2000 li yılların başlarında eski beyoğlu emniyet amiri. gerçek adı
süleyman ulusoy olsa da herkes onu hormunuyla bilir. suçlu olduğu tahmin edilen ve özellikle travestilere çok sağlam hortum dayağı atarmış bu amca. çeşit çeşit hortumları varmış ve "hangisiyle döveyim" diye seçenek sunarmış. sonrasında saçlarını kazıtır ve namaz kıldırırmış travestilere. yıllarca çok çektirmiş bulunduğu ve görev yaptığı yerlerde. sonrasında erzurum'a gitmiştir rivayetlere göre farklı dedikodular var hakkında ama bunları burada yazıya dökmeyeceğim. erzurumda belediye başkalığına adaylığını koymuştur. akp ile arası iyidir son dönemde, bayrampaşa'da yaşamaktadır. 2002 yılında ona çok benzeyen kardeşi polis
vedat ulusoy bir silahlı saldırıda görevi başındayken öldürülmüştür. yaptığı işkenceleri kardeşini kaybederek ödemiş olsa da o işkencelerine durmaksızın devam etmiştir. hakkında internet üzerinde bir çok bilgi ve röportajı bulunur. hortum amcayla gülden aydın'ın yaptığı röportaj okunmaya değerdir;
----------------------
beyoğlu emniyet müdürlüğü ekipler amiri hortum süleyman ulusoyu kim tanımazki! o bir 'travesti avcısı, o bir 'fenomen; devlete ve polisliğe 'iman etmiş, toplumun ahlakını bozacak her türlü 'sapık eğilimle yılmadan, yorulmadan savaşmış...
eşcinsellere, travestilere karşı acımasız politikanın akla gelen ilk ismi olmuş. bir o kadar da nefret kazanmış. 1990ların beyoğlusu, pürtelaş ve ülker sokak dendiği zaman anlatmıyor, sanki o günleri yeniden yaşıyor. akpden horasan belediye başkan adayı olmak için emekliye ayrıldı. seçimi başka akp adayı kazandı. şimdi 'başbakan erdoğanın attan düştüğü yer olarak ünlenen bayrampaşa belediyesine ait parkadanın yöneticisi. bugüne kadar kendisi hakkında çıkan bütün haberleri altı klasörde toplamış. şikayet ve tehdit mektupları da ayrı bir klasörde. önce biraz sohbet ediyoruz. erzurumun horasan ilçesinin azap köyünden. erzurumda dört yıl yatılı okumuştum. o canım kete il sınırlarının dışına ne zaman çıkacak, diye soruyorum. hançer barını, kargapazarı dağlarından inip erzurumu sesleriyle de istila eden on binlerce kargayı soruyorum. süleyman bey, eşine telefon ediyor, derhal kete yollamasını istiyor. evden keteler geliyor, ben de ortak ağız tadımız keteye sığınıp, her şeyi soruyorum.
1991de ekipler amiri olduğunuzda sizin gözünüzde beyoğlu nasıl bir yerdi?
- şanlıurfadan istanbula tayinim çıkınca pürtelaştan akyol caddesine gittim. sutyen takmış, 45 numara topuklu ayakkabı giymiş, vücudunun beşte biri bile kapalı olmayan makyajlı erkekler vardı. ilk defa bir travesti gördüm, hayretler içinde kaldım. kültürümüze, örf ve adetlerimize aykırı, acayip bir görüntü vardı. rabbim beni buraya ekipler amiri yaparsa ben de burayı temizleyeceğim, dedim.
ne yaptınız?
- sabah evinden işe giden aile babalarını 'hişt hişt diye çağıranlara, 10-15 dakikada bir, müşteri erkeklerle apartmana girip çıkanlara, buradan çıkacaksınız, dedik. etrafını rahatsız etmeyen travestilere karışmadım. barda mı çalışacaksınız; çalışın, dedim. ben disiplini seven insanım. görev yaptığım yerde herkes benim kurallarıma uymak zorunda.
zaman zaman dövmüş olabiliriz
istiklal caddesindeki eşcinselleri hortumla dövdünüz, nezarethanede işkence yaptınız.
- bakın, biz işkence yapmadık. bunu bağıra bağıra, rahat rahat söylüyorum. bunu herkes böyle bilsin. işkence, bir insanı götürüp işlediği ya da işlemediği suçu itiraf ettirmek için fiziki şiddet uygulayarak sorgulamaktır. benim görevim, sokaktaki asayişi sağlamak. baba oğlunu döver, anne de kızını. dövmedi diyenlere inanmıyorum. bizde de zaman zaman olmuş olabilir. olmadı demiyorum. yedi yıl fatih asayiş büro amirliği yaptım. hırsızı, uğursuzu, katili, eroinciyi sorguladım. hiçbirinden de işkence sabıkam yok allaha şükür.
kafalarını kazıttınız, kısasa kısas bir savaşa giriştiniz travestilerle.
- şahsen hiç kimsenin kafasını kazımadım, saçını kesmedim.
emir de mi vermediniz?
- yok, hayır. ama inkar etmiyorum. kadın satanların saçlarını berberde üç numara kestirdim. çok bakımsızdılar zaten. polisler uzaktan onları tanısın diye. bir de iso adında deli bir adam vardı, sokakta yaşıyordu. herkes kaçardı kokusundan. onu tuttuğum gibi berbere, hamama götürdüm. tırnaklarını, koltukaltı kıllarını bile kestim.
o ilişkiye giren erkek ondan 20 misli aşağilik
travesti nedir, nasıl bir insandır sizin gözünüzde?
- nihayet insan. onlarla asla bir sorunum yok. ama sokaktaki insana nasıl kapkaç, uyuşturucu rahatsızlık veriyorsa travestiler de aynı şekilde rahatsızlık veriyor. ben travestilerden nefret ediyorum demiyorum ama tiksiniyorum. iki metre boyunda bir insanın bayan elbisesi giyip bıyıklı bir adamla cinsel ilişki kurması ne kadar tiksindirici, ürpertici bir olay.
travestilerle birlikte olanlara ne diyorsunuz?
- onların çoğu homoseksüel. aksarayda bir işletmede normal kıyafetli, babayiğit, bıyıklı ve çoluk çocuklu homoseksüel erkekler var. travestiyle ilişkiye giren erkek onun yirmi misli aşağılıktır. ondan sonra gidip bir de karısının koynuna giriyor.
siz çok savaştınız ama engel olamadınız.
- albenisi var. bu işin alıcısı oldukça o ürün artacaktır.
ama kariyeri olan, fuhuş yapmayanlar da var.
- profesör olan da var. ruhunda gizli dürtüler olanlar için aile eğitimi önemli. çocuğumuzu özgür yetiştirirsek her şey bekleyebiliriz. homoseksüelliğe karşı insanlarımızın topyekun seferber olması lazım.
yakaladıklarınızı tuttuğu takımın rengindeki hortumla dövdüğünüzü, galatasaraylı olduğunuz için kırmızı hortumu kullandığınızı duydum. nedir bu unvanınız haline gelen hortumla ilişkiniz?
- işimiz gücümüz mü yok. nereden alıyorduk bu hortumları? bu arada hortum fabrikalarının da büyük reklamını yaptık. yüzde bir yapmışsak, yüzde 99u da şişirme.
copum yanimda değildir hortum denk gelmiştir
o dönem çalıştığım dergide hortumlu fotoğraflarınız yayımlandı. daha sonra kamerayla tespit edildi hortum kullandığınız.
- o televizyon görüntüsü montaj. bir olay olmuştur, copum yanımda değildir. mesela bir otoparktaki hortum denk gelmiştir. renk renk hortum olur mu? ama beyoğlundaki travestilerin elinde falçata var, bıçak var. bu insana gel, yüzümü gözümü darmadağın et mi diyeceğim? bunlar hap alıyorlar, acı kuvvetleri var. devletin polisi homoseksüelden dayak yiyor mu dedirteceğim? devleti zaafa mı uğratalım?
sabaha karşı istiklal caddesinin tarlabaşına açılan sokaklarında travesti gruplarıyla karşılaşıyorsunuz. emrinizdeki polislerle birlikte hortum elde hücuma geçiyorsunuz.
- gazetecilerin hayal gücü çok geniş olduğundan olayları istedikleri gibi şekillendirirler. bakın, gemi batarsa hep birlikte batacağız. zenginlerin kaçacağı ülkeler var. biz bu ülkede kalıp yaşayacağımıza göre bayrağımıza, ezanımıza, ahlakımıza, kültürümüze sahip çıkacağız.
türkiyedeki gay ve lezbiyen girişimi lambda, 1996da sizi yılın en kötü adamı seçmişti.
- napayım yani? sanki dünyayı homoseksüeller yönetiyor! insanların kültür ve inançları farklı olabilir ama doğru bir tanedir.
evde hiddetinizden ortalığı titretir misiniz?
- dayak atmam. kızarım, bağırırım. salata da yaparım. hanım olmadığı zaman bulaşığı da yıkıyorum. çocukların kahvaltısını hazırlıyorum. emniyette de yemekleri ben yapardım.
cihangirli kadınlar "hortum kulunu beyoğluna tekrar getir yarabbi", diye dua ediyormuş!
sokaklar güvensizleşti. türkiye genelinde şiddet yüzde 34 arttı. neden?
- uyum yasalarının yürürlüğe gireceği 1 nisandan itibaren suçlar aşırı derecede artacak. piyasa suçlularla avukatlarına kalacak. yeni yasalar yüzünden polisin eli kolu bağlandı. artık gözaltına alacağım her insanı savcıya hakime soracağım. yasalarımızda cezanın karşılığı az. mağdurun değil, sanığın haklarını koruyan yasalar çıkardık hep. avrupada cezalar daha ağır. cavit çağların, alaattin çakıcının yurtdışından geldikleri sıradaki hallerine bakın, bir de buradaki cezaevlerinden çıktıklarındaki hallerine. oralardan perişan, buradan gürbüz çıkıyorlar. bir insan otuz kere polise düşmüşse, iflah olmamışsa niye salıveriyorsunuz? avrupalıdan daha mı avrupalıyız?
beyoğlunda yeniden işbaşı yapsam şu kadar sürede güvenliği sağlarım, der misiniz?
- işgüzarlığa lüzum yok. kraldan çok kralcı olanların kellesini keserler. biz hukuk devletiyiz. kantarın topuzunu kaçırmadan, ülkenin imajını bozmadan görev yapmak zorundayız. sadece polisiye tedbirlerle suçun önü alınmaz. yasal ve siyasal ayağı da var. çok beddua alsam da öyle çok dua da alıyorum. duyuyorum, cihangirli kadınlar dua ederken 'hortum kulunu beyoğluna tekrar getir yarabbi diyorlarmış. travestiler bile suç işleseler, mağdur da olsalar adaletimin tek olduğunu bilirler. fatihin 69 mahallesinin muhtarı asayiş toplantısında bugün bile adımı zikrediyorsa, diyeceğim bir şey yok.
maaş yetmeyince korsan taksi çaliştirdim
biz devlet memuru olduğumuz için kendimize özel iş kuramıyoruz. ama maaşım da beni 15 gün idare ediyor. zaten polis maaşıyla kim geçinecekse, getirsinler bunun ilmini biz de öğrenelim. neyse geçinemiyorum ama yasaların bize öğrettiği bazı sahtekárlıklar var. istanbula geldiğimde baktım, papuç pahalı. polisin bizzat uğraştığı yasak olan korsan taksiciliği öğrendim. arabamı verdim, korsan taksi çalıştırdım. ne yapayım, açım. sonra bir ara gittim sultanhamamdan kumaş aldım, evimizi mağazaya dönüştürdük. eşim, komşulara satıyordu. böyle böyle idare ettik. çoluğumu çocuğumu okutmak zorundaydım. yoksa kapkaççı, hırsız olurlardı.
hortumcu süleyman değil hortum süleymanim
benim hortumumdan pis değil temiz sular aktı. adımın böyle anılmasından rahatsız değilim. ama hortumcu süleyman değilim onu söyleyeyim, hortum süleymanım. ben sıcak, sevecen insanım. uzaktan böyle olduğumu bilmezler. beyoğlunda yürüyordum. uki mağazasının müdürü dışarı fırlayıp boynuma sarıldı. meğer ilk defa güldüğümü görmüş. aşırı duygusalım. bir türküyle ağlarım. alkol, sigara kullanmadım. bar, diskotekle işim olmadı. ot gibi yaşıyor, diyenlere aldırmadım. görev aşığıyım.