çocukluğumun bayramları

arife gecesi uykunun tutmamasıdır, bayramlığını yastığının yanına koyup sabah olması için sabırsızlanmaktır,büyüklerin camiden gelmesini beklemektir, kim kaç para harçlık verecek diye kafada hesaplar yapmaktır,harçlığın büyük bir kısmını çatapat almak için harcamaktır, tanıdık olsun olmasın herkesin bayramını kutlamaktır, kapı kapı dolaşıp şeker toplamaktır, topladığı şekerlerin hepsini bir güzel yiyip akşama ızdırap çekmektir ve ve ve radyoda illa ki barış mançonun o şarkısını dinlemektir.

iyi bayramlar
efsaneleştirilecek bir yanı olmayandır. sıkıcıydılar, halen sıkıcılar.
küçücük bir aileydik. her bayram annem babam dışında sadece anneannem bize bayram harçlığı verirdi. her bayram manisaya, ona giderdik, yaptığı kalburabastıları ilk biz yerdik.. ben 7 yaşındayken vefat etti..

keşke yaşasaydı da aklım başımdayken anneannemle oturup konuşabilseydim..

o yüzden, anneanneleri hala yaşayanları acayip kıskanırım, bir o kadar da özenirim..
artık anlamı beni ağlatan anılar olan, 10 kasım'da kaybettiğim kıymetlim babaannemi, köydeki evimizin dolup taşmasını, harçlıkları, harçlıklarımın ablam tarafından gasp edilmesini, babaannemin sabah kahvaltılarında yediğimiz salçalı ekmekleri, tüm ailenin bir arada mutlu ve dağılmamış halde olduğu günleri hatırlatır... babaannem seni çok özledim...