gece gelen şiddetli mutsuzluk

aklıma nietzsche'nin şu sözlerini getirdi
"şöyle diyorsunuz bana: ” zor şey yaşama katlanmak.” peki ama, o zaman öğleden önceki gururunuz ve akşam vakitlerindeki kadere boyun eğişiniz neden?

zor şeydir yaşama katlanmak:ama bu kadar hassas olmaya kalkışmayın.çünkü sonuçta hepimiz sırtlarına semer vurulan şirin eşekleriz."
karşı koyulmadan içine düşülen mutsuzluk. yapabileceğin tek şey paramparça olmadan önce uykuya dalmaya çalışmak. yastığa sarılıp gözlerini kapatıp geçmesini beklemekten başka yapacak bir şey olmuyor ve genelde bu gecelerin sabahına uyanmak istemiyor insan. basitçe uykuda ölmeyi umuyor.
çünkü nihayet bir başına kalmışsındır.
zihnin derinliklerine itelediklerin gelip bulur bu sefer seni; günlük hayatına yansımaz bu, hatta ve hatta pratikte gayet "unutmuşsundur".
sonra o unuttuğun, zihninin en arkasına itelediğin, gece vakti gelir; karşında canlanır ve senden bunun -yani unutulmanın-hesabını sorar.

heh! işte bu sebeple hep gece vakti gelip bulur seni hüzün, keder, mutsuzluk. adına ne dersen de.
zihnindeki yakana yapışmak için ancak geceyi fırsat bulmuştur çünkü..