peron yuzyirmisekiz

Durum: 114 - 0 - 0 - 0 - 04.06.2016 20:48

Puan: 1916 - Sözlük Kezbanı

9 yıl önce kayıt oldu. 6.Nesil Yazar.

Toplumun kanayan yarasıyım.
  • /
  • 6

yazarların ruh halini en iyi anlatan şarkılar

sevgiliden ayrılmak

yoldasın ama yol yok gibi.
trensin ama önünde ray yok gibi vs vs.

dersim

munzur festivaline bi türlü katılmak nasip olmayan memleketim.

uçurtmayı vurmasınlar

''ben işemedim ki, mickey işedi.'' repliğinin geldiği ve çocuk oyuncunun oyunculuğuna hayran kaldığım muazzam bir film.

twitter

ülkenin karıştığı dönemlerde ilk kapatılan sosyal medya olması twitter'in ne kadar ses getiren bi site olduğunu göstermektedir.

sözlük yazarlarının aldığı en iyi iltifatlar

"ulan vallahi çok güzel gülüyorsun,allah gibi."

günün sözü

rakı için sarhoş olun,ıslıkla bir şeyler çalın,geberiyorum kederden. (bkz: nazım hikmet ran)

aşk bitti

bitmeyen aşk yapmışlar bunu da bu şarkı ile desteklemişler.

hüsnü arkan

müziğin yanı sıra

mino'nun siyah gülü
hiçe doğru
ölü kelebeklerin dansı
menekşeler,atlar,oburlar
uyku
naş
hırsız ve burjuva
uzun bir yolculuğun bittiği yer

kitaplarının yazarı.

sevgi

aşkın saygıyla bütünleşip şekil almış halidir.

pisinge

görüşleriyle/fikirleriyle hemfikir olduğum yazar. bir gün birini vekil tayin etmem gerekirse aklıma ilk gelecek olan kişi.

ayı sözlük yazarlarının şu an dinlediği şarkılar

intihar

aklı başında olan insanların gerçekleştirdiği eylemdir. onca yazar delirmiş olamaz.

nilgün marmara

okul numarasıyla mezar numarası aynı olan yazar. 128 nilgün.

''ece ayhan 13 ekim 1987’de, nilgün marmara’nın cenazesinde, nilgün’ün annesinin yanına gider ve okul numarasını sorar, annesinin söylediği sayı nilgün’ün mezar numarası ile aynıdır.''

ece ayhan bunun üzerine şu mısraları yazmıştır;

''aldırma 128!
intiharın parasız yatılı küçük zabit okullarında
her çocuğun kalbinde
kendinden büyük bir çocuk vardır
bütün sınıf sana çocuk bayramlarında
zarfsız kuşlar gönderecek.''

yazarları etkileyen edebi alıntılar

''niye izin vermiyorsun yoluna kuş konmasına,niye izin vermiyorum yoluma kuş konmasına,niye kimseler izin vermez yollarıma kuş konmasına?
"öyle güzelsin ki kuş koysunlar yoluna" bir çocuk demiş.'' (bkz: nigün marmara )

gece okunan şiirler

ne çıkar siz bizi anlamasanız da
evet, siz bizi anlamasanız da ne çıkar
eh, yani ne çıkar siz bizi anlamasanız da.

hiçbir şey! kadınlar geçtiği o kadın kokusu anlarında
yıkanmış, mayhoş ve taranmış duygularıyla
dönüşür içimizde az menekşe, bir sarmaşık
menekşe, hadi neyse, mor deriz sarmaşıklara
mor deriz, mor bilinir çünkü, bir yandan güneşler kurur
her yandan güneşler kurur, sanki yaz günüyledir
bir adam kayboluyordur bir taşra sıkıntısıyla
deriz ki, “şuram ağrıyor” bir de, “başım dönüyor”, “yanıyor avuçlarım”
belki de bir çığlık mı bu, bu seziş, bu yakınma
bir çığlık, hem de nasıl, katılmış, donmuş, yaşıyorcasına
uzansak ellerimizde uzansak avuçlarımızda, bir çığlık
nedir mi ellerimiz-korkunçtur bir elin bir köşesinde insan olmalarıyla-
korkunçtur insan olmalarıyla kıyısında bir yüreğin
kıyısında gibi yangından, çok karanlıktan geçilmez caddelerin
ve korkunç anlamsız gözlerinde ha dünya ha bir park bekçisinin
korkunçtur insan olmaları, bir ceset, suda bir şapka gibi sallanaraktan
bitmeyen bir selam gibi, hastayken, inceyken, yalnızlıklarda aranan
korkunçtur-bunu anlıyoruz-bir yüzün en çoğul beyazında
korkunctur insan olmaları güz ortalarında, eriyen türbe ışıklarında
ve korkunçtur eriyip kaybolmaların bir köşesinde insan olmalarıyla
korkunçtur korkunç!
diyerek: ben kimim, kime anlatıyorum, neyi anlatıyorum ayrıca
neyim ben, bu olanlar ne, ya kimdir tüketen isteklerimi
tüketen kim. hani görmeden daha, sezmeden herşeyin bittiğini
ama ne zaman saçları kurularken çok eski bir alışkanlıkla
çökerken üstümüze bir sözün, bir gümüş kupanın o sebepsiz inceliği
ansızın bir ürperişte: bitti mi herşey bitti mi
yoo, hayır! öyleyse kimdir tüketen isteklerimi
bir rüzgar, duyulup binlercesi birden bir rüzgar
birakıp giden beni bir kenara, bir uzağı, yada bir boşluğu bırakır gibi
ve ben ki hazırımdır bir süre unutulmaya
ama hep sorulur gibidir benden: ben şimdi ne yapsam acaba.
ben şimdi ne yapsam, ben şimdi ne yapsam kaç kere yalnız
hem bunu kaç kere söylemek, ne türlü söylemek adına
eskimiş fırçalarda, kırılmış şişelerde, tozlanmış ilaç kutularında
okunmaz kitaplarda, uzaksı giyişlerde çocuksuz avlularda
anlamsız kahvelerde, bir yolun çok ucunda, asılmış koyun butlarında
ben şimdi ne yapsam, ben işte ne yapsam kaç kere yalnız
kaç kere yalnız, ama kaç kere yalnız, gene kaç kere insan olmalarımla

kapansam, evlere kapansam, yıkanmış bir deniz bulacaksam orada
anılar bulacaksam – anılar mı dediniz? – ne sesli bir vuruşma
odalar bulacaksam, odalarda kadınlar, çiçekler, çok aynalar
rakılar, gene rakılar, kırıklar sonsuz yaralar
bulacaksam orada, bir koltuğu bir koltuğa doğru
bir yüzü bir yüze, bir eli bir ele doğru yaklaştıran çocuklar
sinekler bulacaksam, kaskatı yapan boşluğu, sinekler
zorlanmış bir gülüşten – iğrenip birden – kusmalar, bulantılar
bulacaksam belki de: susanlar, bilmem ki niye susanlar
ölüler bulacaksam – ölü gözleri onlar, cesetler, giderek dışa vurmalar –
ne dedik, dışa vurmalar mı, yani ilk aydınlığı mı ölümün?
ölümün ilk aydınlığı mı, ne dedik, sahi biz ne deseydik bu konuda?
ne deseydik bilmiyorum, ama var bu kadarcık bir şey insanın sonsuzunda.
bu kadarcık bir şey – iyi ya, peki, şimdi kim var sırada? –
sakın ha! biz yoğuz, bizi unutun, yok deyin adımıza.
yok deyin çünkü biz.. biz işte korkuyoruz ne güzel korkumuzla
ne güzel ellerimizle.. başlayın, hadi başlasanıza!
örneğin bir kahve falı? az müzik? diyorum biraz iskambil!..
ama hiç seslenmeyelim – seslenmeyelim – içimizden oynayalım.
ayrıca,

– dört kişiyiz!
– hayır on!.
– bin kişiyiz!
– bana kalırsa..

ne kadarcık bir fark var bizimle bütün insanlar arasında?
öyleyse başlayalım: koz kupa! ah şu sinek onlusu bire bir unutulmaya..
çayınız soğuyacak! çayınız mı dediniz? ne tuhaf biraz anlıyorum.

– üç karo!
– pas diyorum!
– susalım baylar, dört kupa!

ah şu sinek onlusu! koz kupa! çayınız mı dediniz? susalım!
susalım – niye susalım – anılar mı dediniz? ne sesli bir vuruşma!
ya sonra? bırakın şu sonrayı, bilmem ki nedir o sonra?
gene mi? başladınız mı? peki şimdi kim var sırada?
sakın ha!
biz yoğuz, bizi unutun, yok deyin adımıza.
yok deyin çünkü biz..
biz işte korkuyoruz ne güzel korkumuzla
ne güzel ağzımızla..
yok canım, ben var ya, istiyorum sırada olmayı.
istiyorum – sahi mi? – ama isterseniz siz olun.
siz olun, biz olalım, kim olacak? – hep böyle oyalansanıza –
yani; “şu sinek onlusu, susalım baylar, koz kupa.”
gibi oyalansanıza,
biraz oyalansanıza.

bir oyun başka olamaz oyundan gibi
bir söz başka olamaz sözden gibi
bir şey başka olamaz bir şeyden gibi
tam öyle gibi, varıyor gibi bir mutluluğa
ne gelir elimizden insan olmaktan başka
ne gelir elimizden insan olmaktan başka
ne çıkar siz bizi anlamasanız da
evet, siz bizi anlamasanız da ne çıkar
eh, yani ne çıkar siz bizi anlamasanız da.

hiçbir şey ! kimse bir gün gözlerimi sevmiyecek, biliyorum
kimse bir gün kemseyi sevmiyecek korkuyorum
bir yaşlı kadın en erkek boyutunda
kendisiyle çiftleşecek kaç kere yalnız
kaç kere yalnız, kaç kere şaşırmış, bitkin kaç kere
bir ölgün ses bulacak sesinden çok uzaklarda
vardır ya, hani bir yer, uzakta çok uzakta
ölüm mü- yok canım, çok sesli bir evrende çok erken daha
üstelik bilmiyoruz da, doğrusu bilmiyoruz, ölüm mü, bunu hiç bilmiyoruz
diyoruz: yaşasak çıkmazları, sevişsek olmayanlarla
tavşansı sıçramalarla bitirsek şu ormanı
böylece, niye olmasın, işte bir orman daha
sanki bir gölgeye geldik; yorulduk, acıktık, susadık biraz
ve doyduk, ve içtik, ayıldık bir anlamda
ayıldık ve sorduk, baktık ki hep ormandayız
kaç kere ölmemişiz, kaç kere sormamışız, bu kaçıncı dalgınlığımız
yani kaç sesli bir evrende kaç kere yalnız
ne ölmek, ne ansımak! sadece yaşamakla
tam öyle gibi.. demeyin: eh, biraz yorulsak da
demeyin, sakın haa, yok şu kadar bir şey insanın sonsuzunda
biz şimdi ne yapsak, biz şimdi ne yapsak, biz işte biraz bilmiyoruz ya
diyoruz: yaşasak çıkmazları, sevişsek olmayanlarla.

(bkz: edip cansever)

masumiyet müzesi

orhan pamuk'un yazarı olduğu kitaptır. kemal ve füsun'un aşkı anlatılmaktadır. ayrıca beyoğlu'nda bulunan müzedir. müzeye giriş bileti (tek kişilik) kitabın içinde mevcuttur. ama müzeye girmek için kitabı almak şart değildir. biletlerin müze girişinden de alınabildiğini duymuştum. müze kemal'in kendisine sevgilisi füsun’u hatırlattığı için biriktirdiği eşyalardan oluşuyor.füsun'a ait küpe,içtiği gazozun şişeleri ve sürekli bahsedilen 4.213 sigara izmaritleri. kitabın mutlaka okunması ve müzenin mutlaka gezilmesi gerektiğini düşünüyorum.

mutsuzluk veren küçük şeyler

tırnak kenarında çıkan şeytan tırnağı olarak adlandırılan o küçük parça... söküp atsan bir dert atmasan bir dert. elini bileğinden kessen, onu çektikten sonra ki kadar acı vermez cana. beni hayli mutsuz eden bir vaka.

emel müftüoğlu

lezbiyen_konulu_klip_indir full_indir_hd_indir durmadan indir çok indir bedava indir indir anam indir.

"korkuyorum" klibini ilk izlediğimde türkiyenin ilk lezbiyen temalı klibi olduğunu düşünüp kendisine cesaretinden dolayı bir kez daha hayran kaldığım harika insan.

üstteki yazar

bir üsteki yazarı yatağa atıp,ellerini bağlamasını istediğim yazar. *
  • /
  • 6
Henüz hiç başlık açmamış.
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 114

ankara

zamanında şu şekilde özetlemiştim;

ulan bu ankara bizi çok üzdü be.
ankara'da sabahlara kadar içip kızılay'ın sokaklarında bas bas şarkı söylediğim günleri özledim.
ardıç kitapevi’nde saatlerce çay içip kitap okumayı,dostlarla edebiyattan konuşmayı özledim.
konur sokakta bir aşağı-bir yukarı boş yürümeyi özledim.
fidan kültür kafede dostlarla bi çay bi sigarayla ülkeyi kurtarma planları yapmayı özledim.
aynı dostlarla karakollarda sorguya çekilmeyi bile özledim, hayattaydılar çünkü.
ankara'da halk için mücadele vermiş gençler ahmet kaya'nın arka mahalle türküsüne en az bir kere bir sigara yakıp ağlamıştır.
henüz ankara'nın en hüzünlü şiiri yazılmadı. kalanlar ölenlere yazsın arkadaşlar.
ben artık ankara'nın herhangi bir sokağında bile ayık gezemem çünkü.

intihar

aklı başında olan insanların gerçekleştirdiği eylemdir. onca yazar delirmiş olamaz.

jin jiyan azadi

bu aralar sık-sık duymak ve söylemek istediğimiz başlık. ve tabi ki de en çok biji azadi (bkz: yaşasın özgürlük )

türk polisi

halkın kendini korumaya çalıştığı devlet memurları.

pisinge

görüşleriyle/fikirleriyle hemfikir olduğum yazar. bir gün birini vekil tayin etmem gerekirse aklıma ilk gelecek olan kişi.

ayı sözlük yazarlarının şu an dinlediği şarkılar

yazarların şu anki ruh halleri

dondurma kabına konmuş yaprak sarması.bulan için hayal kırıklığıyım.

türk polisi

halkın kendini korumaya çalıştığı devlet memurları.

kürt

asla iyileşmeyecek çocukluk yaraları

bahsedilerek kanatılmayacak kadar derin yaralardır.

mezun olamama korkusu

4 yıldır 2 yıllık üniversite okuyan birinin korkulu rüyası.

(bkz: ben)

kalben

sofar ankara ile keşfedip deli gibi dinleyerek sesine,tarzına,mizacına hayran kaldığım yetenekli bir insan kişisi. fakat albümde amatörde dinlediğim kadarıyla keyif almadığımı da belirtmek isterim. 'saçlar'a klip çekmiştir, uzun bi süredir takip edip dinleyen arkadaşlar farkı görecektirler.
Henüz takip ettiği biri yok.
Henüz takip eden biri yok.