baba

güzel müzik yapmayan adamlardan/kadınlardan nefret ediyorum mesela. hayvanları sevmeyen insanlardan da nefret ediyorum. hayatının orta yerine mutluluğu koymuş patavatsızlardan hazzetmiyorum. "kitap okumaya hiç vaktim olmuyor" diyenlerin suratlarına iki tane çakmak istiyorum. apolitiklerden ve bir siyasi görüşe körü körüne bağlananlardan da hoşlanmıyorum. ukala ve çokbilmiş ve şımarık olmadığı müddetçe çocuğuna kızan anne/babadan da nefret ediyorum. dünya üzerinde onca güzel film varken; vizyon filmlerine tıkılıkalmış vizyonu dar zevzekleri de sevmiyorum. kahvesini pırt diye içip bitiren adamları/kadınları sevmiyorum. sigarasını bitmeden söndüren/atanlardan nefret ediyorum. devlet politikaları yüzünden oluşturulmuş ülke sınırlarından nefret ediyorum. "ay, ben aşk arıyoruaaaammm" diyenlerin çenelerini patlatmak istiyorum. sadece eşcinselliğiyle nam salmış yazarlardan, çizerlerden, şairlerden, yönetmenlerden... vs vs nefret ediyorum. istanbul'la izmir'i yarıştıranlardan hoşlanmıyorum. yapabileceği tek muhabbet "gay geyiği" olan cibiliyetsizleri bir kaşık suda boğmak istiyorum. farklılıkları çekemeyenlerden nefret ediyorum.
ve bu liste uzar gider...

nefret, insan halet-i ruhiyesinin en garabet hislerinden biri.

bebeklerin en çabuk öğrenebileceği ve sıkça duyduğu kelimedir baba. çünkü iki aynı heceden oluşur. ve bu, bir bebek için söylenebilecek en kolay kelimedir. ba ve ba. oysa anne kelimesini söylemek daha zordur. çünkü iki farklı heceden oluşur. an ve ne.

lafı çok mu dallandırıp budaklandırdım?
sanırım.

yukarıda bahis eylediğim uzayıp gidebilecek listeye şunu da not düşüyorum:
baba nam adam bozmasından da nefet ediyorum.
sırf üç dakikalık zevki sonucu hayata getiren buna karşılık tüm hayatını sikebilen korkunun ve otoriterin ilk vücud bulmuş hali.
bazıları oldukça duygusaldır.

uzakta olan evlatla konuşan baba diyaloğu.

- oğlum nasılsın?
- iyiyim babacım, sen nasılsın? annem nasıl?
- iyiyiz evladım, annen seni çok özlüyor! (kendi göz yaşını silerek)
...
her ne kadar geçmiş senelerde eleştirsem de zaman geçtikçe kişilik olarak ona ne kadar benzemeye başladığımı farkedip, deli empati kurmaya başladığım ve deli özlediğim insan. senede sadece birkaç kez görmek bazen yetmiyor.
benim gibi duygusaldır, sevgisini gösteremese de hiç kıyamaz bana bilirim. zor anımda koşacak bir dayanağım, hiç başımızdan gitmesin babalarımız...
kız kardeşimle baba sevgimiz öyle ki sigmund freud un elektra kompleksi bizde vücut bulmuştur nerdeyse. kendi kararımı veririm ama ona sormadan asla bir adım bile atmam. onun fikirlerini, yaşam tarzını, terbiyesini, müzik zevkini örnek alırım. benim için rol model odur. umarım yıllarca eksikliğini hissetmem.
burjuva, ailenin reisi. çocukların sömürülmesinde annenin ortağı. kızının patronu. onu iyi bir fiyata satmak veya başka biriyle yatıp hamile kalmasını ister ya da ihtiyaç duyar. augusto boel böyle yapıyor babanın tanımını. hay ağzını öpiym kız aguş!
hayatımda bana en fazla destek olmuş kişidir muhtemelen. tamam anne candır illaki ama anne duygularını belli eder, yeri gelir ağlar yeri gelir sarılır ama baba bunu göstere göstere yapamaz. 14 yaşımdan beri batmadığım bok kalmadığı halde her zaman bana destek olmuştur çaktırmadan, gösteremeden. hiçbirşey yokmuş gibi davransada yeri gelir bazen rakı içerken akar yaşlar gözlerinden. artık yaşlanmıştır lakin inceden, ufak tefek hastalıklar başlamıştır, eve girip uzandığını görmek varya hastalıktan dolayı sözlük, işte o an insan acizliği görür. ben gençtim, vardı her derdimin bi çözümü. ama artık o yaşlıdır ve yapıcak bir şey yoktur, senin her derdine çözüm bulan o adam için hiçbirşey yapamazsın. dertlenirsin, benim verdiğim sıkıntılar yüüzünden çıktı bu hastalıklar dersin. yatarken sorarsın ''baba, iyi misin?'' diye, ''iyiyim oğlum geçer birazdan'' der. ve senin sıkıntıların yüzünden o hasta düştüğü yatağında yaptıkları boşa gitmesin diye ''iyi o zaman babam ben ben bi duşa giriyorum'' diyip uzaklaşırsın güümseyerek salondan, duşa girceğin filan yoktur, sadece ağladığını görmesin daha da acı cekmesin diye döner arkanı gidersin.
baba var baba var <br> <br>olması kolay ama hak etmesi zor olan bir sıfatdır
düzgün bir babam olmadığı için kendimden büyüklere ilgi duymama sebep olan şahıs.
arabesk fantazi türü müzik dinleyicilerinin müslüm gürses, ferdi tayfur ve orhan gencebay için kullandıkları kelimedir.

(bkz: açmayın babalar)*
25 yaşında sigaraya başlamama eşcinsel olmamdan daha çok kızacağını ve öğrenirse beni bilmem kaçıncı kez evlatlıktan reddedeceğini düşündüğüm kişi.
kaybedilince değeri anlaşılan birey.