ayı sözlük itiraf
arada kaldığım durumdur, hiç kimseyle paylaşamayacağın durum, belki de hayatın sana işkence yapıyormuş gibi bir hissiyatla, hiç bir zaman yapamayacağın fakat gerçekleştirmek elinde olsaydı hayatının değişebileceği andır.
#405699 inananı siksinler. millet sözlüğü kafalarında kurdukları fantezileri yazma yeri olarak görüyor ne haz alıyorlarsa...
geçen benimkiyle doktora gittik. seks libidomuz az dedi doktora. doktor da kilodan olabilir dedi. benim libidom az değil aq. aksine azgınlıktan gebercem. diyemedim. desem deli gibi kavga edecez biliyorum.
6 sene oldu monogamus takılıyorum. feci sıkılmaya başladım.
ülkü ocaklarına nasıl girilir bilen var mı? ben de girmek istiyorum çünkü ocakta çok seksi erkekler var.
dün ağırbaşlı, saygılı afet bir kumralı ayarttım, sakince ilerliyoruz. gene sonu hüsran ve tek seferlik olacak diye çok korkuyorum. artık bende kalıcı mutluluğu bulabilir miyim lütfen, sıkıldım arayışlardan...
biri için ne anlam ifade ettiğinizi sorgulama ihtiyacı hissediyorsanız, o kişi için hiçbir anlam ifade etmiyorsunuzdur.
bir adam düşünün daha 1 aydır tanıdığınız.
ve bu adamın daha ilk ayında size inanılmaz yoğun olduğunu hayal edin. mutlu olabileceğiz her şeyi deneyen, sizi ufak tricklerinizle her yanınıza geldiğinde şaşırtan, buram buram sevgi ve ilgi aldığınız adam..
hayallerinize ortak olmak isteyen, sizinle nefes alan ve nefes aldıkça sizinle var olabileceğini düşünen bir adam.
dahası her şeyi arkada bırakıp ısrarla yanına (yurt dışında) taşınmanızı isteyen. bunun için planlar yapıp aksiyonlar alan birisi olsun bu adam. bu adama karşı zerre güven problemi yaşamıyorsunuz.
ne yapardınız sözlük?
açıklamalar yapıyorum şuan ki imkanlarımla bunun üstünden gelemeyeceğimi daha 1 aylık bir ilişkide bu isteklerin çok absürt olduğunu söylüyorum ve her defasında bana inanmıyor musun? sorunu alıyorum.
mevzu inanmak değil aslında mevzu aidiyet duygusunun oluşmasını beklemek ama bunu söylediğimde gerçekten çok üzüleceğini biliyorum.
dahası korkuyorum... 1 aylık bir ilişkide millerce uzakta olan birisi 6 kere yanıma geldi. korkuyorum çünkü bunları yapan, istekleri bu yönde olan birisinin mantığı doğru işlemiyor gibime geliyor.
onu seviyorum ama onu çok seviyorum kısmına daha gelemedim. hayatımda ilk defa bir ilişkide karşımdaki insanın ''aşırı yoğun'' olduğundan dolayı sorun yaşıyorum. ve ben bu tarz sorunlarla hiç karşılaşmadım. nasıl bir aksiyon alacağım bilmiyorum. bir insana kendini bu kadar kısa sürede adamak ne kadar doğru anlamıyorum. yoksa aşkın anlaşılmazlığı mı çözemiyorum.
etrafımdaki onca insana rağmen, hayatımın en kötü dönemlerinde bile hiç bu kadar yalnız hissetmemiştim. sorun bende ve nasıl düzeltebileceğimle ilgili en ufak bir fikrim yok.
tik-tok izliyorum. normalde bir algoritması var, beğendiğin ve sonuna kadar izlediğin videoları beğenen ve sonuna kadar izleyen insanların beğendiği ve sonuna kadar izlediği videoları gösteriyor.
normalde bir şeylerin yapılış videoları ve yemek videoları ilgimi çekiyor ama bazen bir bakıyorum ki yakışıklı erkekler altlarında gri eşofmanlarla dans ediyor ve takılıyorum.
artık algoritma sapıttı.
bir yemek bir herif gösteriyor. bir kimin kocası buuuuu bir herif. bir çizim videosu bir herif.
sıralar üstümde gereksiz bir cinsel arzu var bilmiyorum aşırı bir şekilde rahatsız oluyorum ama durduramıyorum mastürbasyon falan iş hayatı stres ne bileyim yoruldum iyice
o kadar sevgiye ihtiyacım var ki o kadar. bu ihtiyacımı karşımdakine biraz göstersem her şeyi anlayacak çırılçıplak kalacağım gibime geliyor. ya da belki çoktan belli bile oluyordur.
gaylerden artık tek beklentim cinsel ihtiyaçlarımı karşılamaları, sıfır tölerans çünkü gaylerin çoğunluğu bunu layık görüyor kendilerine. öyle olsun o zaman.
iki akşam önce beklenmedik şekilde birisiyle tanıştım. beraber geçirdiğimiz süre boyunca konuşmasıyla, davranışıyla, bakışıyla ve devamında o kadar güzel bir adamdı ki çok ama çok uzun zamandır hiç kimseden bu kadar etkilenmemiştim.
ama akşamın sonunda yanından ayrılırken, kendimce çok sağlam kanıtlarla onu bir konuda net bir şekilde suçladım. kendimce göstermiş olduğum yakınlığın, ilginin, verdiğim değerin karşılığı bu olmamalıydı diye düşündüm. o kadar kötü hissettim ki evime bile dönemedim. gel gör ki kendi kanıtlarımın doğruluğu benim için hala sağlamken bile onun yaptığı savunmayı da unutamıyorum. konuyu falan geçtim, ilk anda bile umurumda olan sadece bir özürdü fakat acaba mı, sorusunun vicdan muhasebesinin altında eziliyorum. iki gündür uyuyamıyorum, işime odaklanamıyorum, kafam devamlı o kısacık süreyle meşgul ve bir ihtimal bile olsa başka birinin hakkını yemiş, iftira atmış olma fikrinle cebelleşiyorum. ona ulaşmam mümkün olmadığından, dün akşam sırf belki karşılaşırız diye tanıştığımız taraflarda dolaştım. çözümü olmayan bir konu olduğunun farkındayım, karşılaşmamızdan da bir beklentim yok ama ya imkansız olmasına rağmen haklı çıkmayı, unuttum, hiç olmamış sayalım, diyebilmeyi ya da haksız çıkıp affedilemeyeceğimi bile bile defalarca özür dileyebilmeyi istiyorum. hayatımda ilk defa, mantık gerçeğimin sesi bu kadar yüksek bağırırken, yoksa, yoksa diye sorup duran vicdan sesim yüzünden duymakta zorlanıyorum.
duygularımı askıya almak, sisle üstüne bir örtü çekmek istiyorum.
nova gibiyim ışıklarım bir şekilde insanlara ulaşıyor ama karadelik gibi yutmaktan alamıyorum kendimi. biliyorum insanlar benim gibi değil yani benim gibi düşünmüyor. işin komik tarafı diğer insanlar da benim gibi düşünmüyor kimse diye hayiflaniyor.
peki bu muğlaklıklar arasından nasıl çıkıcağım, mutlak olana nasıl ulaşacağım?
herkesin bir ipi var herkes kendisinin kuklası olmuş. artık neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilmiyorum. kendimi anlamamak değil derdim artık kendimi tanımlayamıyorum.
hep bir yerde çıkmazlarımı buluyorum hep bir yerde duvarları kaşıkla oyuk açar halde buluyorum kendimi.
ne kendimim, ne başkasının istediği. ipler eğer inanmadığım bir yaratıcının elindeyse soruyorum şimdi neden tanrı benim iplerim diğerlerinden daha gergin?
kaktüs çorbası çiçeği. yıldırım yıldız kayması elektriği gazete küpürü. kupon tabak oyunu, sessiz ağaç çiçek böcek.
hii bitchezz. bugün 3 buçuk yıllık işimden ayrılmak istediğimi patrona söyleyeceğim. hali hazırda perfomans anksiyeti olan biri olduğum için zaten gergin olacak bu konuşma inanılmaz geriyor. inanır mısınız provasını yaparken boğazım düğümleniyor. anksiyetesi olanlar bilir bok gibi bir şeydir. konuşmak istersin konuşamazsın nefes alamazsın gözlerin yaşarır vs. bu konuda bana verecek tavsiyeniz varsa çok makbule geçer.
beraber oldugum gayi 1 ay sonra televizyonda program sunarken gorunce ünlü oldugunu o an anladim
az önce günlerdir beklediğim sinir krizini yaşayıp beni mutsuz eden kişiliklerin büyük bir çoğunluğunu sosyal medya hesaplarımdan çıkardım -bir ergen gibi-
bundan sonra bencil olmaya karar verdim, elimdeki iğneyi kime batırmamaya çalışsam kendimi o iğneyi kendime batırırken buluyorum ama kesin bencil de olamam ben
bu arada son bir yılda hayatıma yeni girmiş herkesten nefret ediyorum, bazılarının da suratına tükürmek istiyorum
bu hırsla saçlarımı yolarım ben 2-3 güne
sars geldikten beridir hiç sars'tan korkmadım ve uzun süredir bu kadar eğlenmemiştim. mart'ta türkiye'ye geldiğinde evde oturmak artık vakti boş geçirmek değildi. herkes evde oturuyordu ve bu nedenle oturup online oyun oynayabilirdim. oynadım da. sonra markete gitmek için dışarı çıkmıştım ve dışarısı bomboştu. bütün dükkanlar kapanmıştı. starbucks kapalıydı. kendimi walking dead'in daha hafif bir versiyonunda hissettim. insanlar sars'ı alt ettiği zaman üzülüyorum ve sinirleniyorum. sars "x sendromu da yapıyormuş dikkat edin" denilince "ohaa sars mükemmelsin haha" diyorum. aşı çıkınca biraz üzülmüştüm. sanırım biraz anti-sosyallik olabilir bende.
bu arada hastalığa sars demeyi daha çok seviyorum.