kasım depresyonu

öncelikle beni böyle güzel bir gruba dahil eden çok sevdiğim canım armut'a sevgiler....
her yıl geleneksel hale gelen kasım buhranı veya tıbbi adı kasım depresyonu, bana uğramadan gelin görün ki teğet bile geçmeden olmuyor. genellikle bu depresyon kasım ayı öncesi hafif dürtmeler yapar (bkz: sevgili kazığı, karşılıksız aşk, dost kazığı vs... vs..) onun sonrasında çalışıyorsak hafif hafif işi bırakma istekleri, çalışmıyorsak derin bir parasızlık sorunu ve tabi ki de bitip tükenmek bilmeyen bir sevgisizlik yalnızlık...
aslında haleti ruhiyyemi anlatmaya yetmeyecek entryler yazmak isterdim, fakat bu ara böyle köşeye sıkıştım gibi sevdiğim insanları bir bir kaybetme onlardan uzaklaşma içimdekileri anlatamama vs vs... anlayacağınız hepsi üst üste geldi. zafer olarak kendimize vaad ettiğimiz çoğu şeyin bile kaybındayız esasen ve farkında mıyız.... bence farkındayız. o yüzden bu kasım depresyonu bir nevi farkındalıktır. kendinde aymadır. aydınlanmadır!
geçen yıl içinden çıkamadığım bir duygu karmaşası ve savaşı içindeydim. onu bu ay çok güzel bir zamanda yendim. hemen arkasından değer verdiğim bir dostumun ne kadar bencil olduğunu ve sadece kendini düşündüğü o dünyada bir kurgu içinde yaşadığını öğrendim. ondan tabiki de uzaklaştım hepsinden adım uzaklaştım. zuhal olcay'ın düş-müş şarkısında ki gibi (dinlemenizi şiddetle tavsiye ederim şahsen bana bazı yenilgilerde en büyük teselliyi veriyor derinden) 'oraya da gitsem o kadar buraya da gelsem o kadar' sözlerini yaşattım yaşatıyorum kendimde. iyi depresyonlar diliyorum kendime bu ay yine battaniyeler üstümde oturup ağlamaklı bir havada ajda dinlemek, kahve ve sigara içmenin güzelliklerini yaşayacağım. sizleri bilemem.... :)
kasımda depresyon başkadır beybeeegh