çirkinlik

fiziken umursamadığım durum lakin hep güzel beyleri hayal ettim ne var ki hep çirkinlerle çıktım. lakin estetik algı konusunu ilkçağ filozofları bile aşamamışken benim ipliyor olmam namümkün.

içgüzellik konusunda da önemli olan içi deyip gidip dış güzelliğe bakan insan yığınlarıyla kuşatılmış biri olarak; içini açıp bakabilecegim konularda fikir yürütmek daha mantıklı gibi. ama içerilerden gelen bir çirkinlik her şeyi bok ediyor bu çok net ki gayet farkındayım.
fiziksel gibi görünen ama kesinlikle kişinin enerjisiyle alakalı olandır. çirkinliği 'estetik kaygı' olarak ele alırsak, şusu şöyle busu böyle diye bik bik sabahlara kadar listeler döşeriz aslında ama günün sonunda, en sonunda bırakılan izlenim önemli. malum kültürümüz sağ olsun çok açık sözlü insanlarız, 5 yaşındaki çocuğa +20-30 yıllarca "sen çirkinsin, çirkin kal, giy dedi tu.." demeyi de biliriz, severiz. gel gör ki ne güzellikler var yaklaştıkça rahatsız olursunuz, gerilirsiniz, içiniz adeta yapış yapış soğur.

böyle tatlı ekşi sıfatlara ihtiyacımız olmadığını bi kavrasak ya, belki iyi çocuk olmadan da şirinleri görürüz, öyle yolda sokakta falan.

(bkz: blake lively)
çirkinlik çok kötü bi şey. sevgili bulamamamın nedeni. alttaki videoda işaretlediğim gibi bir durum. izleyebilirsiniz.

düzenleme: işaretlememiş. 39. saniyeden sonra başlıyor.

kalp gözü kör insanların görmüş olduğu bir şey.
allah çirkin şansı versin derler. bu bir avantaj sanırım. daha doğrusu avantaj olduğu yönünde bir pompalama var.
ayrıca ortalama üstü insanlara yaklaşımın daha temkinli olduğu söyleniyor. güzel, yakışıklı, çekici olmak bazen dezavantaj olabiliyormuş. çirkinliğe de güzelleme yaptık bugün yarabbi şükür.