sevgiliden ayrılmak

herkesin harcı değildir. mutsuz olsa da ayrılmayı gözü yemediği için senelerce mutsuz olan insanlar olduğunu düşününce sevgiliden ayrılmak cesaret ister.
ama benim gibi sürekli eften püften bahaneler bulup ayrılanların yatacak yeri yoktur. vicdan azabının yanı sıra, pişmanlık ve özlem ağır basar. son mesajlar okunur, resimlere bakılınır, acaba onun gibisini bulabilir miyim sorusu kafayı tırmalar. eşe dosta bitirdim diye haber verilinir ilgi alaka beklenilir. karşı tarafın düşündüğünün aksine kalpsiz değilseniz canınız en az onun kadar yanar.
en güzeli beyni alkolle uyuşturup boş gözlerle televizyona bakmak, düşünmemektir.
yoldasın ama yol yok gibi.
trensin ama önünde ray yok gibi vs vs.
sancısının ilişkinin süresi ile alakası olmadığını bildiğim mevzudur..
halalar, yengeler, toplumsal dengeler ve gölgelerin gücü adına;

bunu söyleyen tarafın gerçekleştirdiği bir eylemmiş "onlar kovmuyor, ben istifa ediyorum" gibi bir hava alan tek ben miyim acaba

halbuki "sevgiliyle ayrılmak" daha ortaklaşa, daha evcimen gelmiyor mu kulağa?