umudum kalmadı

umudum kalmadı, korkuyorum
bilmem anladın mı? bilmem hiç,
yanımda kalmadı mı?
bi tane yaksam, çeksem içime,

onla kalsam, olmadı (e tabi),
yanınca yalnız yanmalı,
devirdiler sandalı,
basın görme skandalı,

bu normal değil, hatırım olsun,
yazcam kalem gönlün olsun,
beni tek sen anlıyorsun,
diyorum kağıda geçmiş olsun, yazdım, yazdım, yazdım, azdım,
kızdın, ama gene de yazdım,
bilsinler, yerimi kazdım,
baskınlara, diyoduk astım, azdım, azdım, azdım, yazdım
sözdüm, sazdım, kıştım, yazdım,
küstün, üzdün hep dolaştın,
gezdin, gözdün, arpalaştın




tetiğe bastın, konuştun astın,
evime baskın, içeri attın,
elini kaldır, başına koy, yeremi yattın?
sana ne yaptım? ters kelepçe taktın, 3 gün orda yattım,
sanma birini sattım, sorguda ter attım,
yatla katla değil, kefeni katla cebine koy yürü
yaşayan herkes ölür (gün gelir)
tabi herkes birinin dölü
herkesin de farklı yönü
gerçekleri duyunca zannetmiştim buldum gömü
park etmedim çokta kalbe
kalp değil o dükkan önü
sağcı solcu değil önce insan ölür,
bazısı, görmez ama demez ki ben körüm,
önüm, sağım, solum, sobe,
oyun değil ölüm, dönün yoldan görün,
örün, kaderin ağlarını da görün,
belli değil yönüm,
mezar yaptılar, gördüm üstelikte dönüm dönüm
hayallerimle gittim bi ben döndüm ölümden
umutlarımın hepsinin naaşı kalktı önümden
umudum kalmadı, korkuyorum
bilmem anladın mı? bilmem hiç
yanımda kalmadı mı?
bi tane yaksam çeksem içime,

onla kalsam olmadı (e tabi),
yanınca yalnız yanmalı,
devirdin hep tüm sandalı,
basın görme skandal

http://ayisozluk.com/lnk/uk
benimde kalmadı. insanlara bakıyorum, onca acıya, yıkılmışlığa rağmen hala umutları var. imrenilesi.
en umutsuz olduğum anlara baktığımda sıklıkla kendimle baş başa kaldığımı görürüm, bütün uğraşlarım ve düşüncelerim salt kendi iç meselelerime döndüğünde kendimi öne doğru boş boş bakarken buluyorum, çünkü tek kaldıkça güçsüzüz, ister kabul edelim ister etmeyelim bu böyle, yani kendimizi motive ediyoruz, yetmiyor içimizdeki egoist manyağı bile saldığımız oluyor ancak en kritik anda güçsüzlüğümüz suratımıza doğru çarpıyor, dışarıya karşı kuyruğu dik tutmaya çalışsak da içten içe biliyoruz. benim vardığım sonuç dışarıyı bırakıp kendimden ibaret kaldığım her an çürüdüğüm üzerine.

ama yüzümü dışarıya döndüğüm her vakit belki biraz daha meşgulüm, daha da yoruluyorum, ancak umudum daha diri oluyor çünkü koşullara müdahale edecek cüreti gösterebiliyorum. ne de olsa bizler "varoluşsal sıkıntılar" da desek eninde sonunda ucu toplumsal bir yere doğru uzanıyor, belki de parçadan bütüne gitmekten ziyade işe bütünün kendisinden başlamak lazım. kolay değil, ancak asıl mesele zaten amaca ulaşmak değil, amaca ulaştığımız yerde daha da ilerisini isteyecek varlıklarız biz, hiç yoktan oraya ulaşmak adına çabalamak, bu olduğu sürece umut sürüyor, umut sürdükçe hayatta sürüyor.