sabah ezanı

rahatsız olunan şeymiş . tabii bu da islama ait diye aksi takdirde ninni gelirdi bunlara..
bu ülkede kilise çanlarının çalması kadar sabah ezanının okunması normal bir şeydir. çünkü bu ülkede dini hoşgörü vardır. geniş kitleleri etkilemiş tüm inanç sistemleri ibadetlerini istedikleri gibi yaparlar. hristiyanların kilise çanları çalıyorsa benimde ezanım okunacak.

hristiyanların müziği çan olabilir, belki bizim ezanımız daha uzun sürüyordur. ancak bu bizim inancımızdır. bunu biz seçmedik. arapça okunmasını biz müslümanlar seviyoruz. sanırım ateistlerin bu konuda ne düşündüğü umrumuzda değil. ayrıca kilise çanına oranla daha fazla ezan duymanız ülkenin büyük çoğunluğu müslüman olduğu için, herkesin evinin yakınına cami yaptırmasından kaynaklanır. eğer cami görmek, sabah ezanı duymak istemiyorsanız ateistler toplanır bir popülasyon* oluşturursunuz ve mahallenize cami yaptırmazsınız.

kilise: hristiyan ibadethanesi. kilise çanı:katolik kiliselerinde sabah, öğle, akşam üç vakit çalan çan.

benim için inanılmaz bir temizlikdir sabah ezanıı .kalkıpta duymuşsam eğer o günn mutlu ve huzurlu bir gün geçiririm
kim ne derse desin en huzur veren ezgidir. insanin ruhunu oksar adeta, inansaniz da inanmasaniz da.
sevgiden , ibadetten , dayanışmadan ve en önemlisi estetikten birinciliğe oynayan dini ritüeldir
sabah ezan sesine uyanıp dinlemek bana huzur veriyor. dinlemeyi de çok severim. o vakit o sokağın sessizliği güneşin doğma çabaları ve elimdeki sigara ile kahve birlikteliği en sevdiğim zamanlardan bi tanesidir
rahatsız olabilirsiniz herkesin sevmesi gibi bi durum yok ortamda ama homofobiklikten yakınıp da islamfobikliğe bayrak kaldırmak da bana tuhaf geliyor. her zaman derim sorun toplumdaki saygı eksikliği.
nar kabuğunu tarçınlı suda bi müddet bekletip sonra balla içerseniz vücudunuzdaki eksikliği giderirsiniz .
(bkz: komiklik yaptım )
(bkz: gülsenize lan )
bazı sözlük yazarlarının tamamen müslümanlara olan nefret * ve aşağılayıcı bakış açısını kustuğu başlıktır. ki bu yazarlara sorsan her hangi bi ayrımcılıkla ilgili fikirlerini "hoyor horkos ozgordor" diye yanıtlayacaktır. bazı şinobiler laik devlet kavramından sanırım "dinsiz insan, toplum" gibi bir mana çıkarıyor, çıkarmasınlar. halkın çoğunluğunu oluşturan bi dini grubun dini ritüel ve ibadetleriyle bu kadar sık karşılaşmak şikayet edilesi ve ağlanası değildir. bu nereye gitseniz böyledir. evet müslümanlar bu ülkede çoğunluktalar ve ibadet çağrıları ezandır camiler her yerdedir ve doğal olarakta sık sık ezan sesiyle karşılaşacaksınız ezanın arapça olmasına gelince de bu sizi hiç mi hiç ilgilendirmez * o ezanlar okunacak namazını kılan kılacak sizin içinde üzgünüm. * * *
sevgiden, ibadetten, dayanışmadan ve estetikten en uzak dini ritüeller arasında birinciliği hakedendir!
hadi 1500 yıl önce, elektrik yok, kentler bu kadar kalabalık ve sıkışık değil, saat falan da olmayınca, böle bağırtılar işe yarar ve bu kadar rahatsız etmezmiş...
ama şimdi, bu zamanda ve böyle berbat kentsel ortamlarda oluyor mu yahu?
cidden savunulabilecek bir uhrevilik, bir işlevsellik veya estetik var mı ortada? ezanın işlevini ve eda edilişini tartışmanın, islam ve din düşmanlığıyla ilgisi yoktur, insanlık ve yerindelikle ilgisi vardır dostlar... *
sabah sessizliğinde hem korku, hem huzur. aynı zamanda hüzün ve umut. geçici bir dine yakınlaşma hali, aciz hissetme durumu; es-salatu hayrun mine'n-nevm'in gizemli tınısı, belki güvenebileceğin bir varlığın olduguna inanma isteği. eğer uyanmıssam pencereyi açtırır gayrı ihtiyari, dinlerken hafif gözlerim dolabilir bile.
sabahın o vaktinde su lavaboya degil de süngere aksın, ses olmasın alt komşuya diye abdest alırken lavabo giderine sünger koyan annemi hatırlatır sonra, anneannemi hatırlatır, fakültede çizim masası başında sabahladığım geceler gelir aklıma.
ve hayat geçer.
musluman degilim ama rahatsiz da olmuyorum. hatta seviyorum, tinisi hos geliyor. en azindan turkiye'de okunaninin. birlesik arap emirlikleri'ndeki muezzinler cok farkli okuyor mesela. hic buradaki gibi ezgili degil.

-keşke saati biraz daha ileri saatlere alınsa
-keşke imamın sesi daha sevimli olsa, ürkütmese
iğneyi kendine çuvaldızı ele batıran gerçek müslümandır diye biliriz...
başkalarının rahatsız olduğunu beyan ettiği birşeyin rahatsız edici olmadığını ve saygı göstermek gerektiğini iddia etmek, çok mu saygıdeğer bir tutumdur acaba? dedirtir...
evdeki namazdan, mekkedeki hacdan veya bireysel oruçtan rahatsız olmak başka birşeydir. ona islamofobizm denilebilir.
ancak, islamiyetin kimliğiyle alakası olmayan gerçek bir gürültüye saygı beklemek de ayrı bir ironidir!!!

*
türkçe okunsa bu halinden daha fazla etkilemeyeceği kesindir. ırkçılık yapıpta ezanı da anadilimzde istemeyelim. herşeyin orijinal hali güzeldir. zaten anlam olarak da türkçede tam karşılığı olmayan tanımlar var. yerini tutmaz.
saba makamında okunan ezandır. müminler için huşu ve huzur nedenidir.
islamcilarin 'dini ozgurluk' kisvesi altinda hukmunu gosterme, insanlara her zaman kontrol edildigini hissettirme ve gucunu empoze etme araci.

(bkz: ego)
(bkz: guc)

arapca olmasindan ziyade, 'olmasi' temel ozurluge hakaret en temelde.
kaç desibel olduğunu tespit edip, belediyeye gürültü kirliliği olarak şikayet etmeyi deli gibi isteten "kükrelti"(!)dir.

edit: evim cami karşısında. cami 2 minareli, her minarede 2 balkon(!), her balkonda dört hoparlör var da... demek ki amaç uyuyanı uyandırmak. hastayı, bebeyi, islam olmayanı... kimse uyumayacak! net.
yazın resmen iskencedir. evinizin yanında cami, caminin de 8 hoparlörü varsa cam da açıksa ve okuyanin sesi de berbatsa görüyorsun ezgiyi.