hayatımı alıp lavanta tarlalarına boca edesim var. ciddiyim.
onca seviyorum yani bu mor renkli cağnım çiçeği. kolonyası, oda parfümü, ıslak mendili, şampuanı, duş jeli, sabunu, yumuşatıcısı, deterjanı... her tarafım lavanta olsun; 'bana mısın' demem. gayet ciddiyim.
lavanta koksun ortalık da yeter ki lavanta koksun. yaşlanmaktan kaçamıyor pekâlâ insan. yaşlandığım zaman -o kadar yaşarsam şayet- lavantalı bir evde bulmaca çözüp yitip gideceğim sanırım emekli öğretmenler gibi. hiç mühim değil. hâlâ ciddiyim.
"erkeğin kalbine giden yol, midesinden geçer." derler. benimkisi lavantadan geçiyor.
*