mehmet

türkiye istatistik kurumunun 2010 adrese dayalı nüfus sistemi ile elde ettiği verilere göre en sık kulanılan erkek isimleri sıralamasında üçüncüdür ancak mehmet emin, mehmet ali, mehmet akif ve hatta mehmet efe de ilk 100'ün içine girmeyi başarmıştır.
murathan mungan'ın eteğimdeki taşlar adlı şiir kitabında bulunan bir şiirdir.


"mehmet,
otur gölgesine
senin için diktiğim ağacın, aşkın
beni dinle
zaman az
sözlerden sonra belki kalmayız ikimiz de

kilidinde paslanan dilim
sevdiğini söyleyemiyor
her şiirimde ağız değiştiriyorum
korkuyorum
reddedilmekten korktuğum kadar
beni sevmenden de

yazmak ne ki,
dilvermezim karşında
içim yaban, içim ağrı, içim dağ
nice baksam
dilim az

ne zaman yollarına karşıcı dursam
içimin narı dağılıyor
kor ve tane tane
dağılıyor
benden sonraya yetecek kadar
benden önceye

dağılsa da biliyor
aşk çocukluktan gelir
yeter şimdiye

bir büyü kesesi gibi
çözülen ellerimde
görülüyor
kum ve nar
iç içe
avucumun içinde
kor ve tane tane

uyandığın güne değdim
terli bir gül ürperirken tenimde

aynı anda aynı rüya
iki beden
bir ihtimal
kaldı gözlerimizde
sarışın kum, siyah saten
ve narın renginde

susan dilim, uzun konuşmalar için
hecesine niyet çektim
payıma düşen
tesadüflerden
dalgınlık yapan bir ümit
ya da ümitsizliğin
siyah sukuneti içinde
niyet çektim
savatlı esmerliğinin ışıttığı
kalbim için
kalbine

geleceğini bilsem
içimdeki çölün kumundan gönderirdim sana,
çocukluğumun uykularından
çoktan boğulup giderdim
kendim su olmasam
dicle'den fırat'tan
kaç kez kurtulmuş canımı
denizinin yakınına bırakırdım
göğsümü çaprazlayan kollarım
teslimiyet nişanı
ilk baskında

kalbimin kütüğü
aşkın doğusuna kayıtlı
hafızı olduğum coğrafya
ruhumu çatan imgeler
iklim ve rüya söyler
dilim şehire gelmez
ne zaman aşka düşsem

kitabına diz çöktüğüm
kaderim değilsen yıldızımsın
ışığını görmeden gidemem

zamanın soluğu sende düzene girer
sen bozabilirsin ancak
bana yaptığın bu kör büyüyü
karanlığın kemikleriyle
konuşan bir şaman gibi
bekliyorum kapanmanı üstüme
suda çözülen bir muskanın sükunetinde
çoktan erimiş yaram
karışmış etime
çekip gitmek için seni bekliyor gövdem
dua, duman ve kendinin gurbetine

zamana bırakılmış
vaatsiz günlerin koyuluğunda
nice derin kazsam adını
bir şiirin başına
bilirim
sükun bulmayacak
yazımdaki sızı,
içimdeki yaban,
içimdeki ağrı,
içimdeki dağ

git kalbimden mehmet,
beni bana bağışla!"