saruman'ın gandalf'a duyduğu öfke

kökenleri çook eskiye dayanan bir aşk- nefret ilişkisinden mütevellit olaydır efendim. anlatayım.
gandalf ve saruman gençlik yıllarında yedikleri içtiklerinde ayrı gitmeyen iki iyi kanka idi. her yere birlikte seyahat eden bu iki idealist büyücü, maceradan maceraya at koştururlardı orta dünyanın ovalarında ve dağlarında.

günlerden bir gün bu iki kafadar, ered mithrin dağlarında korkunç bir kar fırtınasına yakalandılar. kendilerini zar zor bir mağaraya attılar. dışarıda kar göz açtırmıyordu ve ikisinin de götü soğuktan donuyordu. çeneleri titriyor, bir çözüm bulamazlarsa öleceklerini biliyorlardı. bu sırada gandalf'ın aklına bir fikir geldi. " bak kanka, ya burda it gibi kuyruğu titreyip gebereceğiz ya da birbirimizi ısıtarak hayatta kalacağız" dedi. saruman'ın "ama nasıl" diye soran saskin bakışlarına aldırmadan, "birbirimizi sikerek" diye bitirdi sözlerini.

to be continued...
bu fikir başta her ne kadar aykırı bir fikir gibi gelse de, zaten başka da şanslarının olmadigini gören saruman kabul etti bu öneriyi. yazı tura attılar ve gandalf kazandı. önce gandalf, sonra saruman sırayla birbirlerini ısıtacaklardı. hak geçmesin diye de, 100 e kadar sayacaklardı. arkadaşının arkasına geçen gandalf, hunharca kolilemeye başladı arkadaşını. saruman, bir yandan yavaş yavaş sayıyor, diğer yandan vücuduna yayılan sıcaklığın mı, yoksa ahenkli biçimde kolilenmenin mi kendini bu kadar mutlu ettiğini düşünüyordu. bu konu üzerinde fazla durmuyor, keyif almaya bakıyordu. ama bir yandan da aldığı keyfi belli etmemek için özel bir çaba harcıyordu. ne de olsa arkadaşlardı. o kadar yakın olduğu arkadaşı kendini sikecek değildi ya.. sonuç olarak birbirlerini ısıtıyorlardı.

gandalf'ın işi bitip sıra saruman'a geldiğinde, gözleri saruman'ın önünde sallanan heybetli kobraya takılan gandalf içinden, "oh my god, resmen zenci yarrağı gibi.. ben bunu hayatta alamam..." diye geçirdi. saruman arkasına geçip tam geçirecekken, gandalf'ın aklına kurnazca bir fikir geldi. sihirli değneğine dokunup birkaç sihirli söz
söylemesiyle, dışarıdaki fırtına dindi, güneş açtı ve ortalık ısındı. kıvrak bir hareketle saruman'ın kobrasının altından kendini kurtararak, "bak sarumancım, hava ısındı. artık beni ısıtmana gerek kalmadı. yine de çok saol bebeğim" dedi. gandalf götü kurtarmış, saruman hayal kırıklığına uğramıştı. ama yapacak bir şey yoktu. sonuç itibariyle hava ısınmıştı. şimdi gandalfı sikmek konusunda ısrarcı olsa, arkadaşı, "yoksa sen ibne misin" diye
üzerine gelebilirdi..

toparlanıp mağaradan çıktılar. saruman gandalf'dan mağarada olanların aralarında kalması hususunda söz aldı.
"ayıp ediyosun kanka biz arkadaşız" diye arkadaşını rahatlatan gandalf içinden, " karpuz gibi de göt varmış bu saruman lubunyasında. tadı damağımda kaldı amına koyim. keşke bine kadar saysaydık." diye düşünüyordu...

to be contiued

tabi ağzında bakla ıslanmayan gandalf, verdiği sözü tutmadı. gittiği her yerde bu olayı ballandıra ballandıra dile getirdi. "önce saruman teklif etti. zaten ben onun yollu olduğunu tahmin ediyordum. götü başı ayrı oynuyordu.", "altımda yılan gibi kıvranıyordu. taşşaklarını da sok erkeğim diye inliyordu", "sabaha kadar 5 posta attım", "ilk sana verdim dedi ama ben yutmadım. götü moria'nın yeraltı tünelleri gibi olmuştu" şeklinde bire bin katarak anlatıyordu.

tabi bu laflar kulaktan kulaga yayıldı. orta dünya'da sarumanla karşılaşan herkes "gandalf'a var bize yok mu?" şeklinde laf atıyor, kimileri kaş göz hareketiyle, olmadı sikini avuçlayarak imalı tavırlar sergiliyorlar, daha ileri gidenler götünü parmaklayarak işi fiili tacize kadar götürüyorlardı. artık toplum içine çıkamayan saruman
depresyona girdi. yaşadıkları onu derinden etkilemişti. bir müddet mordor topraklarına gitti ve kendisinden uzun bir süre haber alınamadı. saruman'ın hayatındaki bu karanlık dönem hakkında elimizde çok az bilgi vardır. rivayetlere göre bu dönemde boğazına kadar bataklığa batmış, alkol ve uyuşturucuya bulaşmış, çirkin trollerin ve iğrenç orkların sefil isteklerine boyun eğmiş, rezil bir hayat yaşamıştır..

ancak gandalf'ın kendisine yaptığı madiliği hiç bir zaman unutamamış, ona karşı hissettiği nefret gün be gün büyümüştür. nihayet günün birinde şansı dönmüş, o zamanlar vurucusu olan bir ork'un zengin ve güçlü patronu sauron ile tanışmıştır. zaten kendisine çok kötü davranan ve zaman zaman ona buna pazarlayan uruk hai ismindeki ork'u zehirleyip ondan kurtulmuş, sonra bin bir türlü işve ve naz ile sauron un yatağına girmeyi başarmıştır. onun zenginliğini ve gücünü kullanarak gandalf'tan intikam alma zamanı gelmiştir artık.

hikayenin geri kalanını biliyorsunuz zaten.

gülme krizine sokan hikaye. hayır çok ucuz, çok yavan ama bu kadar yüksek orta dünya bilgisiyle böyle bir ucuzluk birleşince çok değişik bir şey çıkmış ortaya.
bu arada
(bkz: eski yazarlar geri gelsin kampanyası) harbiden.
2. çağın bitip 3. çağın başlamasıyla birlikte sauron tehlikesini bastırmak isteyen valar, orta dünyaya beş elçi göndermiştir. bu elçiler plana göre orta dünya halklarını örgütlenip saurona karşı savaşta onları gazlayacaklardı. saruman bu ekibin başı ilan edilmiştir.
batıdan yelken açan bu beş maia ruhunun arasında gandalf olarak bildiğimiz olorin de vardır.
bunlar lhun körfezinden gri limanlara geldiklerinde, lindon elflerinin lideri cirdan kendisine verilmiş olan elf yüzüğü narya'yı gandalfa verir. saruman bunu öğrenince gandalfa bir uyuz olur. zira yüzüğü kendisinin hakettiğini düşünür paçoz.
neyse efenim saruman, alatar ve pallando birlikte rhun diyarına yani doğuya, saurona tapan ve onun müttefikleri olan halkları aydınlatmak ve onları özgürleştirmek için yola çıkarlar ama saruman "bize buradan ekmek çıkmaz" diyerek geri döner orta dünyaya, hal böyle olunca rezil olur ufaktan, ama gandalf o sıralarda dunedain ile birlikte orta dünya'da mücadele vermekte olup elflerin ve insanların gözünde parlamaktadır. kendisi yine bunu çekemez ve madilenmeye başlar.
bu da yetmezmiş gibi elrond ve galadriel saruman'a sümüklerini bile sallamazlar. bu efendi de kulem olsun diye gondor hükümdarından isengard ister, vekilharçta "buralar dutluk olmasın bari, hem it kopuk doluşuyor buralara, şu fukaraya verelim bu kuleyi" diyerekten anahtarı atar önüne.
o da nesi kulede bir görme taşı, palantir bulunmaktadır. saruman palantir ile uğraşırken sauron frekansa bağlanır ve saruman'ın aklına fısıldamaya vesvese vermeye başlar. saruman tabi eski kurt hiç yüz vermez amma ve lakin sauron çoktan onun aklını zehirlemiştir.
bu arkadaş yüzyıllarca yüzük nasıl yapılır onu anlamaya kafa patlatır ve sike sürülecek bir yarar sağlamadan geçirir yıllarını. aynı zamanda özentinin teki olduğu için gandalf içiyor diye cigara'ya başlar (evet hobbitlerin içtiği şey tobacco değil weep).
bir vakit gelir saruman yüzük yapmayı becerir ama yüzük baya uyduruk olur ve bunun farkındadır. ardından bunu dışladıkları ve gandalfı sevdikleri için millete uyuzluğundan tek yüzüğü almak ister kendine, bizimkilere ihanet edip sauron'a istihbarat sağlamaya başlar, gandalfı döver falan oraları biliyorsunuz zaten.
sonra sauron'a da ihanet eder ama bir halta yaramaz. en son entler hallaç pamuğu gibi silker bunun uyduruk mordor'unu sonra shire'ye kaçar sırf gandalf hobbitleri çok seviyor diye, hobbit ülkesini yok etmeye çalışır, geberir gider.