ilk kobani'den gelenleriyle tanışmıştım... başlarda şüpheci bakışlarıylarıyla bir kaç yeni yetme genç olanlarına hesap vererek sokulabiliyordum yanlarına... sonradan aşinalıklar tanışıklıklara; tanışıklıklar dostluklarla dönüştü...
dostça davet edildiğim sofralarında gözlerinde yıkılmış evlerinin, gömülememiş oğulların ve yarınsız torunların buğulu bakışları olan kadınları gördüm.
gülten akın da görmüş olmalı dedim kendi kendime böyle gözleri; zira şu dizeleri başka ne için yazabilirdi ki...
*
"ben değil sofraya ölüm oturdu
peynir yedi beni, zeytin yedi beni
ekmeğe uzandım, ellerim düştü
elmadan gözlerim yandı, kör kaldım
su değil sel aldı beni
ben değil sofraya ölüm oturdu