ülkenin kötüye gidişine sevinen iktidar karşıtı

psk nın ellerine sağlık dedirten girdi, bizzat kendi yaşadığım bir örneği anlatim, iki tane çok koyu kemalist arkadaşla yemek yemek üzereyim ki biri canciğer lise arkadaşım diğeri de kötü günlerimizde omuz omuza verdiğimiz bir arkadaş, konu reyhanlı ve bu iki arkadaş ölenlerin tek sorumlusu erdoğandır katil erdoğan diye atıp tutuyor, derken bende erdoğanı sevmesem bile araya gireyim dedim keza bu nefret mantığı örtmüş gibiydi 'ama' dedim ülkedeki her olaydan o sorumlu tutulamaz politika yapmak zorunda suriyedeki rejimi desteklese muhalifler bomba patlatacak muhalifleri desteklese rejim yanlıları diye anlatırken o kemalist canciğer arkadaşın dudaklarından muhteşem bir söz döküldü
-keşke senin annen baban ölseydi o zaman anlardın
oha lan nasıl bir mantık nasıl bir kin bu, nasıl bir tahammülsüzlük daha bir sürü olay yaşadım ve yaşıyorum buna benzer, bu kafayla harbiden bu ülkede düzen değişir de düzülen değişmez
ülkenin kötüye gidişi öncelikle iktidar sebebiyledir. bu durum tabiki sevinme eylemi gerektirmez lakin bir şeylerin farkında olmak, haberdar olmak gereklidir. bu haberdar olma durumunu da elinden alan bir iktidara sahipsen yıllarca uyutulursun. işte gün gelir her şey ortaya çıkar ve insanlar artık hipnotize oldukları için doğruyu yanlışı ayıramaz duruma gelirler. kötü iktidara karşıt olmak iyidir, farkındalık yaratır.
bir fikrin ne kadar ucuna gidersen, o fikrin zıttına o kadar yaklaşırsın derler. bir şeyleri desteklemenin, ya da o şeylere muhalif olmanın gerçekten ne demek olduğunu bilmiyoruz gibi bir halimiz var. ne yazık ki, çoğunluk olarak; inanç olsun, cinsiyet olsun, siyaset, özel zevkler, sanat, görsellik, yani kendimizi cümlelerle ifade etmeye çalıştığımız her alanda bu huy kendini gösteriyor. ülkenin yönetimi eleştireyim derken batmasını istemeler, iktidarı eleştireyim derken aşağılamalar, patronunu eleştireyim derken hakaret etmeler, homofobik derken heterofobiğe, cinsel duruşunu açıklayayım derken homofobiğe dönüşmeler, müzik zevkimizi gösterelim derken başkalarınınkini küçük görmeler vb vb vb...

bana kalırsa bunlar kafamızı kullanmadığımızdan. bize göre yaptığımız bir hareketin tek nedeni olabilir, o da toplumumuza öngörüleni. muhalefeti eleştirdiğinde yalaka, iktidarı eleştirdiğinde chp'li, baş örtüsünü desteklediğinde yalaka, baş örtüsünün sömürüldüğünü söylediğinde din düşmanı, iktidar iyi şeyler de yapıyor diye cümleye başladığında gözün kör, cümleni ama yaptıkları yanlışları mazur göstermiyor diye getirdiğinde nankör oluyorsun. ne yazık ki bu konuda verilecek o kadar örnek var ki. iktidarın da, muhalefetin de eleştirilecek tarafı çok. yamukları çok. acil şekilde düzeltmeleri gereken faaliyetleri çok çok çok. ama onlar dünyamızın merkezi değil. kaldı ki, oy vermemiş olsak da, adı üstünde bizi temsil ediyorlar. ne zamanki kafamızı gözden geçirip, yapıyorum ama niye yapıyorum diye sormaya başladığımızda, yapıyor ama niye yapıyor diye sormaya başladığımızda, işte o zaman gelişmek için gidilecek o bitmeyen yolda adımlar atmaya başlamışız demektir.

peki ya yolumuza sadece karşımızdakini suçlayarak, bastırarak devam edersek. batmanın sonu yoktur derler. dibin de dibi var.