davulun sesi uzaktan hoş gelir deyiminin aşk versiyonu. en güzel evredir.sonra ki evre 5 çocuk babası ve memnuniyetsiz bir kadın kocası kafası. ama ben flört evresini beceremediğim için direkt o çilekeş adam oluyorum. siz benim gibi olmayın.
''tam 23 kere intihara kalkışmış ve her birinde de inatla hayata itelenmişti ümit yaşar oğuzcan.ümit hayattan kopmak için çok çabalamış lakin başaramamıştır, babası lütfü bey, annesi güzide hanım kahrolur oğullarının vaziyetine.tabii bir de vedat var. ümit yaşar'ın biricik oğlu. babasına duyduğu müthiş bir öfke var içinde defalarca gözlerinin önünde intihara kalkışmış olan babasına. dün bir kez daha canından vazgeçmişti ümit. babası lütfü oğuzcan zor yetiştirmişti oğlunu hastaneye.ve oğlundan çok torunu için endişelenmişti bu sefer lütfü bey, vedat'ın gözleri artık korkudan çok kin ile ıslanmıştı. dayanamıyordu çocuk,aciz bir babanın ölüme koşup varamayışına tanıklık etmekten yorulmuştu. tedavi edildikten sonra taburcu ettiler ümit yaşar oğuzcan'ı.
sonrası;
duydukları gürültüyle kıraathaneden fırlayanlardan biri eyvah!dedi. düştü çocuk, galata'dan düştü! yetişin.yerde yatan çocuğun etrafında toplanan kalabalık çocuğun elinde bir kağıt buldular. sımsıkı kapalı parmakları,avucuna hapsolmuş bir kağıt..zorlukla aldılar ellerinden kağıdı şöyle yazıyordu buruşmuş kağıtta;
intihar öyle edilmez,böyle edilir baba!
6 haziran 1973
pırıl pırıl bir yaz günüydü
aydınlıktı, güzeldi dünya
bir adam düştü o gün galata kulesinden
kendini bir anda bıraktı boşluğa
ömrünün baharında
bütün umutlarıyla birlikte
paramparça oldu
bir adam benim oğlumdu.
twitterda ansızın anasayfama düşen kadın. hakkında bildiğim tek şey güzelliği ve seksiliği. gerisiyle pek ilgilenmedim zaten. jane birkin beni acil ara.
ulan bu ankara bizi çok üzdü be.
ankara'da sabahlara kadar içip kızılay'ın sokaklarında bas bas şarkı söylediğim günleri özledim.
ardıç kitapevinde saatlerce çay içip kitap okumayı,dostlarla edebiyattan konuşmayı özledim.
konur sokakta bir aşağı-bir yukarı boş yürümeyi özledim.
fidan kültür kafede dostlarla bi çay bi sigarayla ülkeyi kurtarma planları yapmayı özledim.
aynı dostlarla karakollarda sorguya çekilmeyi bile özledim, hayattaydılar çünkü.
ankara'da halk için mücadele vermiş gençler ahmet kaya'nın arka mahalle türküsüne en az bir kere bir sigara yakıp ağlamıştır.
henüz ankara'nın en hüzünlü şiiri yazılmadı. kalanlar ölenlere yazsın arkadaşlar.
ben artık ankara'nın herhangi bir sokağında bile ayık gezemem çünkü.
kız arkadaşım burda olduğu için yakın zamanda katıldım bende sözlüğe. fakat kısıtlama sorunu yaşamıyoruz, çocuk değiliz sonuçta ''onu yazmışsın,bunu yazmışsın'' gibi sorularla boğmuyoruz birbirimizi. kendini bilen insanlarız. genelde bir haltlar karıştırmak isteyen insanlar bu durumdan rahatsız olur arkadaşlar üzgünüm. şifreni istiyorsa ver mesela ne haltlar karıştırdığını görsün o da,görmesini istemiyosan karıştırma o zaman.eee çünkü zaten bi yerde patlar o, dedikoduyu seven insanlarız sonuçta...
kürtler sadece doğu'da değil,batıda da katledilmiştir ve katledilmeye de devam etmektedir. işid ve pkk'ya yönelik yapılan eş zamanlı baskınlarda ışidliler kelepçesiz karakollara götürülürken terörist olarak anlandırdıkları kişileri evlerinde infaz etmişlerdir. infaz edilen kişiler ise kürt/alevi kökenlidir. doğu'nun sadece kürt bölgelerinde insanlar toplu şekilde katledilmektedir. batıda bunu yapmaları mümkün değildir çünkü ''o sokağa tankla gircez biz yıkıcaz, türkler hangisi onların tarafı vurmayalım'' deme lüksleri yoktur. bu yüzden belirledikleri kürtleri zaten evlere yapılan operasyonlarda infaz etmektedirler. doğuda olduğu gibi batıda da katliam vardır. cizre'ye üç maymunluk yapmaya gerek yok. insanlar ölüyor. bakın polis,sivil,pkk değil ''insanlar'' ölüyor.
sofar ankara ile keşfedip deli gibi dinleyerek sesine,tarzına,mizacına hayran kaldığım yetenekli bir insan kişisi. fakat albümde amatörde dinlediğim kadarıyla keyif almadığımı da belirtmek isterim. 'saçlar'a klip çekmiştir, uzun bi süredir takip edip dinleyen arkadaşlar farkı görecektirler.