ayı sözlük itiraf
düşünecek vakit bulduğum günlerde de, hep olduğu gibi bolca sigara içiyorum. içtiğim her sigaranın bana verdiği zararı düşünmeye ayrılacak kadar bir düşünce payını da yazmaya ayırabilirim. kimi anlarda hissedilebileceği varsayılacak olanların yokluğu, soğuk gecelerin temiz kokulu sabahları öten kuşlarla birlikte soluduğumuz havaya katmakla da olsa paylaştığımız yokluğu beni yazmaya itebilir. sıcaklığa daha yakın akşamlarda tek başıma, odamda olsun, balkon ya da terasta olsun yürüyebildiğim —çemberler, dönüşlü yollar çizecek şekilde— dolanabildiğim, dolaşabildiğim yerlerde olsun, yalnız olduğumu gerçekten hissedebildiğimde neyi arıyor olduğumu anımsamaya çalışırım. neyi istediğimi, ne demeye çalıştığım belli ediyor olacaktır.
eski arkadaşlarım hatırıma geldiği zaman onların yalancılıkları kadar bana verdikleri değeri de görür gibi olmaya çalışıyorum. olduğum gibi kalmadığımı görünce hatırlanmadıklarını değil de, önemsenmediklerini yine anlamak için
bana verilen bu öfke çok değişti, bir sürü aşamadan geçti. aynı kalanları unutmayı seçtim. kimsenin aynı kalmaya değer görülemeyeceğini her geçen gün ile daha da iyi anladığım söylenebilir. meyve suyu ile çeşitli gazlı içecekleri karıştırarak yaptığım turuncu sıvıdan içiyorum.
beni önemseyen kimseler arasından yaşam biçimime saygı duymayanları, kendi üstün yönlerini yüksek sesle söyleyebiliyor olmanın gerçek özgürlük olduğu kanısına varmış olsalar bile diyeceklerimi kimsenin duymadığı bir yere gitmeye gerek duymadığım söylenemez. bağırmadan da yaşanabileceğini kendime kanıtlamak için öncelikle yapılması gerekenleri yapmak içimden gelmediğinde sırtımı arkaya yaslayıp kafamı kaldırarak odamın duvarına asılı olan saate bakıyorum. aynı yerde duruyor.
kimin neyi ne şekilde yaşayabileceğinin ölçüsünü ben tutmuyorum, en azından bu yaşadığım yerde. yatağımın üzeri biraz dağınık. bir ayna almak istiyorum. uzun uzun bakıp hiçbir şey dememek için yeterli gördüğüm tek şey ayna şimdilik. bakmayı sevdiğim şeyler arasında şarj aletimin kablosu da var. esinti, odamın sessizliği içinde varlığını sürdürüyor. sokaklar karardı, boşaldı, uzak, boğumlu bir gecenin altında kaldı. yanık tütün dumanı perdelerimden süzülüp akıyor dışarı.
renkleri düşünüyorum, düşlüyorum. hepsi birbirinin aynı değil; öyle olduğu söylenemez diyenlerden değildim önceden.
solgun bir umutla yazmak için dişlerimi dilimle sıvazlıyorum. pençelerim karanlık.
iri gülüşlerle yanından geçip gittiğimi duymamış olanlarla birlikte, sisli bir sabah ışığı bekliyoruz. iki elim de boş; uzanıp kırdığım bir çalının dalını hatırladığım yere gitmeden. gölgelerin seçilemez olduğunu kim söylerse söylesin, onların giysileri ne kadar kirlenmişse kirlensin, beklemek bitmiyor.
durduğum yerde, tam da ucunda durduğum yerde sivrilen bir sıcaklık var. sıcağında bulunduğum sivrilik ile ucunda vardığım bakış aynı olmamalı. hamburger paketinden çıkan iki kağıt tuz görüyorum. sesleri ıslak gibi. gidecekleri yer, benim gitmelerini istediğim yerdir.
sözlükteki bütün düzgün insanların kapılmış olması sorunsalı....
yalnızca çarşamba günleri sipariş verildiğinde gelen tatlı çocuk,
seni görmek için her çarşamba acılı kanat söylüyorum; tadı güzel olduğundan değil ya da siparişi geciktirip buz gibi ettiğinizden hiç değil.
kapıya geldiğinde on kere teşekkür etmem servisinizden memnun olduğumdan değil ya da sürekli bulabildiniz mi şurdan gelseniz daha kolay olurdu diye her hafta aynı yol tarifini yapmam takıntılı oluşumdan değil; seninle birkaç saniye daha konuşabilmek, gözlerine birkaç saniye daha bakabilmek için.
ulan ne güzel şeysin,belki evlisindir ya da nişanlı,belki de kız arkadaşın vardır...
ya senin de niyetin bozuksa benim gibi...ne güzel olurdu değil mi?
sanki eşcinsellere has bir terbiye var mizacında; nazik,ilgili,meraklı ama gururlu...
konuşurken neşelisin; kelimleri özenle seçiyorsun; sanki sadece servis elemanı değilim bir ben var bende benden içeri der gibi...
paketi alırken elime dokunuşun gözümden kaçmıyor -belki kazaradır belki ben büyük anlamlar yüklüyorum kendi kendime safça- ama her hafta aynı şey olur mu be güzellik.
geçen sizin dükkana geldim seni göremedim; belki sipariş götürmüşsündür gelirsin diye vakit öldürmek için sizin patronla iki saat muhabbet ettim, siyaset,ekonomi,futbol...konular bitti küresel ısınmayı bile konuştuk sen gelmedin...
geliver yanıma güldür yüzümü
üniversite tercihlerinde herhangi bir yere yerleşemedim, ek tercih yapacağım gelmezse yeditepe tıp için hazırlanacağım. god bless me
god bless my brain
unutmak isterdim fakat istemsizce düşünüyorum. hayaller falan kuruyorum. aslında ben insanlara karşı hiç bi şey hissetmezdim ama ona aşık olmuşum. daha önce hiç olmadığım için uzun süre farkına varamadım. nefret ettiğimi zannettim. aslında düşünüyorum da belki, o beni sevdiği için ben de ona aşık olmuş olabilirim. fakat ne olduysa aniden koptuk. ben kağıttan bir kayık gibi okyanuslara düştüm. ona ise hiç bi şey olmadı yeni arkadaşlar, yeni sevgililer edindi. kısa bir süre içinde enkaza döndüm. ilk başlarda ne yaşadığımı anlayamadım ama artık biliyorum ve inkar etmiyorum, aşık olmuşum, büyük bir hata ama, olmuşum. bazen aşağılık bi duygu kaplıyor zihnimi, sevilmemek canımı acıtıyor. keşke bu kadar gurur yapmasaydım diyorum. gözlerim dalıyor, yüzüm düşüyor. benden yıllarımı çalsa da affediyorum. herkesin bağışlanmaya ihtiyacı vardır. bu yaşadıklarımı hatırlayınca gülümseyip geçeceğim günleri bekliyorum
#382778 de birine platonik aşık olduğumu yazmıştım. sonunda ona tam olarak ondan hoşlandığımı söylemesem de eşcinsel olduğumu söyledim. bu nasıl bir rahatlama, bu nasıl bir mutlulukmuş? kendisine karşı olan cinsel gerginliğim filanda uçtu gitti. zaten cinsel gerginliğimin en büyük sebebi ondan birşeyler beklemem ve "ya belki biseksüeldir" ümidi idi. konuşunca anladım ki değil ve kendisi bu konuda oldukça rahat biri. daha önceden gay arkadaşı olup gay barlara gitmiş biri ( açılmamda beni cesaretlendiren sebeplerden biri) şu an bu mesajı da o yanımda iken yazıyorum.
böyle bir arkadaşım olduğu için çok mutluyum. bu itirafı da burada belki başkalarına yardımı olur diye yazıyorum.
sözlüğe uyumayan biriyle sabaha dek muhabbet etmek için girdim
hayatımda sanırım sadece birkaç kez sex yaptım ve bunlardan biri kondomsuzdu. onu neden yaptığımı bilmiyorum, sarhoş filan değildim. sonra pozitif yaşam derneğini arayıp ilişkiden ne kadar sonra test yaptırmam gerektiğini öğrendim, yaptırdım ve herhangi bir cinsel hastalık veya sorun çıkmadı. sanırım hayatımdaki en en en büyük hata bu idi ve itiraf değeri taşıdığına inanıyorum.
tam eski hetero platoniğimi unuttum derken internetten tanıştığım 50 li yaşlarında alman bir adama karşı duygusal ilgi duymaya başladım. ama bu da imkansız görünüyor çünkü ben henüz 20 lerimin başındayım. daha önce yaşlı birileriyle tek gecelik ilişki yaşadım ama duygular girince durum çok farklılaşıyor. ben yaşlı biriyle duygusal ilişki kurma taraftarı değilim çünkü bu iki tarafı da üzer, ama şu an basbayağı hoşlanıyorum. benim seçimim değil biliyorum ama ne olacak onu bilmiyorum. ilkinde hiç çekici gelmemişti ve onu sadece almancamı geliştirmek için bir araç olarak görüyordum ama şu an bilemiyorum sözlük. mesajlarıma cevap vermediğinde deliriyorum, tipik kıskançlık triplerine giriyorum ama hiç belli etmiyorum. çünkü her gün konuşmamıza rağmen aramızda hiçbir şey yok. bir kere bile sexten konuşmadık, o benden hoşlanıyor ama bundan hiç bahsetmedik. ayrıca ekonomik kriz var onu görebilecek miyim bilmiyorum. bir kere olsun elini tutabilmek istiyorum. eğer görüşemezsek duygularımı asla tanımlayamam ve bu şekilde acı çekmeye devam ederim. belki de görüştüğümüzde hayal kırıklığına uğrayacak ve hislerimin sahte olduğunu anlayacağım. kafam çok karışık bu konuda.
bende artık sevişmek istiyorum sözlük. bir erkekle deli gibi sevişmek, birimize ait olmak ,kendim olmak istiyorum . off off.
an itibariyle hiç gay veya lezbien yakın arkadaşımın olmadığını farkettim ve bu çok acı verici. denedim sözlük, samimi olmayı denedim onlarla. en iyi bulduğum kişi bile bir garip. mesaj atıyorsun bi cevap veriyorlar bi vermiyorlar. doğru düzgün oturup muhabbet edemiyorsun. sanırım birbirleriyle sadece sex için buluşuyorlar ya. bunu da bu sözlüğe yazmam çok garip belki ama çok dertliyim. kendimi yalnız hissediyorum ve bir grubun içine dahil olmak istiyorum, beni anlayan insanlar olsun istiyorum ama bir grup yok. hetero arkadaşlarım mükemmel ama onların yanında da tam olarak kendim gibi hissedemiyorum her şeyimi açıkça anlatamıyorum ve bu samimi gelmiyor bana. bakalım ne kadar daha böyle gidecek.
growler hesabımı tekrar aktifleştirdim, ama profil resmi filan koymadım. amaç partner bulmak değil sadece sıkıldığımda veya çok yalnız hissettiğimde bakmak. bunun bana ilginç bir şekilde iyi geldiğini fark ettim.
gay bara gitmek istiyorum. çılgınlar gibi dans edip, sarhoş olmak istiyorum. ama ilki dışında diğerlerini yapamayacağımı da biliyorum.
ayı sözlüğe üye olalı 3(üç) gün oluyor ve ben entry giremiyorum.tıklamadığım yer kalmadı ancak mümkün değil olmuyor(gizli geçit mi var, ne var anlamadım yahu).. 5(beş) entry girmem gerekiyormuş ancak kes kafamı ben entry girmeyi beceremiyorum, daha doğrusu bilmiyorum.. yok ki bi yerde entry butonu veya kullanım klavuzu... beni de dahil etsenize yav şu sevdaya? he?!! (amma parantez kullanmışım be..)
bugüne kadar ne tutkuyla arzuladıklarıma ne de hırsla elde etmeye çalıştıklarıma ulaştım. -ne ... ne kalıbının sonunun olumlu olması gerektiği de yeni netleşti kafamda. bu da itiraf olabilir. – ulaştıklarım hep “keşke olsa ne güzel olur” naifliğinde arzuladıklarımdı. sonra bu durum üzerine şöyle düşünüyorum bazen; bu naif duygularım daha bana dair ya da daha mı saf duygular? çünkü bunları istediğimden eminim. bir diğer düşüncem istediklerim için emek vermesini, kalbimdekileri açığa çıkarmayı bilmeyip hayatın akışında savrulan bir insan olma ihtimalim. bu ikinciyi düşünmeme sebep olan istemekle birlikte peşine çok da düşmediğim, gerçekleşmediğinde bariz bir acı çektirme potansiyelinden ziyade gerçekleştiğinde şaşırtıcı bir anlam- doyum hissi veren isteklerimin gerçekleşmesinden. bu durumdan memnuniyetsiz değilim. çünkü ilginç bir şekilde bu şekilde gerçekleşenler beni çok mutlu etti, bana çok şey kattı. tutkuyla arzuladıklarıma gelince ya çok zor şeyler ya da ben kendimi onlara açmasını bilmiyorum. kendimi tanımıyor bile olabilirim. hırslandıklarım ise genel bir beceriksizlik korkusunun kendini yaratması bunu biliyorum. işte böyle olunca hayırlısı diyesim geliyor.
dün bir proje için tanımadığım insanların olduğu bir organizasyona katıldım. projenin lgbt ile gram alakası yoktu. karşımda iki kişi vardı ve onlarla normal bir şekilde sohbet ediyorduk. sonra birden bire birbirlerine lgbt bireyler olduklarını açıkladılar. şok geçirdim. çünkü masada bir sürü insan var ve hiç korkmadan cinsel yönelimlerini açıklayabildiler. ben de onlara söylemek istedim ama işte bir türlü cesaret edemiyorum. biri duyacak mı endişesi yaşıyorum. ayrıca ilk kez katıldığım bir ortamda yerli yersiz insanların cinsel yönelimimi öğrenmesi de hoşuma gitmez açıkçası. ben mi korkağım insanlar mı fazla cesur anlayamadım.
itiraf edince nasıl rahatlanabiliyor bunu biri izah edebilir mi ?
#388982
yukarıdaki mesajda 9 yıllık arkadaşıma açılıp güzel sohbetler ettiğimizi yazmıştım ya. şu anda benimle konuşmuyor kendisi. belirsiz bir süre kendisine ulaşmamamı istedi. her ne olduysa 1 hafta içerisinde bunca yıl ona nasıl yalan söylediğime, artık benimle ilgili neyin doğru neyin gerçek olmadığına karar veremediğini söyleyip sinirlenmiş bana. ne desem bilemedim.
eskiden planetromeo'da bir tane tatlı erkekle tanışmıştım. gay olduğunu söylemişti. sonra konu nedense kızlara geldi. "kızlarla yapıyor musun" deyince o da "arada yapmak lazım yoksa gay olduğumuzu anlıyorlar" gibisinden salakça bi cümle kurmuştu. hemen sildim o kişiyi, o da şaşırdı. kızlarla ilişkiye girmesiyle bir sorunum yok ama kendisine biseksüel demesini isterdim. görünürlüğümüzü engelliyorlar bu şekilde. gerçi şimdi olsa buluşup sikişip ayrılırdım o çocukla.
bağlanmaktan korkuyorum yani karşımdakini mutlu edip edemeyeceğimden emin değilim ama kısa süreli ilişkilere de gelemiyorum. seviştiğim kişinin benden başkalarıyla da aynı şeyleri yaptığını, bana dokunduğu gibi başkalarına da dokunduğunu bilmek bende bir çeşit miğde bulantısı ve tiksinme duygusu yaratıyor. ayrıca bu şekilde kendimi değersiz hissediyorum. sanırım aradığım şey işin içine duyguları katmadan tek eşli olabileceğimiz bir partner, ama bir yandan duyguların da olması gerektiğini çünkü duygusuz sevişmenin tat vermediğini düşünüyorum. çoğunlukla benden büyük olan yani 30 yaş üstü insanlardan hoşlanıyorum ama bundan memnun değilim. kendi yaşıtlarımdan çok nadir hoşlanıyorum ama onlardan hoşlanmak benim için çok daha hayırlı olurdu. bunun nedeni var mı, çözümü ne keşke öğrenebilsem. bu durum bana kendimi yanlış hissettiriyor.
2018 berbat gecti sevdigim insanlari kaybettim gittiler beni tik daha i
ofke krizlerine girdim erkek arkadasim sagolsun yani adayi 1 ay boyunca konustuk dahada uzun olabilir durduk yere bana tekmeyi vurdu kicima yok arkadas kalalim falan dedi o kadar aramizdaki seylerden sonra ortada kalmak kotu oldu liman yok