behzat ç

komedide leyla ile mecnun gibi, dramada behzat ç dir en iyisi.

polisleri allayıp pullamaktan ziyade bir çeşit ters ütopya denemesi. evet iyiler, ama iyi olmalarını istemeyen bir düzenin içinde yaşıyorlar. arka fondaki siyahlığı daha fazla vurgulamak için tuvale vurulmuş birkaç beyaz fırça darbesi gibi. zaten polisi allayıp pullayan bir çok polis dizisi oynandı, oynanıyor. oralarda polis iyi, devlet iyi, toplum iyi.... bir tek dallama suçlular var ağzımızın tadını bozan. onları da iyi devletimizin iyi polisi, iyi adaletimize, teslim ediyor ve iyi toplumumuz yatağında huzur içinde uyuyor.

behzat öyle değil.. ne kendisi ne ekibindekiler, öyle idealize edilmiş plastik kahramanlar (bkz: adanalı) değiller. herbiri bir şekilde sorunlu, hayatla yarım kalmış hesapları olan, üstelik bu hayatın çoğu zaman onları aştığı, yaşamanın acemisi insanlar.. kirli bir sistemin içinde işlerini yapmaya çalışıyorlar. behzat ç dizisi, "suç" kavramını insani boyutundan soyutlamıyor. toplumun sorumluluğunu gözlerden kaçırmaya çalışmıyor. devlet güzellemesi yapmıyor. bir ayna tutuyor bize. karşısında ne varsa tastamam yansıtan bir ayna. ne eksik ne fazla.
76. bölüm itibariyle behzat ç benim için türkiye de yapılmış en kaliteli dizi makamına oturmuştur. niye mi?
--- spoiler ---

çünkü bu bölümünde lezbiyen bir çifti barındırmış, lezbiyenliğin bir hastalık olmadığını, lezbiyenlerin de evli bir çift gibi birlikte yaşayıp çocuk sahibi olabileceğini abartısız ve usturuplu bir şekilde işlemiş. artı olarak lezbiyen de olsa kadının yine de heteroseksüel erkeklerin tacizlerine ve şiddetine maruz kaldığını en önemlisi lezbiyenliğin tedavi edilmesi gereken birşey olmadığını harun gibi angut bir adamın bile anlayabileceğini gözler önüne sermiş. bunu yaparken de harun un ''hamile bırakmayı nasıl başardınız?'' sorusunun dışında- ki o karakterden beklenen bir soru- hiçbir sulu lezbiyen şakasına yer vermeden çok düzgün yapmışlar

--- spoiler ---
zaten bayıla bayıla izlediğim behzat ç nin yeri artık çok daha sağlam bende. emeği geçen herkese benden kocaman bir teşekkür.
dün yayinlanan 78. bölümüyle efsane olacak dizidir. bütün ekibin akbaba'nin evinde toplanip rakiya düsmeleri, sonra akbabus'la hayalet'in onlara menemen yapmasi, sonra içmeye devam etmeleri, içtikçe açilmalari açildikça içmeleri... aga ben bu adamlari ilk defa bu kadar bir arada, ve yine ilk defa bu kadar yalniz gördüm. dibine vurmuslar resmen yalnizligin. hepsi öyle kederliydi ki, kederden bogulmamak için raki'nin güvenli limanina siginmislardi sanki.. amirim dagitti resmen.. bu adam ne kadar büyük bir uçurum tasiyor içinde böyle....? ve nasil basedebiliyor bununla? insan bakmaya korkuyor..
hepsi teker teker büyüdüler dün gece, ve büyülediler. bir de mahsuni baba dan "bilmem aglasam mi aglamasam mi" türküsünü söylemediler mi hep birlikte.. offf ki off.. raki içesim geldi ya la...

- senin biiiipini biperim bip!
+sen nasıl konuşuyosun lan bipin bipi!
-bip de bip
+ne olursan ol yine bip...

izlediğim biriki bölümden bunlar kaldı aklımda bu diziyi de sevemedim. seveni çok bipi çok bana da karışmamak düşer. *
star tvde geçtiğimiz sezon üslubuyla, işlenişiyle, senaryosuyla, karakterleriyle ve sezon finali ile hadi be dedirtmiş dizidir.
dizinin ilerleyişi ve karakterleri gün geçtikçe daha ilgi çekici hale gelmektedir.bir de behzat ç.nin harunu vardır ki; oy oy oy oy! bunun dışında dizi içerisinde çalan müziklerle de beğeni toplamaya devam etmektedir. mesela bu saate kadar 45. bölüm sonundaki müziği dinlemek için bekledim.

http://www.nekbey.com/2011/12/irem-candar-yoldan-gecen-adam-dinle.html
yeni sezona güzel başlamış ancak yönetmen değişikliğinden midir nedir bir tuhaf efektlerle sarmalanmış en sevdiğim türk dizisi. yeni sezonla anladım ki benim behzat ç yi bu kadar sevmemin nedeni onunda benim kadar takıntılı olmasıymış. demek insan bazen seyrettiği şeylerde kendini bulunca daha bir sevip bağlanıyormuş.
--- spoiler ---
savcının ölümünden sonra behzat' ın eve ilk girişi, eskileri hatırlaması kalbimizi acıttı. canan ergüder o role de diziye de çok yakışıyodu, ilk bölümde eski görüntülerinden verdiler de biraz gözümüz gönlümüz açıldı. harun iyice zayıflamış, gerçek yaşını göstermiş, hiç otuz yaşında adam gibi durmuyor artık. eda'ya platonik aşıkken daha eğlenceliydi sanki..hayalet ve cevdet'in seri katil diye şüphelendikleri akbaba'dan korkmaları, behzat'ın içine böcek girmesin diye kollarını ve ayak bileklerini bağlayan tipi de çok eğlenceliydi. umarım sonraki bölümlerde daha az araba sahnesi ve özel efekt kullanırlar. yapaylaştırmış diziyi.
--- spoiler -
ilk defa dün 1 saat kadar izleyebilme şansı buldum. bütün karakterler ayrı ayrı çok yaralı ve yalnız geldi. muhabbetleri gerçekçi, içten. klasik bir laf olacak ama sanki kendi evimizde, kensington odamızda bu muhabbetleri yapıyorduk. sevdim diziyi. insanı anlatan diziler hep hoşuma gitmiştir.