ben sana dayanamam saha görevi için vahdet gazetesini ziyaret etmek ister.
asansörün olmadığı bir binaya adım atar ve soluk soluğa 5 kat merdiveni çıkar. eski püskü bir kapıyı açmasıyla beraber gül suyunun keskin kokusu suratına çarpar. ayrıca başka bir koku daha vardır, ama keskin gül suyu kokusu bunu bastırmaktadır.
ortamın nasıl olduğunu bildiği için konuşmaya "selamun aleyküm" diyerek başlar. etrafta mümine bacılardan hiç olmadığı için "aleyküm selam" cevabı hep tok seslerden oluşmaktadır. bilgisayar başında cübbeli ve takkeli bir insanı görünce ben sana dayanamam bir düşünür. çok enteresan bir birleşimdir bu, geçmişte yaşayan birinin teknolojiye hakim olup bunu kullanması der.
röportaj yapmak istediğini söyleyen ben sana dayanamam, olumlu cevaplarla karşılaşır. suratlar pek gülmüyordur, bunun nedeni satışların bok gibi olması ve abone yapacak kerizlerin zaman ve türkiye gazetelerinde olmasıdır. öğlen vakti eldiği için karşısında sakallı, tesbihli ve cübbeli adam yemeğe gitmeyi teklif eder. gidilecek bir yer yoktur aslında, toplantı salonu aynı zamanda yemek yenilen yerdir. bir anda ortaya kocaman bir bakır tepside maklube gelir. hayatında ilk defa maklube gören ben sana dayanamam, garip gözlerle bakmaktadır. daha da garibi herkes ortak paydadan pay alırcasına elleriyle maklubeyi yemeleridir.
yeniden röportaj olayına dönen bsd, ilk defa bir gazetenin nefret kusmak için basıldığının farkına varır. aslında kardeşi ak-it ile beraber vah-det kombo oluşturmaktadır. neden nefret ediyorsunuz bu insanlardan diye sorulan bir sorunun ardından karşısındaki sakallı adam "onlar sapkın, ölmeyi, recim edilmeyi hak ediyorlar. hak yolu varken bok yoluna giriyorlar, çocuklarımız onları görüp örnek alıyor, batının ahlaksızlığını aldık, halifelik gittiği için bunlar oldu, uzun adam çok yaşa, bunlar hep cehape zihniyeti" gibi cevaplarla karşılaşıyor. gözlerini pörtleten bsd, bu kafa yapısına nasıl ulaştıklarını düşünüyor için için.
bergamut aromalı çayla beraber devam eden bsd şunları not alıyor.
bu insanlar çocukluklarını hiç yaşayamamış.
hiç gülmemişler, eğlenmemişler, birisinin elini tutmamışlar, öpüşmemişler, aşık olmamışlar.
küçücük yaşlarında cennet, cehennem, bela, ateş, odun, sapkın, günah gibi olumsuz kavramlarla yetiştirilmişler.
bu yüzden her şeyden ama herkesden nefret ediyorlar. nefretlerini de özellikle kadınlar ve eşcinseller üzerinden yansıtıyorlar.
yaşadıkları ülkede nefret suçları sonuçsuz kaldığı için istedikleri kadar ötebiliyorlar. ne de olsa alan onlara serbest.
inandıkları tanrı yasakladığı için değil, kanunlar yasakladığı için birçok şeyi yapamıyorlar. seks yapamamalarının sebebi ise genel görünüşleri ve örtülü kafa yapıları. yoksa akılları hep sekse çalışıyor.
yalamayı çok seviyorlar, onlar için yağdanlık olup biat etmek oldukça sıradan. sürüyle hareket etme alışkanlıklarına sahipler.
**notlarını alan bsd, gitmeden önce usulca o haberi yapan adamı kulağına fısıldıyor: "şimdi çok seksi, kaslı, dövmeli bir erkekle çatır çatır seks yapmaya gidiyorum. kalkmış aletinin muhteşem görüntüsü ve çıkık poposu beni o kadar azdırıyor ki kaç posta atacağımı ben bile tahmin edemiyorum. hele ki ön sevişme o kadar ateşli olacak ki yatağı bile kırabiliriz. sen de gül suyu kokunla bize buradaki saplarla beraber sapkın demeye devam et. belki olmayan öbür dünyanda 72 tane huriyi sikersin. görüşürüz cicim"
son olarak haberi yapan kişi kalp krizi geçiriyor. ayı sözlük'teki eşcinseller ise "insan" olduklarından yine de yazık diyorlar.
and the oscar goes to........ ben sana dayanamam
alkış kış kış kış kış....
*