yeni imralı süreci

2008-2011 yılları arasında devlet ile pkk arasında zaman zaman dolaylı, zaman zaman yüz yüze sürdürülen, ancak olumlu bir sonuç elde edilemeyen oslo görüşmeleri'nin yeni versiyonudur.
bir kaç aydır hükümet ve devlet yetkililerinin demeçlerinden, kamuoyunu bu sürece hazırlamaya çalıştıkları belliydi. aynı şekilde pkk saldırılarının azalması da, örgütün vites küçülttüğünün göstergesiydi..
nitekim açlık grevleri sürecinin, ancak abdullah öcalan'ın müdahalesi ile bitirilebilmesi, her iki tarafta da, görüşmeler için en doğru adresin imralı olduğu gibi bir algı oluşturdu ve rota, kuzey buz denizinden marmara denizine çevrildi.
neredeyse iki yıldır bozuk olan koster nihayet çalıştı. şimdilik ada'ya devlet erkanından yetkilileri taşımakla meşgul.
bakalım bu sefer barış dili egemen olacakmı?
türk basınında şimdiden sürecin nasıl işleyeceğine dair fazlasıyla iyimser senaryolar yazılmasına rağmen, türkiyenin yakın siyasi geçmişine aşina olanlar, bu sürecin ne tür zorluklara gebe olduğunu tahmin edebilir.
radikal gazetesinden eyüp can, 4 basamakli bir çözüm planindan bile bahsetmis bugünkü yazisinda.
ancak tüm bu pembe tablolara karşın kürt tarafi temkinli. bdp eşbaşkanı selahattin demirtaş, bugünkü grup toplantısında yaptığı konuşmada, böyle bir sürecin başlamasını olumlu bulduklarını, ancak henüz bir müzakereden bahsedilemeyeceğini söyledi.
geçmişteki onlarca deneyimi göz önüne alırsak olası senaryo şu: bu yakınlarda yeni bir şehit haberi alacağız maalesef. her nedense* hiçbir önlem alınmadan bir grup asker göz göre göre saldırıya uğrayacakları bir yere gönderilecek, ya da mayın tehlikesi yüksek arazide dolaştırılacaklar, pusuya çok açık bir yerden sevkiyat yapılacak vb. kurban verilecek bu çocuklar nedeniyle batı' da şehit mitingleri düzenlenecek, köpükler saçılacak, gazete köşeleri de dahil her yerde vatan-millet-sakarya hamaseti köpürtülecek ve bir programın daha sonuna gelirken barış süreci belirsiz bir bahara ertelenmiş olacak. tabii bu arada gelsin paralar, gitsin madalya ve terfiler, devşirilmiş oylar. savaş ekonomisi bu kimse kolay kolay vazgeçermi bu yağlı kapıdan? 34 yıllık ömrümde defalarca aynı senaryoya şahit oldum. kimse kusura bakmasın: hepimizin elinde kan var.
diğerlerinden farkı iki halka'da açık olmasıdır ki bu ülke için cesaret isteyen bir duruştur.inşallah akan kan durur ama türk derin devleti ve pkknin şahin kanadı bir arıza çıkarmaz.
olumlu bakmakla beraber sürecin iyi değerlendirilmesi görüşündeyim akan kan duracak, anaların feryadı son bulacaksa herkes elini taşın altına koymalı diye düşünmekteyim saygılar..
bu sürece bir destekte ihd den geldi. dernek yaptığı açıklamada, sürecin sağlıklı işlemesi için samimiyetin ve şeffaflığın şart olduğunu, geçmişte yaşanan provakasyonlarin tekrarlanmaması için geçmişle yüzleşmenin önemli olduğunu ve "hakikatleri araştırma komisyonu" kurulmasının sürece katkı sunacağını bildirdi.
ortada bir süreç yoktur. sadece konjektür ve akp'nin köylü kurnazlığı vardır.

yıllardır bu savaştan en çok nemalanan tsk'nın "balyoz"la defterini düren akp*, türkiye'nin gayrı safi milli hasılasını hortumlayan bu güzel sektöre el atmak istemiş olsa da karşısına irak'tan sonra suriye'de başarıyla devam eden kürt hareketi çıkmıştır. akp, kıçını nato'ya yaslama derdiyle ülkenin orasına burasına "patriot" yerleştirmeye başlamıştır... sözde halkını bombaladığı için gaddar beşar esad'a karşı yapılan bu eylemin uzun erimde maksadı gayet farklıdır...

içerde ise savaşın sürmesini canıyla ödeyenleri-samimi barış isteyenleri marjinal göstermeye çalışması; onların fikrine çok önem verdikleri başkanlarından habersiz bırakmasına karşılık verilen açlık grevleri sürecinde "idamı" gündeme getirmesinden sadece 1 ay sonra "biz aslında görüşüyoruz" açıklaması akp'nin aslında kamuoyunun tansiyonunu ölçmeye çalışmasından başka bişi değildir. fettullah gülen ise gücünün en büyük kaynağı olan dersanelerinin kapatılacağı telaşıyla akp'ye tekrar sırnaşarak "çözümü hoşumuza gitmese de barış önemlidir" şeklinde cemaatine fetvasını yollamıştır... halbuki daha bir kaç ay evvel ki açıklamalarında kürtler için çapulcu diyip tepelerine bomba yağdırılmasını gayet uygun bulmaktaydı hazret...

bütün bu samimiyetsizlik karşısında kürt özgürlük hareketi ise son derece temkinli olmakla beraber onurlu bir barış için kapılarını açık tutmaktadır. açlık grevlerini tek sözüyle bitiren abdullah öcalan'ın kürt özgürlük hareketinin hala tek lideri olduğu gerçeği kendisini terörist başı kadrosundan çıkarıp imralı yapmış ve devletin kendine muhattab arıyorsa onunda kendisi olduğunu bir kez daha göstermiştir. ancak her gün süren kck operasyonları ve hapisanelere doldurulan kürt hareketi aktivistleri olası bir görüşme süreci için rehine olarak tasavvur eden akp'nin tutuklamalar nezdinde samimiyeti kürtlerce aşikardır. haklarında daha iddianame bile düzenlenmeyen bu tutukluların çoğu yaklaşık 2 yıldır hukuksuz şekilde hapiste tutulmaktadırlar. son olarak roboski ile kürt hareketine göz dağı verilmesi olayını halka "oppss, yanlışlıkla oldu; hem bunlar da kanun kaçağı ne farkeder ki" diye lanse edilmiştir. o bombalama ile ilgili gerçekler ortaya çıkmadıkça kürt tarafı asla onurlu bir barışın sağlanmayacağını bilmektedir.

kısaca sürecin aktörlerinin konjektüre uygun olarak yeniden konumlanmalarından başka bir manzara yoktur ortamda; kürtlerin ellerinin baya güçlendiği açık olan bu sürecin doğru düzgün nihayetlenmesi de akp'nin kaypaklıktan uzak - gerçekçi bir politika uygulamaya yakın durup kendisine sunulan çözüm yollarından birine yaklaşmasıyla mümkündür.**

not: bu süreçte herkesten çok adana'da açıklama yapan şehit aileleri derneğinin yaptığı açıklama bana en samimi ve ülkenin durumunu yansıtıcı açıklama olarak görülmüştür. şimdiye kadar kendilerinden nemalanan ve kendilerinin de içinden çıktıkları mhp'nın söyleminden uzaklaşıp "savaş ve ölümler bitecekse imralıyla görüşülmelidir; savaşı sürdürmeye yönelik politikalar vatan hainliğidir" diye açıklama yapmış adamlar. acıyı sadece acı çekenler anlarmış demek ki. helal olsun!

(bkz: kürtlerin yok sayılması sorunu)

yılların ulusalcı partisi chp'nin, hükümete bu konuda destek vereceğini beyan etmesine, hatta bir ilk olarak adana şehit ve gaziler derneğinin bile, 30 yıldır dökülen kanın durması için ne yapılacaksa yapılmalı, kimle görüşülecekse görüşülmeli demesine rağmen, devletin 90 yıllık asimilasyoncu ve inkarcı poitikalarının ve propagandasının etkisinde kalmış olan kesimler şimdiden rahatsızlıklarını belli etmeye başladılar.
hadi kandan beslenen, barıştan korkan faşist güruhlar, silah tüccarları, mafyalaşmış kontrgerilla, jitem, hizbullah, koruculuk sistemi, derin devlet, pkk içindeki savaş lordları vs. gibi grupların bu süreçten rahatsız olması anlaşılır.
zira yıllardır nemalandıkları musluk kapanmış olacak.. bu yüzden korkuyorlar bu topraklara barış gelmesinden.. silahların susmasından...
peki bir lgbt sözlükte yazan birisinin, bu ülkenin başka bir ötekisinin, ezilmişinin, yok sayılanının bir barış sürecinden, en azindan böyle bir ihtimalin belirmesinden rahatsız olmasının sebebi nedir? nasıl bir şartlanmışlık, nasıl bir kibir, nasıl bir önyargıdır bu?

edit: bu entry, bu başlık altına yazılmış üç entrymin seri bir şekilde eksilenmesi üzerine yazıldı. keşke eksilemek yerine, bu sürece neden karşı olduğunu, ve kendi çözümünü yazsaydi da aydınlık fikirlerinden faydalansaydık bu savaş sever arkadaşın..

bana iki uçlu bir planın süreci gibi geliyor. herkesin beklediği, devlet, kandil ve imralının ortak bir noktada uzlaşması ama bunun asla olamayacağı açık. bence ''yeni imralı süreci'', öcalan'ın artık tasfiye edilmek istenmesi sürecidir.
süreç konusunda biraz samimiyet oluşmuş ve bu birilerini rahatsız etmişe benziyor... amed-bağlar bdp ilçe binasına atılan "ses bombası": d8d6c
**

ayrıca (bkz: paris'te üç kürt siyasetçi kadına süikast)
iki gün önce hakkari yüksekova'da gece geç saatlerde işyerlerinin kepenklerine "gever ülkü ocakları" yazılamaları yapıldı..
mhp'nin ilçe teşkilatının bile olmadığı bir ilçede yaşanan bu garip olay akıllara, bazi "iyi çocuklar"in, yine provakasyon peşinde olduğunu getirdi.
daha önce şemdinlide umut kitabevi'ne yapılan bombalı saldırıda olduğu gibi, devlet içindeki karanlık güçler, kullanılacak sivil faşist bulamadıkları yerlerde, kendi resmi üniformalı tosuncuklarını çağırıyor mesaiye....
ama sökmez artık... sökmemeli... artık en ufak bir umut ışığını bile söndürmeye kimsenin hakkı yok.. olmamalı.. birilerine artık kandan kına yakılmaz demeli... hem de yüksek sesle.. hem de her yerde...
ağır aksak da olsa, üç aydır bir şekilde ilerlemekte olan süreçtir. ikinci bdp heyetinin imralı ziyareti sonrasında, ilk somut meyvelerini, bazıları neredeyse iki yıldır pkk tarafından alıkonulmakta olan sekiz asker ve kamu görevlisinin nihayet serbest bırakılmasıyla verecektir.
bdp, ihd ve mazlum-der'den oluşan bir heyet, rehineleri almak üzere ırak kürdistan bölgesine gitmişlerdir.
uzun bir süredir çocuklarının yolunu gözleyen ailelerin nihayet çocuklarına kavuşacak olması sevindiricidir..
valla ilginç şekilde " daye rojek te"* türüküsü daha bi manidar gelmeye başladı bana... cidden anne o gün geliyor mu?
pkk elindeki kamu görevlilerini bırakmıştır.bu adımın inşallah gerisi gelir.analar yas değil sevinç gözyaşları döker.

http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?a...
21 mart diyarbakır newroz kutlaması esnasında pkk lideri abdullah öcalan'ın, silahlı örgüt militanlarının sınırdışına çekilmesi çağrısı yaptığı mesajının olunması ve bu çağrıya kandil'den olumlu yanıt gelmesi, en nihayetinde, uzun sürmüş bir kanlı dönemin sonunun başlangıcı olacak gibi görünüyor.
elbette bu süreç henüz ucu açık bir süreç ve nereye doğru evrileceğini göreceğiz. temennimiz kalıcı bir barışa evrilmesi.. bunu başta sürecin iki tarafı gibi görünen akp hükümeti ve bdp olmak üzere, mhp, chp ve irili ufakli diğer siyasi kesimlerin ve tabi ki yıllardır savaş kışkırtıcılığı yapmış olan medya'nın tutumu belirleyecek..
kimlerin savaştan, kimlerin barıştan yana belli olduğu açığa çikacak..

(bkz: silahların susmasından rahatsız olmak)
http://zaytung.com/sondakikadetay.asp?newsid=208441