türlü bu değişimi nasıl destekleyebiliriz ve tabulaşan düşünceleri nasıl aşabiliriz ki. sesimi duyan her kim varsa gidin izleyin.
şu an zenne filmi en iyi ilk film ödülünü 48. altın portakal film festivalinde almıştır. ödül konuşmasında ilk gösterimi sırasında 4-5 dakika ayakta alkışlandığından bahsedilmiştir. seyirci desteğine minnet sunulmuştur.*
kamera arkasında yönetmenler, konu olarak çok zor bir film olduğunu ve etkileyici olabilmek için görselliğe çok önem verdiklerini anlatıyor. başarılı olmuşlar da. homofobik olduğunu tahmin ettiğim bir kişiye tavsiye etmiştim bir yıl önce, ve geçen bu bir yılın sonunda hala izlediği en güzel filmlerden biri olduğunu söyledi.
şu an erkan avcı zenne filmindeki performansından ötürü en iyi yardımcı erkek oyuncu ödülünü 48. altın portakal film festivalinde almıştır.
şu an tilbe saran zenne filmindeki performansından ötürü en iyi yardımcı kadın oyuncu ödülünü 48. altın portakal film festivalinde almıştır. ödül konuşmasında -vicdan kanla temizlenmez sanat toplumun vicdanıdır- demiştir.*
konusu itibariyle yüreğimizi dağlayan bir film olduğu aşikar. filmin ne iyi bir oyunculuk ne de teknik açıdan bir beklenti içinde çekildiğini düşünmüyorum. sadece "eşcinsel" temalı bir konunun duyurulması, gündeme getirilmesi gibi bir amacı olabilir ki umarım bir faydası oluştur. benim de ağladığım sahneler vardı ancak bir filmin ağlatması o filmin iyi olduğunu göstermez. umarım 10 yıl sonra bu filmi izleyenler, "vay be demek böyle şeyler de oluyormuş" der ve o an eşcinsellerin rahat bir hayat sürdüğünü düşünür. ahmetler, aliler ölmesin. canımız yanmasın dediğimiz filmdir.
"eleştirilmeyi hak eden pek çok özellik barındırıyor olmalıydı ki, sıkıldığım oldu ve çevremdekiler de sıkılmış" dediğim varlığıyla bile takdir edebildiğim film. yani sadece var olduğu için takdir edilmesini uygun buluyorum. üslupsal olarak sinemanın tozunu attıracak ya da tozu dumana bulayacak türevlerinin çekilmesi için, korkmadan, "içeriden" hikaye anlatımı örneği olarak - bu kadar kapalı bir toplumda - gayet başarılı bir filmdi.
yeşilçam sinemasında izleyip sinemanın m-ö-hteşem ses sistemi sayesinde konuşmaların çoğunu anlayamamıştım. her ne kadar durumu film arasında yetkililere bildirsem de soruna bir çözüm üretememişlerdi. neyse filme gelecek olursak sahneler arası kopukluklar, geçişlerin havada kalmasından dolayı beklediğimin altında bir film idi. bütün dünyada yankı bulmuş bir konuyu böyle işleyeceklerine biraz daha üzerinde durup daha derinlemesine işleselerdi çok daha ses getiren bir film ortaya koyabilirlerdi.

elbette bir milk beklemiyorduk ama en azından cannes mannes gibi film festivallerinde ses getirecek bir yapıt ortaya çıkarabilirlerdi. büyük bir fırsatı kaçırmış oldular.

(bkz: artık önümüzdeki maçlara bakacağız)
dvd'si alınıp arşivlenesi tematik türk filmidir.
şu an norayr casper zenne filmindeki performansından ötürü en iyi görüntü yönetmeni ödülünü 48. altın portakal film festivalinde almıştır. ödül sahibinin kanadada yaşadığından ama kökenlerinin türkiyeye dayandığından bahsedilmiştir.
bu hafta hatay, ordu ve zonguldakta da gösterime giren film.
zenne filmi en iyi yardımcı erkek oyuncu, en iyi yardımcı kadın oyuncu, en iyi görüntü ve en iyi ilk film olmak üzere toplamda 4 kategoride 48. altın portakal film festivalinde ödüle layık görülmüştür. bende izlemediğim bir film hakkında ilk kez bu kadar heyecanlıyım. bizim hikayemizin de bir parçası olduğundandır sanırım. tek farkla biz hayattayız. keşke böylesine bir konu olmasaydı da film yine bizden olan umut dolu bir hikayeyle yapılmış olsaydı. ödül töreni sırasında gördüğüm kadarıyla film sayesinde bizi bilmeyenlerin, bilip de susanların, görmezden gelenlerin bizi kucaklarlarmış, anlarmış gibi hissettiğini düşündüğüm için güzel hisler taşıdım. buruk ama bu bile bir şeydir.
ilk 10 günde 50.764 kişinin izlediği film.
beni ağlattı... birkaç hatasına rağmen, çok etkilendim, ayakta alkışlıyorum, dar bütçe ile çekilebilecek en sağlam şekilde çekilmiş. görüntüler, müzikler, oyunculuklar, dramatik son... hele o son... anlatamıyorum.... gidiniz gittiriniz...
filmi izleyip bitirdiginizde hala bir sure gercek hayata donemiyorsunuz...
gorsellik ve kostum acisindan turkiyede yapilamayan taa gozlerin icine sokulmus...

öncelikle insan olmanin sonrasinda gay olmanin hakli gururu yuceltiyor sizi...
fazla dokunakli sahneleri benim gibi duygusuz birini aglatabilmis ise. o sey bir bas yapit olmustur benim icin
festival kapsaminda olmasi,senaristin,yonetmenin ve basrol oyuncularinin,salonun icinden / sizin icinizden cikip film hakkinda soru cevap soylesisi olmasi,var olan atmosferi daha da tetikliyor

ilk 10 dakika filmin etkisinden dolayi kimse birsey soramiyor
sahnede 4 adam var ve hepsi asiri duygu yuklu...
aglayanlar,sumugunu cekenler,mendil yok mu diyenler...

her insana nasip olmayan bir deneyim yasadik bu aksam...

13 ocak ta sinemalarda kesinlikle izlemenizi tavsiye ediyorum...


zenne filminin galası sonunda filmi izleyen ankaralı ayıların büyük bir kısmı nedense söyleşi başlamadan salondan koştur koştur ayrılmışlar. çok gizli oldukları için olsa gerek.

söyleşi esnasında konuşulan bir diğer konu da filmin sansüre uğramadan ocak ayında gösterime girecek olması. sansüre uğrayabilir söylentileri vardı, böylelikle sansür uygulanmayacağının da altını çizmekte fayda var.

umarım film gösterime girdiğinde de sinemaya gitmekten çekinmez ve koltuklardaki yerlerimizi alabiliriz.
filme gitmeyen top olsun gibi yaklaşımlarla bir yere varılamayacak bir durumdur. herkesin kendine göre sebepleri vardır ama şunu unutmamakta da fayda vardır; bu filme gitmemek, izlememek bağlı bulunduğun zümreden çok kendini baltalamaktır. sonuçta ankaralı ayıların kendine has bir yaşayışı vardır. belkide sırrı bunda saklıdır. bir başka bakış açısıyla fişlenmemek isteğidir. en basitinden 24 kasım öğretmenler gününde fişleme nedeniyle bir çok kişi bir tepki vermeye cesaret edememektedir. * gerçi aramızda ve toplumda bu fişleyenlere ismail ykdan sıradaki parçayı hediye ediyorum. afiyet olsun.
  • /
  • 3