muhabbet kuşu

daha çok birbirleriyle muhabbet ederler. eğer birden fazlasını besliyorsanız sizinle muhabbet etmeye tenezzül etmez sikine bile sallamazlar.
yalnızlığınıza eşlik etsin istiyorsanız tek besleyin ve mutlaka yavru iken alın. tam bir sevgi pıtırcığına dönüşürler. elinizden yem yemeler, kulağınızı cimcirmeler falan.. benim vardı yeşil renkli bir tane. ismi kiwi idi. kafesinin kapısı hep açıkti.. omuzumdan hiç ayrılmaz, sofrada bizimle yemek yardi.
tabi fazla özgürlük bozdu keratayı. balkonun camının açık olduğu bir gün özgürlüğün kışkırtıcı sesine kulak verdi ve pırr diye uçup gözden kayboldu.. o gün bu gündür hem özlerim hem yolunu gözlerim şerefsizin.
omzuma çıktığında sinirlerimi alt üst eden hayvan. seviyorum sevmesine de... böyle tırnakları batıyor sanki acayip derecede huylanıyorum. uykudan uyandığı anda bıcır bıcır ötmesiyse ayrı bir mesele. sus iki dakika, biraz da ben anlatayım şerefsiz...
ayrıca bir umut sarıkaya çizgi öyküsünü getirdi aklıma. yedinci kareye dikkat:

mavişi öyle severdim ki, okuldan eve gelen ben onunla ilgilenir; suyunu, yemini değiştirirdim. çocukluk işte, çocuk aklıyla sevdiğim ilk kuşumdu. bir gün eve akşam saatinde geldiğimi anımsıyorum; onun sesini duymuyordum bir şeyler olduğunu anlamamıştım. annemin yaptığı hareketleri izliyordum sadece; kafesine gidiyor, kafes kapağını açıyor ve onu oradan çıkarıyordu. bende; "annem, herhalde kafesini temizleyecek" diye, düşünüyordum. öyle değilmiş. maviş soğuktan ölmüştü. sessizlikle beraber, nasıl bir tepki vereceğimi bilmiyordum. bir daha da evde kuş besleyememiştim.