arap baharı

5 Entry Daha
madem benim yazdığım entry den sonra ortalık biraz hareketlendi, kaldığımız yerden devam edelim. en son tunusda kalmıştık. öncelikle şunu söyleyelim, tunusta petrol yok. tek geliri turizm olan küçük bir ülke. bu yüzden tunusda devam eden devrim, emperyalist ülkeler tarafından biraz da kaygıyla izlendi. zira bin ali ailesi, onlara sorun çıkaran birisi olmamıştı hiç. olaylar mısır a sıçradığında yine müdahaleden bahseden çıkmadı. mısırda da petrol yoktu çünkü. mübarek rejimi de, bölgede, emperyalizmin en sıkı dostlarından biriydi. israilin güvenliği için elzem bir partnerdi mübarek. tunusta ve mısırdaki devrimleri, emperyalizmin oyunu, dış mihrakların kışkırtması olarak nitelendirmek, bu ülke halklarına hakaret, bu ülke diktatörlerine de yalakalıktır.

olayların libya, yemen, bahreyn ve suriye ye sıçraması uzun sürmedi. bahrayn de çoğunluk olmalarına rağmen, azınlık sunni hanedan tarafından yönetilen şiilerin isyanı, körfezde isyan bayrağı görmekten ödü patlayan, abd nin kankası suudi monarşisi tarafından tanklarla bastırıldı. ve genelde batı basınında fazla yer bulmadı. yemen devrimi yine aylar sürdü ve çok kanlı geçti. buna rağmen emperyalistler tarafından üvey evlat muamelesi gördü. yemenin 32 yıllık diktatörü, suudiler ve amerika açısından güvenilen bir müttefikti ve devrilmesi bu güçlerin işine gelmeyecekti.

libya devriminin en başından itibaren emperyalistlerin devreye girdiği, isyancıların silahlandırıldığı, ve devriminin halktan çalındığı doğrudur. libyada güçlü bir muhalif geçmişin, entellektüel birikimin olmaması, anlaşmazlıkların aşiret kavgaları düzeyinde olması, emperyalistlerin müdahalesini kolaylaştırmıştır. ayrıca libya, tunus misir, bahreyn ve yemenden farklı olarak petrol zenginidir. yani emperyalistler açısından libya halkının kendisine bırakılamayacak kadar önemlidir.

şimdi kısacası özetlediğimiz bu süreçte bazı şeylerin altını çizmekte yarar var.
bu saydığımız bütün ülkelerde, her biri 30 yılı aşmış, babadan oğula geçen diktatörlükler var. her biri emperyalistlerin en gözde müttefiki.. israilin güvenliğini tehdit etmiyorlar... her türlü baskı, suistimal, rüşvet, insan hakları ihlalinin rutin olduğu yozlaşmış hanedanlara karşı halkın büyük bir tepkisi var. her birinin emperyalistlerle ticari askeri anlaşmaları var. dolayisiyle, emperyalistlerin, bu ülkelerdeki yönetimleri devirmek için bir nedeni yok. zamanında kaddafi sovyetlere yakın, abd ye uzak bir profil çizip biraz çizmeyi aşmış ama hemen sirte körfezi operasyonuyla burnu sürtülüp hizaya getirilmişti. berlusconinin en yakın kankası idi. batı basınına bolca karikatür malzemesi veren bir meczup, emperyalistler için biraz tuhaf, eğlenceli, ama yine de zararsız bir müttefikti.

hal böyleyken, yok efenim, ne devrimi, ne demokrasisi, ne halk yığınları.... hep amerikanın oyunları diyip, sokağın devrimci öfkesini yok saymak, sanırım biraz, bilinçaltımızdaki arapları aşağılayan, bunlardan bi bok olmaz diskurunun politik jargonumuza yansımasıdır. evet arap baharı vardır. aşağılanmış ve yoksul bırakılmış arap sokaklarının, eli kanlı diktatörlüklere karşı başkaldırısı vardır. evet islamcı nitelik ağır basmaktadır. bunun da sebebi bu diktatörlüklerin, büyük ağabeyleri abd nin telkinleriyle, kendi ülkelerindeki sol, demokratik muhalif gelenekleri sürekli bastırmasıdır. başka ne bekliyordunuz ki? buna rağmen bu devrimler özünde halkçı ve anti emperyalist karekter taşır. devrimler başladıktan sonra emperyalistler durumu kendi lehlerine çevirmek için müdahaleler yapmışlar ve yapmaktadırlar. libyada işi sıkı tutup en başından müdahil olmuşlardır. ancak en son yaşanan abd konsolosunun öldürülmesi de gösteriyor ki, direk emperyalist müdahaleyle kotarılmış libya devrimi bile, emperyalistler açısından işlerin bundan böyle eskisi kadar kolay olmayacağını göstermiştir. bu devrimler nereye eviler bilinmez.. bunu zaman ve bu büyük oyundaki güçlerin performansı belirleyecek. ama bundan sonra arap halkları da, figüran değil oyuncu olarak yerlerini alacaktır. çünkü güçlerinin nelere yettiğini gördüler. arap toplumları gibi geleneksel toplumlarının , elbette 3 günde norveç isveç gibi demokratik toplumlara evrilmeyeceği açıktır. ama açık olan, ortadoğuda artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.

suriyedeki süreçle ilgili yazmaya devam edeceğim, zira en karmaşık olan kısmı suriye... yukarıda anlattığım süreçte öyle küçümsenecek bir süreç, hele hele tamamlanmış bir süreç hiç değil. konformist " emperyalizmin oyunları" açıklamanız, böyle karmaşık bir süreci anlatmaya kafi gelmez... şimdilik öpüldünüz.
5 Entry Daha